Çalışma planı: 1997-2005 yılları arasında yatarak tedavi gören ve ameliyat edilen 20 olgunun verileri geriye dönük olarak derlendi. Yaş, cinsiyet, tanı yöntemleri ve zamanı, uygulanan cerrahi yöntemler, yan etki ve ölüm oranları araştırıldı.
Bulgular: Olguların çoğunda belirti ve yakınma olarak nefes darlığı, yenidoğan sıkıntılı solunum sendromu, tekrarlayan pnömoni vardı. Tanı yöntemleri olarak posteroanterior akciğer grafisi, bilgisayarlı kesityazar, arteriyografi ve bronkoskopi kullanıldı. Olguların alt tip olarak dağılımı şu şekildeydi: Yedi doğuştan kistik bezsel kusur (DKBK), beş akciğer ayrışması (pulmoner sekestrasyon), beş bronkojenik kist, üç doğuştan gelen amfizem (konjenital lober amfizem). Tüm olgularda tanı doğum sonrası kondu. İleri yaş olan üç olguda akciğer ayrışması vardı. Bronkojenik kist ve akciğer dışı ayrışma dışındaki olgularda lobektomi uygulandı. Dört olguda (%20) yan etki görüldü; bir olgu (%5) ise kaybedildi.
Sonuç: Doğuştan akciğer hastalıkları zamanında tanı konmadığında oldukça ölümcül seyredebilir. Doğum öncesi muayene ve incelemelerde saptanabilmesi için öncelikle akla gelmeli ve bunların da cerrahi tedavi şansının olduğu bilinmelidir. Basit bir bronkojenik kistin bile akciğer ve solunum yollarına bası yapma, enfeksiyon, malign hastalık gelişme potansiyeli taşıyabileceği unutulmamalıdır. Zamanında tanı ile uygun cerrahi işlem bu olgularda oldukça yüz güldürücü sonuçlar vermektedir.