Amaç: Bu çalışmada yeni koronavirüs hastalığı 2019 (COVID-19) pnömonisine bağlı yoğun bakım ünitesinde takip edilen hastalarda barotravmanın risk faktörleri incelendi.
Çalışma planı: Mart 2020 - Ocak 2021 tarihleri arasında COVID-19 pnömonisi nedeniyle yoğun bakım ünitesinde takip edilen ve pnömotoraks, pnömomediastinum ve subkutan amfizem tanısı konan toplam 261 hasta (155 erkek, 106 kadın; ort. yaş: 63.3±15.3 yıl; dağılım, 11-91 yıl) retrospektif olarak incelendi. Hastaların demografik verileri, geçmiş ve şimdiki tıbbi öyküleri, klinik tedavileri, hasta durumları ve sağkalım verileri hastanemizin tıbbi kayıtlarından elde edildi.
Bulgular: Hastaların 27’sine barotravma tanısı kondu. Hastaların toplam %88.8’i entübe olarak takip edildi. Barotravmaya bağlı pnömotoraks, pnömomediastinum ve subkutan amfizem cinsiyet, sigara kullanma/kullanmama durumu, kortikosteroid kullanma/kullanmama durumu ve eşlik eden hastalıklardan bağımsız idi. Farklı ventilatör modlarının kullanıldığı entübe hastalarda pnömotoraks, pnömomediastinum ve subkutan amfizem gelişimi arasında anlamlı bir ilişki izlendi. Ventilatör modunun senkronize aralıklı zorunlu ventilasyondan hava yolu basıncı serbestleştirme ventilasyona geçirilmesi, barotravma olasılığını 15 kat artırdı.
Sonuç: Akciğeri koruyan tüm uygulamalara rağmen, barotravma özellikle mekanik ventilasyonlu şiddetli akut solunum sıkıntısı sendromlu COVID-19 pnömoni hastalarında sık görülen bir komplikasyondur. Mekanik ventilatör basınç modları hastaya göre olmalıdır ve barotravma riski nedeniyle hastalar dikkatli ve sıklıkla takip edilmelidir.