Çalışma planı: Ocak 2014 - Aralık 2021 tarihleri arasında kliniğimizde postentübasyon trakeal darlık nedeni ile trakeal rezeksiyon ve rekonstrüksiyon yapılan toplam 44 hasta (32 erkek, 12 kadın; medyan yaş: 48.2 yıl; dağılım, 13-68 yıl) retrospektif olarak incelendi. Hastaların demografik ve klinik verileri, radyolojik görüntüleme ve laboratuvar sonuçları ve ameliyat ve ameliyat sonrası takip verileri kaydedildi.
Bulgular: Çalışmaya alınan hastalarda en sık entübasyon nedeni travma idi. Hastaların tamamında stridor mevcuttu. Hastaların 26"sının (%59.1) en az bir eşlik eden hastalığı vardı. Stenoz, hastaların 33"ünde (%75) trakeanın üst yarısında, 11"inde (%25) ise trakeanın alt yarısında lokalize idi. Hastaların 26"sında (%59.1) ameliyatta çıkarılan trakeal segmentin uzunluğu 3 cm"nin altında, 18"inde (%40.9) ise 3 cm"nin üzerinde idi. Toplamda 16 (%36) hastada komplikasyon görüldü. Ameliyat öncesi trakeostomi öyküsü, eşlik eden hastalık varlığı olan ve trakeanın üst yarısına rezeksiyon yapılan hastalarda komplikasyon daha sık görüldü. Kliniğimizde uygulanan retansiyon sütürleri sayesinde hastalara çene-boyun sütürü atılmadı. Medyan hastanede kalış süresi 5 (dağılım, 4-16) gün idi.
Sonuç: Komplikasyon için önemli yatkınlaştırıcı faktörler arasında ameliyat öncesi trakeostomi öyküsü, eşlik eden hastalıklar ve trakeanın üst yarısına yapılan rezeksiyonlar yer almaktadır. Çalışmamızda retansiyon sütürleri sayesinde hastalara çene-boyun sütürü atılmaması, ameliyat sonrası dönemde hasta konforunu artırmış ve anastomoz ile ilişkili komplikasyonların görülme sıklığını azaltmıştır.