Koroner bypass cerrahisinin 40 yaş altı hastalarda uzun dönemde etkinliği çeşitli çalışmalarda doğrulanmasına rağmen aterosklerotik ve metobolik süreçlerin hızlı ilerlemesi ve ayrıca hastaların maruz kalacağı yaşam şartları, en optimal cerrahi yaklaşımın ne olacağının iyi bir şekilde incelenmesini gerektirir.
MATERYAL METOD
Kliniğimizde Ocak 1995 Haziran 1996 tarihleri arasında yaşları 32-40 arasında (ortalama:37) değişen toplam 38 hastaya koroner bypass ameliyatı yapıldı. (36 erkek, 2 kadın). Hastaların 9u diabetik olup, 5 tanesinde sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu % 30un altındaydı. Ameliyatta 35 hastada bilateral internal mammarya arter (IMA) tek tek veya sequential olarak (20sinde 2 anastamoz, 14ünde 3 anastamoz, 1inde ise 4 anastamoz) kullanıldı. 2 hastada ilaveten gastroepiploik arter sağ koroner arter anastamozu yapıldı. Hasta başına düşen ortalama IMA anastamozu 2.4 idi. 3 hastada koroner bypassa ek olarak sol ventrikül anevrizma tamiri uygulandı.
SONUÇ
Ameliyat sonrası dönem bütün hastalarda sorunsuz geçti. Hiçbir hasta kaybedilmedi, hiçbir hastada anlamlı bir EKG değişikliği saptanmadı. Diabetik hastalar dahil olmak üzere bir infeksiyon veya sternum problemine rastlanmadı. Sonuç olarak, uzun dönemde çok önemli avantajları bilinen arteryel revaskularizasyon, bu grup hastalarda ideal bir cerrahi yaklaşım biçimidir. Gerek tek tek ve gerekse sequential olarak mümkün olduğu kadar çok arteryel anastamozun yapılmasının erken dönem morbidite ve mortalite üzerine önemli bir olumsuz etkisi görülmemektedir. Ancak diabetik hastalarda, kan şekerinin preoperatif ve postoperatif dönemde iyi ayarlanması esastır. Ayrıca bu grup hastaların uzun dönemli iyi bir lipid düzenleyici tedavi almaları da ciddi bir biçimde önerilmektedir.