Çalışma planı: Kliniğimizde Ocak 2010 - Aralık 2021 tarihleri arasında malign göğüs duvarı tümörü nedeniyle küratif rezeksiyon uygulanan toplam 77 hasta (53 erkek, 24 kadın; medyan yaş: 59 yıl; dağılım, 3-87 yıl) retrospektif olarak incelendi. Her bir tümör histolojik tipine göre evrelendi. Yaş, cinsiyet, tümör çapı, tümör tipi (primer/sekonder), histolojik tümör türü, derece, evre, komplet rezeksiyon, kosta rezeksiyonu, rekonstrüksiyon, neoadjuvan ve adjuvan tedavi, nüks ve sağkalım verileri kaydedildi.
Bulgular: Göğüs duvarı tümörlerinin 33'ü (%42.9) primer, 44'ü (%57.1) sekonder (lokal invazyon, metastaz) tümör idi. Dokuz (%11.7) hastada cerrahi sınır pozitifliği mevcuttu. Göğüs duvarı rezeksiyonu en sık akciğer kanseri invazyonu (%46.8) nedeniyle yapılırken, bunu Ewing sarkomu (%13) izledi. Otuz dört (%44.2) hastada nüks görüldü. Beş yıllık nükssüz sağkalım oranı %42.7 ve beş yıllık genel sağkalım oranı %58.6 idi. Primer ve sekonder tümörler arasında nükssüz sağkalım ve genel sağkalım açısından anlamlı bir fark izlenmedi (sırasıyla p=0.663 ve p=0.313). Çok değişkenli analizde, tümör derecesi ve kosta rezeksiyonunun hem nükssüz sağkalım (sırasıyla p=0.005 ve p<0.001), hem de genel sağkalım (sırasıyla p=0.048 ve p=0.007) için bağımsız prognostik faktörler olduğu belirlendi.
Sonuç: Primer ve sekonder göğüs duvarı tümörlerinde iyi seçilmiş hastalarda başarılı onkolojik sonuçlar elde edilebilir. Neoadjuvan veya adjuvan tedavi yaklaşımı ve cerrahi sınır genişliği belirlenirken tümörün derecesi dikkate alınmalıdır. Gerektiğinde kosta rezeksiyonundan kaçınılmamalıdır.