Çalışma planı: Hastanemizde total düzeltme yapılan 34 Fallot tetralojisi olgusu çalışmaya alındı. Tüm hastalarda ekokardiografik olarak sağ ventrikül fonksiyonları, pulmoner yetmezlik derecesi, antegrad diyastolik pulmoner akım ve ekokardiyografide QRS süreleri saptandı. Antegrad diyastolik pulmoner akım saptanan 14 olguluk sağ ventrikül restriktif fizyolojisine sahip grup ile, sağ ventrikül restriktif fizyoloji bulunmayan grup; pulmoner regürjitasyon, QRS sürelerinin 0.14 msnden uzun olup olmaması ve sağ ventrikül dilatasyonu açısından karşılaştırıldı. Ameliyat yaşı, takip süresi, transannuler yama kullanımı, ameliyat sonrası inotrop gereksinimi ve kros klemp süreleri arasındaki ilişki incelendi.
Bulgular: Antegrad diyastolik pulmoner akım saptanan ve saptanmayan hasta grupları arasında; takip süreleri, yaş, transannuler yama kullanımı, QRS süresi, ameliyat kros klemp süresi açısından fark saptanmadı. İki grup arasında pulmoner yetmezlik görülmesi ve sağ ventrikül dilatasyonu açısından anlamlı fark vardı. Pulmoner kapakta yetmezlik gelişen olgular, gelişmeyen olgularla karşılaştırıldığında ameliyatın uygulandığı yaş açısından fark yok iken; QRS süresi, sağ ventrikül dilatasyonu ve transannuler yama kullanımı açısından anlamlı fark saptandı.
Sonuç: Fallot tetralojisi total düzeltme ameliyatlarından sonra sağ ventrikül restriksiyonu, ameliyat sonrası erken dönemdeki olumsuz etkilerine karşın, geç dönemde oluşabilecek komplikasyonlardan koruyarak, morbiditeyi azaltabilmektedir. Bu nedenle sağ ventrikül restriktif fizyolojisi gelişen hastalarda kardiyak performans daha iyi korunmaktadır.