Akut myokard infarktüsünün (Mİ) erken döneminde yapılan revaskülarizasyon girişimleri elektif koroner bypassa (CABG) göre daha yüksek mortalite ve morbidite taşımaktadır. Acil CABG inferkt sahasını sınırlayarak sol ventrikül disfonksiyonunu azaltır ve hasta sürvisini uzatarak yararlı olabilir. Operasyonda gecikme infarktın yayılmasına ve daha kötü uzun dönem prognozuna yol açabilir.
MATERYAL METOD
Haziran 1994-Mayıs 1996 tarihleri arasında Bursa Yüksek İhtisas Hastanesinde akut miyokard infarktüslü 48 olguya semptomlarının başlamasından sonraki ilk 6 saat içinde cerrahi revaskülarizasyon uygulandı. 24-83 yaşları arasındaki (yaş ortalaması 63,0) olguların 38 (%79)i erkek, 10 (%21)u kadın idi. Olgulardan 38 (%79)i anterior, 10 (%21)u inferior Mİ ile başvuruda bulundu. 6( (%12,5) olgu ise ikinci Mİ ile kabul edildi. Hipertansiyon 23 (%47,9) olguda, diabet 22 (%45,8) olguda, sigara kullanımı 38 (%79) olguda ve heredite 22 (%45,8) olguda mevcut idi. Tüm olgulara hastaneye girişlerinden sonraki ilke 0,5 saat içerisinde koroner anjiyografi yapıldı. 7 (%15) olguda tek damar (LAD), 41 (%85) olguda iki yada üç damar hastalığı saptandı. 3 olguda sol ana koroner lezyonu mevcuttu. Olguların üçünde PTCA sonrası birinde ise fibrinolitik tedavi sonrası cerrahi girişim gerçekleştirildi. 5 olgu kardiyak arrest sonrası resüsitasyon ile, 3 olgu ventriküler fibrilasyonu ve 1 olgu ise AV tam blok nedeniyle eşternal pacemaker takılarak ameliyathaneye alındı. Tüm hastalarda rutin monitörizasyon işlemleri sonrası median sternotomi ve standart kanülasyon ile kardiyopulmoner bypassa girildi. Kardiyak arrest soğuk kristaloid kardiyopleji ile elde edildi. Myokard korunması soğuk kan kardiyoplejisi, terminal sıcak kan kardiyoplejisi ve orta derecede hipotermi ile sağlandı. İnfarkta sebep olan koroner damarın anostomozu ilk olarak gerçekleştirildi. Ek kardiyak girişim olarak 2 (%4,2) olguya spikal anevrizmektomi ve 1 olguya da LAD ye açık endarterektomi uygulandı.
SONUÇ
Ortalama reperfüzyon süresi 3,8 saatti. Olgu başına düşen ortalama greft sayısı 3 idi. 18 (%37,5) olguda LAD-LİMA ile kanlandırıldı. Operasyon mortalitesi 2 (%4,2) idi. 2 (%4,2) olgu ise erken postop, dönemde kaybedildi. Bunlardan birincisi postop 6.günde barsak iskemisi nedeniyle sol hemikolon rezeksiyonu uygulandıktan sonra diğeri ise SVA ve sepsis nedeniyle postop 12. günde kaybedildi. Total hastane mortalitemiz 4 olgu ile %8,4 idi. Ortalama takip süremiz 1 ay ile 24 ay arasında değişmekte olup ortalama 12,5 ay idi. Takipteki olguların hepsi iyi olup semptomsuzdu. Geç mortalitemiz olmadı. Konvansiyonel tedavi (fibrinolitik tedavi veya PTCA) ile stabilize edilemeyen akut Mİlü olgularda acil CABG hayat kurtaran bir işlem olup akut Mİünün komplikasyonlarını önlemede ve infarktın genişliğini sınırlamada kabul edilebilir bir mortaliteyle yapılabileceği görüşündeyiz