Aort klempi sırasında, iskemi ve reperfüzyon hasarını engellemek amacıyla çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Bugün, hasarın kros klemp süresine değil, miyokardın korunma tekniğine bağlı olduğu düşünülmektedir. Soğuk kan kardiyoplejisi ile güvenli klemp süresi 4 saate kadar uzatılabilmektedir.
Normotermik kan kardiyoplejisi uygulamalarında, miyokard hasarının azaldığı belirtilmektedir. Ventriküler dekompresyon ve elektro mekanik arest sağlandığında, enerji gereksiniminin soğuk kardiyopleji vermeyi gerektirmeyecek düzeyde olduğu savunulmaktadır.
Soğuk kardiyoplejinin ardından, normotermik kardiyoplejinin resüsitatif etkilerinden yararlanmayı hedefleyen hot shot tekniği Buckbergin öncülüğünde kabul görmeye başlamıştır.
Kliniğimizde, dört yıldır uygulanan hot shot tekniğinin, miyokard fonksiyonları üzerindeki etkilerinin sellüler düzeyde araştırılması amacıyla, Nisan 1995 ve Mayıs 1996 tarihleri arasında, 32 koroner arter hastası, rastgele iki gruba ayrılmış ve grupların birine sadece soğuk kan kardiyoplejisi, diğerine ise hot shot kardiyopleji uygulanmıştır. Eş zamanlı olarak alınan koroner sinüs kanı ve miyokard doku örneklerinde, serbest oksijen radikalleri ve hücre içi anti oksidan sistemde görevli enzimlerin aktivite analizleri yapılmıştır.
Hot shot uygulanan grupta reperfüzyona bağlı hücresel hasarın daha az olduğu ve hücresel savunma mekanizmalarının daha iyi aktive oldukları, serbest oksijen radikalleri katabolizmasının da daha hızlı olduğu saptanmış; aritmojen ve miyokardiyodepressif etki saptanmamıştır.