GİRİŞ
Akut tip A aort diseksiyonu cerrahisinde yeterli deneyim kazanılmış ve cerrahi strateji tamamen belirlenmiş olmasına karşın akut tip B aort diseksiyonunda cerrahi strateji ve teknikler halen tartışılmaktadır. Bunun yanı sıra komplike olmayan akut tip B aort diseksiyonunda cerrahi tedavinin medikal tedaviye üstünlük sağlayamaması olgu sayısını sınırlamakta ve merkezlerin deneyim kazanmasını engellemektedir. Hastanemizde 1996 yılında iki akut tip B aort diseksiyonu olgusuna yoğun medikal tedaviye rağmen ağrıların sürmesi üzerine desendan aort replasmanı yapıldı. İki olguda da kardiyopulmoner bypass (KPB) ile 34 °Cde hafif hipotermik distal perfüzyon uygulandı. Ameliyat sonrası dönemde herhangi bir komplikasyon gözlenmedi.MATERYAL METOD
Torasik aort cerrahisinde tartışmaların odak noktası ameliyat sırasında başta spinal kord olmak üzere vital organların iskemik-reperfüzyon hasarıdır. Bu hasarı önlemek için günümüzde çoğunlukla sol atrial-femoral arter bypassı ile veya KPB ile distal perfüzyon yapılması önerilmektedir. KPBın sol atrial-femoral arter bypassa göre en önemli dezavantajı; sistemik heparinizasyona ve oksijenatör kullanımına bağlı kanama problemleri olmaktadır. Avantajları ise; özellikle pulmoner yetmezlikli riskli olgularda gaz transferinin daha iyi olması, hafif sistemik hipotermi yapılabilmesi, kardiyotomi sucker ve rezervuar yoluyla toplanan kanın replasman için hemen kullanılabilmesidir. En önemli avantajı ise gerektiğinde derin hipotermi ve sirkülatuar arreste kolaylıkla geçilebilmesidir. Tüm aort diseksiyonlarının %10-20si arkus yırtığından kaynaklanmaktadır. Bu olgularda sirkülatuar arrest altında ark replasmanı gerekmektedir. Ayrıca yaygın aort kalsifikasyonlarında veya proksimal klemp laserasyonları da sirkülatuar arrest uygulama zorunluluğu olabilir.SONUÇ
İki olgumuzdaki gözlemlerimizi ve literatür verilerini birlikte değerlendirdiğimizde; akut tip B diseksiyon cerrahisinde KPB ile distal perfüzyon morbidite ve mortaliteyi azalttığını, uygun olgularda yapılması gerekliliğini savunuyoruz.