GİRİŞ
Koroner arter hastası ve sol ventrikül disfonksiyonu olan kimselerde miyokardiumlarının viable veya nonviable bölümlerinin ayırt edilmesi miyokardial revaskülarizasyon çağının en fazla ön plana çıkan preoperatif tanı kriterlerindedir. Hibernasyon için gerçek klinik altın standard, revaskülarizasyondan sonra disfonksiyonlu myokardial segmentlerin sistolik fonksiyonlarındaki iyileşme olmalıdır. Revaskülarizasyonu takiben sol ventrikül fonksiyonunun düzelmesi daha iyi bir yaşam kalitesi ve sürvi ile beraberdir.MATERYAL METOD
1993 ile 1995 yılları arasında sineangioventrikülografik olarak sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonları (LVEF) 0,20 ile 0,35 arasında olan yüksek cerrahi girişim riskli 40 hastaya kantitatif planar stress redistribüsyon yöntemi ile TI-201 miyokard sintigrafisi yapıldı. Olguların 31i intermittent fibrillatuar aortik kros klemp tekniği, 7si atan kalp yöntemi, 2si aortik kros klemp konulmadan 32°Cda sistemik hipotermi ve pompa eşliğinde fibrilasyon ve total dekompresyon ile opere edilmiştir. Erken ve geç dönem mortalite yoktur. Ameliyat sonrası 3. ayda radyonüklid ventrikolografi uygulanarak bölgesel ve global sol ventriküler fonksiyonlarındaki değişim araştırıldı. Preoperatif dönemde ilk Talyum 201injeksiyonundan sonra %30u skar olarak değerlendirilen segmentlerde reinjeksiyn katkısıyla %63 oranında viabilite saptanması üzerine söz konusu olgulara ameliyat kararı verilmiştir. Postoperatif dönemdeki ilk Talyum 201 injeksiyonundan sonra ise preoperatif skar olarak değerlendirilen bölgelerin %52sinde normal Talyum tutulumu gözlenmiştir. Postoperatif Talyum tutulumunda artış gösteren %83 segmentte ise duvar hareket bozukluklarında düzelme görülmüştür.SONUÇ
Global radyonüklid ventrikülografilerde preoperatif 0,32+/-0,03 ölçülen LVEF operasyon sonrası 0,44+/-0,04e yükselmiştir. (p küçük 0.001)