Çalışma planı: Çalışmaya, konjestif kalp yetersizliği olan yedi hasta (3 kadın, 4 erkek) ile geçirilmiş miyokard infarktüsü ve konjestif kalp yetersizliği öyküsü olmayan 36 hasta (17 kadın, 19 erkek) alındı. Tüm hastalarda plazma BNP ve homosistein düzeyleri ölçüldü ve transtorasik ekokardiyografi yapıldı.
Bulgular: On dokuz hastanın (%44) plazma BNP değerleri 15 pg/mlden düşük bulundu, bu hastaların plazma homosistein düzeyleri 7.91 mol/lden düşüktü. Yirmi dört hastanın (%55) plazma BNP değerleri ise 68.4 pg/mlden yüksek bulundu, bu hastaların en düşük plazma homosistein değeri 8.84 mol/l idi. Korelasyon analizinde BNP ve homosistein düzeyleri arasında pozitif ilişki saptandı (r=0.92, p<0.001, %95 güven aralığı 0.86-0.95). Kadın ve erkek hastalar arasında BNP ve homosistein değerleri açısından anlamlı fark yoktu. Konjestif kalp yetersizliği tanısı konmuş grupta ortalama BNP ve homosistein değerleri sırasıyla 369.9±75.4 pg/ml ve 13.6±4.6 mol/l; geçirilmiş miyokard infarktüsü ve konjestif kalp yetersizliği öyküsü olmayan grupta 78.3±24.3 pg/ml ve 8.9±2.5 mol/l bulundu. İki hasta grubunun plazma BNP ve homosistein düzeyleri anlamlı farklılık gösterdi. Plazma BNP düzeyi 100 pg/mlnin üzerinde bulunan, konjestif kalp yetersizliği bulunmayan 11 hastada ekokardiyografik olarak, sol ventrikül diyastolik fonksiyon bozukluğu saptandı. Bu hastalarda homosistein değerleri de diğer hastalara göre yüksekti.
Sonuç: Çalışmamızın sonuçları, miyokard infaktüsü geçirmiş hastalarla, diyabetik veya uzun süreli hipertansiyonu olan hastalar gibi yüksek risk grubundaki hastalarda, BNP ve homosistein düzeylerinin birlikte değerlendirilmesiyle, konjestif kalp yetersizliği riskinin daha güvenilir bir şekilde araştırılabileceğini düşündürmektedir.