Çalışma planı: Kliniğimizde akut tip A aort diseksiyonu tanısı konularak ameliyata alınan ve dosya bilgileri, poliklinik kontrolleri ile kontrol bilgisayarlı tomografi kayıtlarına eksiksiz olarak ulaşılabilen 41 hasta (32 erkek, 9 kadın; ort. yaş 56.8±13.6 yıl; dağılım, 30-84 yıl) çalışmaya alındı. Uygulanan cerrahi tipine göre hastalar iki gruba ayrıldı. Hastaların bilgisayarlı tomografi görüntüleri taranarak, sahte lümenin açık kalma oranları değerlendirildi. Oral antikoagülasyon dışında, akut tip A aort diseksiyonuna sekonder olarak gelişen sahte lümen açıklığı üzerine etkili olabilecek ameliyat öncesi, ameliyat sırası ve ameliyat sonrası risk faktörleri araştırıldı ve istatistiksel analizi yapıldı.
Bulgular: Yirmi bir hastada (%51.2) eşlik eden hipertansiyon vardı. Hastaların 35inde (%85.4) ana semptom göğüs ağrısı idi. Grup 1deki 16 hastaya (%39) mekanik aort kapak replasmanının eşlik ettiği çıkan aort replasmanı (Bentall operasyonu) uygulanırken, Grup 2deki 25 hastaya (%61) yalnızca çıkan aort replasmanı yapıldı. Ortalama takip süresi 43.9±26.3 (dağılım, 5-120) ay idi. Gruplar arasında ortalama kardiyopulmoner baypas süresi (p=0.035) ve ortalama kros-klemp süresi (p=0.002) dışında tüm ameliyat parametreleri açısından istatistiksel anlamlı fark bulunmadı. Hastaların kontrol kontrastlı tomografik görüntüleri değerlendirildiğinde, sahte lümenin toraks bölgesi için 34 hastada (%82.9), batın bölgesi için ise 33 hastada (%80.5) açık olduğu görüldü. Ameliyat tipine yani dolaylı olarak antikoagülan kullanımına göre ayrıntılı alt grup analizi yapıldığında hem toraks hem de batın bölgeleri için sahte lümen açık kalma oranları, gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (sırasıyla, p=0.534 ve p=0.922).
Sonuç: Akut tip A aort diseksiyonlu hastalarda, ameliyat sonrası oral antikoagülan kullanımının sahte lümen açıklığı üzerine etkisi bulunmadı.