Çalışma planı: Otuz iki erkek Sprague-Dawley sıçanı rastgele dört gruba ayrıldı: kontrol, iskemi/reperfüzyon, sham (iskemi/ reperfüzyon+solvent/dimetil sülfoksit) ve iskemi/reperfüzyon +resveratrol. İskemi/reperfüzyon uygulanan gruplarda abdominal aorta 60 dk. şokun ardından infrarenal ve iliyak bifurkasyon seviyelerinden vasküler klempler yerleştirildi. Toplamda 60 dk. iskemiyi takiben 120 dk. reperfüzyon uygulandı. İskemi/reperfüzyon + resveratrol grubuna, iskemiden 15 dk. önce ve reperfüzyondan hemen önce intraperitonal yoldan 10 mg/kg resveratrol uygulandı. Malondialdehit, glutatyon ve katalaz düzeyleri araştırıldı ve akciğer dokusunda histopatolojik değerlendirme yapıldı.
Bulgular: Kontrol grubuna kıyasla iskemi/reperfüzyon ve iskemi/ reperfüzyon + dimetil sülfoksit gruplarında, malondialdehit düzeyleri arttı, katalaz düzeyleri azaldı ve glutatyon düzeylerinde anlamlı bir fark gözlenmedi. Resveratrol uygulanması ile malondialdehit düzeyleri azalırken, glutatyon düzeyleri arttı ve katalaz düzeyleri değişmedi. Ayrıca, iskemi/reperfüzyon ve iskemi/reperfüzyon + dimetil sülfoksit gruplarında gözlenen interstisyel alanlarda enflamasyon artışı, damarlarda hiyalin membran yapılarının birikimi, alveolar septal duvarında kalınlaşma ve cleaved caspase-3 pozitif apoptotik pnömositlerin sayısındaki ve akciğer histopatolojik tahribat skorundaki artış resveratrol uygulanması ile geriledi.
Sonuç: Bu bulgular, resveratrolün rüptüre abdominal aort anevrizması cerrahisinde iskemi/reperfüzyon nedeniyle gelişen akut akciğer hasarının önlenmesinde oksidatif tahribatı azaltarak koruyucu etkinliği olabileceğini göstermektedir.