Anabilim Dalımızda Şubat-Haziran 1994 tarihleri arasında 7 olguya kardiyopulmoner bypass işlemi sonunda modifiye ultrafiltrasyon uygulandı. 2 olgu Fallot tetralojisi, 1 olgu VSD, 1 olgu total anormal pulmoner venöz dönüş anomalisi, 1 olgu büyük arter transpozisyonu, 1 olgu ASD ve kronik böbrek yetmezlikli 1 olguda mitral yetmezlik tanılarıyla ameliyata alındılar. Dört olgu 8 kg altında infantlardı, bir olgu renal transplant bekleyen kronik böbrek yetmezlikli bir olguydu; diğer iki olgu ise tekniği yerleştirmek için seçilmiş olgulardı. Tüm olgulara çıkan aorta ve vena kavaların kanülasyonu ile kardiyopulmoner bypass uygulandı. Kardiyak patolojilerin düzeltilmesi ve kardiyopulmoner bypassın bitiminden hemen sonra özel olarak hazılanmış tubing seti ile aort kanülü ve sağ atriyum arasında yerleştirilmiş ve önceden prime solüsyonu ile doldurulmuş ultrafiltrasyon filtresinden bir roller pompa yardımıyla, kan aortadan sağ atriyuma doğru çevrilerek modifiye ultrafiltrasyon uygulandı.İşlem sırasında hastanın daha önceden hesaplanan kan hacminin ortalama %5-%60ı filtre edilerek işlem öncesi %19-%24 olan hematokrit değerleri %33-%35 arasındaki değerlere yükseltildi. Arteriyel, santral venöz ve hat basınçları izlenerek normovolemik tutulan olguların bu şekilde interstisyel sıvıyı 3-4 dakika gibi kısa sürede atmalarıyla kan basınçlarında ortalam 35 mmHg artış sağlandı.
Sonuç olarak modifiye ultrafiltrasyon yöntemin, özellikle yeni doğan dönemde ve kronik böbrek yetmezlikli olgularda uygulanacak açık kalp ameliyatlarının morbidite ve mortaliteini azaltan ve klinik başarıyı arttıran bir yöntem olduğu kanısındayız.