Çalışma planı: Çalışmaya pleomorfik karsinom nedeni ile ameliyat edilen 57 hasta (54 erkek, 3 kadın; ort. yaş 60.4 yıl; dağılım 33-75 yıl) dahil edildi. Kliniğimizde 1999-2009 yılları arasında pleomorfik karsinom tanısıyla opere edilen hastalar çalışmaya alındı. Tüm veriler hasta dosyalarından retrospektif olarak kaydedildi.
Bulgular: Hastaların 54ü sigara içmekte (ortalama 49.9 paket/yıl) idi. En yaygın semptomlar hemoptizi ve öksürük idi ve 51 hasta asemptomatik idi. Tüm hastaların tanısı pleomorfik karsinom olarak ameliyat sonrası doğrulandı. Uygulanan cerrahi yaklaşımlar beş parenkim koruyucu rezeksiyon, 35 lobektomi, yedi bilobektomi ve bir torakoskopik biyopsi idi. Epitelyal komponentlerin 28i adenokarsinom, 15i epidermoid karsinom, altısı büyük hücreli karsinom iken, sarkomatoid komponentlerin 28inde iğsi hücreler, 22sinde dev hücreler, yedisinde ise iğsi ve dev hücrelerin karışımı var idi. Takip süresi sonunda 28 ölüm kaydedildi. Ortalama sağkalım 62 ay idi.
Sonuç: Cerrahi ve adjuvan kemoradyoterapiye rağmen, pleomorfik karsinom sık uzak metastaza bağlı olarak kötü prognoz ile ilişkilendirilmektedir. Evreleme özellikle N0 hastalarda önemli bir prognostik faktör olarak gözükmektedir.