Çalışma planı: Kliniğimizde cerrahi tedavi uygulanan trakeal darlıklı 17 hastanın (14 erkek, 3 kadın; ort. yaş 37.8 yıl; dağılım 11-69 yıl) hastane kayıtları retrospektif olarak değerlendirildi. Hastalar yaş, cinsiyet, semptomlar, tedavi yöntemi, darlığın yeri, rezeke edilen segment uzunluğu, mekanik ventilasyon süresi, ekstübasyon veya dekanülasyondan sonraki zaman aralığı, altta yatan hastalık ve cerrahinin komplikasyonlarına göre incelendi. Hastalar iki gruba ayrıldı. Grup 1'deki hastaların (n=10) entübasyon süresi 10 günden daha az, grup 2'deki hastaların (n=7) entübasyon süresi 10 günden daha çok idi. Mekanik ventilasyon süresi ve rezeke edilen trakeal segment uzunluğu arasındaki ilişki istatistiksel olarak araştırıldı.
Bulgular: Ana semptom şiddetli dispne idi (n=17). Tüm hastalara daralmış trakea segmentinin rezeksiyonu ve uç-uca anastomoz uygulandı. Hastaların hepsinde darlıkların yerleşim yerleri tüp veya kanül kaf bölgeleri idi. Grup 1’de rezeksiyon materyalinin ortalama uzunluğu 2.2 cm idi (dağılım 1.43-3.1 cm) (n=10). Grup 2’de bu uzunluk ortalama 3.5 cm idi (dağılım 2.3-4.7 cm) (n=7). Grup 1 ve 2 arasındaki farklılık istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0.05). En sık mekanik ventilasyon nedenleri koroner arter hastalığı (n=5) ve travma idi (n=5). İki hastada yara yeri enfeksiyonu görüldü.
Sonuç: Trakeal darlık insidansını ve daralmış segment uzunluğunu azaltmada mekanik ventilasyondan erken ayırma temel prensiptir.