Çalışma planı: Yirmi bir adet Wistar albino cinsi Yeni Zelanda tavşanı rastlantısal olarak üç gruba ayrıldı; HES 130/0.4 solüsyonu (n=7 Voluven®, HES grubu), Jelatin solüsyonu (n=7 Gelafusine®, GEL grubu) ve kontrol grubu (n=7 %0.9 sodyum klorür). Hemorajik şok modeli, hipoksemik koşullar altında sol karotis arterinden 30 dakikada tahmin edilen kan hacminin %40’ını çekecek şekilde uygulandı. Hipovolemi dönemi 10 dakika süresince sağlandı. Hipovelemik dönem sonunda çekilen kan hacmi kan resüsitasyon sıvısı sodyum klorür hariç (sodyum klorür solüsyonu 1 birim hacim kaybı için 3 birim olacak şekilde) jugüler ven yoluyla 30 dakika süresince verildi. Tavşanlar hemoraji ve sıvı resüsitasyonu sırasında trakeostomi ile oda havasında spontan solunum yapmaktaydı (hipoksemik resusitasyon). Malondialdehit (MDA), glutatyon (GSH), interlökin (IL)-6, IL-10, tümör nekroz faktör alfa (TNF)-a konsantrasyonları hemorajik şok öncesi ve sıvı resüsitasyonu sonrasında tüm kan örneklerinde ölçüldü.
Bulgular: Kontrol grubunda diğer gruplara göre MDA, TNF-a, IL-6 değerleri en yüksek, buna karşılık GSH ve IL-10 değerleri en düşüktü. Grup HES’de grup GEL’e göre MDA, TNF-a ve IL-6 değerleri daha düşük fakat IL-10 ve GSH düzeyleri ise daha yüksekti (p<0.05).
Sonuç: Hemorajik şok için hipoksemik koşullarda HES 130/0.4 (Voluven®) ile yapılan sıvı resüsitasyonunda modifiye jelatin solüsyonuna (Gelafusine®) göre oksidatif stres (MDA) ve proinflamatuvar belirteçler (TNF-a ve IL-6) seviyeleri azalırken, antioksidatif (GSH) ve antiinflamatuvar belirteçler (IL-10) düzeylerinde ise artış olduğu saptandı. Gelecekteki çalışmalarda farklı deneysel modeller ve farklı solüsyonlar kullanılarak daha kesin ve mükemmel sonuçlara ulaşılabilinecektir.