Çalışma planı: Ocak 2012 - Haziran 2015 tarihleri arasında supra-anüler biyoprotez ile cerrahi aort kapak replasmanı (n=36) veya transkateter aort kapak implantasyonu (n=37) yapılan toplam 73 hasta (37 erkek, 36 kadın; ort. yaş 71.8±5.7 yıl; dağılım, 65-82 yıl) çalışmaya alındı. İşlem sonrası hasta-protez uyumsuzluğu indekslenmiş efektif orifis alanı >0.85 cm2/m2 ise "yok", >0.65 ila <0.85 cm2/m2 ise "hafif-orta dereceli" ve <0.65 cm2/m2 ise "ciddi" olarak tanımlandı. Her iki grup hasta-protez uyumsuzluğu, ameliyat sonrası sonuçlar ve mortalite açısından karşılaştırıldı.
Bulgular: Genel hafif-orta hasta-protez uyumsuzluğu sıklığı %17.8 (13/73) idi. Ciddi hasta-protez uyumsuzluğu görülmedi. Hafif-orta hasta-protez uyumsuzluğu, transkateter grubunda üç hastada (%8.1) ve cerrahi grubunda 10 hastada (%27.8) görüldü (p=0.035). Vücut yüzey alanı hasta-protez uyumsuzluğu için önemli bir öngördürücü idi (p=0.007). Cerrahi ve transkateter gruplarında biyoprotez kapak çapları sırasıyla 21.4±2 mm ve 23.9±2.6 mm idi (p=0.002). Erken mortalite ve pacemaker implantasyon oranı transkateter grubunda daha yüksekti (p>0.05). Ameliyat sonrası sonuçlar gruplar arasında benzerdi. Ortalama 47.7±7.3 aylık takip süresince orta-dönem mortalite gruplar arasında benzerdi (p=0.158).
Sonuç: Ciddi aort darlığı olan yüksek riskli hastalarda, hastaprotez uyumsuzluğu cerrahi aort kapak replasmanı ve transkateter aort kapak implantasyonu sonrasında hafif-orta derecelidir; ancak bu durum erken mortaliteyi etkilememektedir. Çalışma sonuçlarımıza göre, aort kapak replasmanında cerrahi yaklaşım uygulaması transkateter aort kapak implantasyonunun muhtemel komplikasyonlarını önleyebilir.