Çalışma planı: Ocak 2010 - Aralık 2012 tarihleri arasında femoral arter tıkanıklığı biyoeriyebilen stent ile tedavi edilen toplam 45 hasta (39 erkek, 6 kadın; ort. yaş 58±7.2 yıl; dağılım 41-71 yıl) retrospektif olarak incelendi. Ayak Bileği-Kol İndeks skorları başlangıçta ve ameliyat sonrasında birinci hafta, birinci ay, altıncı ay ve birinci yılda kaydedildi. Hastalar ameliyat sonrası altıncı ay arteriyel Doppler ultrasonografi bulgularına göre iki gruba ayrıldı: grup 1 (n=10) akım yok-monofazik akım ve grup 2 (n=35) bifazik-trifazik akım paternine sahipti. Grup 1de ameliyat sonrası altıncı aydan sonraki ilave tedaviler de kaydedildi.
Bulgular: Hastaların 10unda (%22) ilk altı ay içinde restenoz gelişti. Sigara içenlerin sayısı grup 1de anlamlı düzeyde yüksekable olmakla birlikte (p=0.048), diyabet ile restenoz arasında bir ilişki bulunmadı. Koroner arter hastalığı varlığı (p=0.049) ve trigliserit yüksekliği (p=0.035) restenozun risk faktörleri olarak bulundu. Birden fazla stent uygulaması, restenoza yatkınlaştırıcı bir faktördü (p=0.033).
Sonuç: Çalışma bulgularımız periferik arter hastalığı olanlarda 60 yaş altında olmak, trigliserit düzeylerinde artış ve sigara içiciliğinin restenozun risk faktörleri olduğunu göstermektedir. Ayrıca, koroner arter hastalığı varlığı da restenoz riskini artırmaktadır. Ancak, uzun segment darlığı ve ileri evre hastalığı olanlarda biyoeriyebilen uygulaması ile tatmin edici sonuçlar elde edilememiştir; bu nedenle, işleme bağlı sonuçları iyileştirmek için geniş ölçekli çalışmalar gerekmektedir.