Çalışma planı: Bu çalışmada 2009 - 2023 yılları arasında soliter fibröz tümör tanısı konulan ve ameliyat edilen 53 hasta (28 erkek, 25 kadın; ort. yaş: 56.2±5 yıl; dağılım, 24-76 yıl) retrospektif olarak incelendi. Çalışmaya dahil edilen hastalar en az bir yıl takip edildi. Klinik ve patolojik veri kayıtları tam olan hastalar çalışmaya dahil edildi. Sağkalım ve nüks oranları klinik ve patolojik parametrelerle ilişkili olarak analiz edildi.
Bulgular: Medyan takip süresi 44.9 aydı. Hastaların sekizi (%15) anatomik rezeksiyon, 23'ü (%35.8) kama rezeksiyonu, beşi (%5.6) total plörektomi, 26'sı (%41.5) kitle eksizyonu ve üçü (%1.8) kitle eksizyonu ve göğüs duvarı rezeksiyonu geçirdi. Sağkalım analizleri, Kaplan-Meier yöntemi ile yapıldı. Genel hayatta kalma ve hastalıksız hayatta kalma sırasıyla ameliyat tarihinden ölüm veya nüks tarihine kadar ay olarak hesaplandı. Düşük mitotik oran, mortalitenin azalmasının önemli bir bağımsız belirleyicisi olarak bulunarak (odds oranı [OR]=0.46, %95 güven aralığı [GA]: 0.243-0.877, p=0.018) mitotik aktivitesi düşük hastalarda daha iyi sağkalım sonuçları olduğunu gösterdi. Buna karşın, düşük Ki-67 ekspresyonu istatistiksel olarak anlamlı bir belirleyici faktör değildi (OR=0.9, %95 GA: 0.880-1.116, p=0,885). Pleomorfizm, mortalite artışı ile güçlü bir şekilde ilişkilendirilerek (OR=10.0, %95 GA: 1.316-76.081, p=0.026) pleomorfizmin bir prognostik belirteç olarak önemini vurguladı. Nekroz, istatistiksel olarak anlamlı olmasa da (OR=6.3, %95 GA: 0.497-79,123, p=0.156), daha kötü sonuçlara işaret eden bir eğilim gösterdi. Benzer şekilde, CD34 negatifliği mortalite lehine bir eğilim gösterdi (OR=3.5, 95% GA: 0.429-28.990, p=0,241.
Sonuç: Soliter fibröz tümörler genellikle benigndir ve düşük nüks ve yüksek sağkalım oranlarına sahiptir. Ancak malign soliter fibröz tümörlerde nüks oranı daha yüksektir. Çalışmamızın sonuçlarına göre, yüksek mitoz oranı ve pleomorfizm soliter fibröz tümörlerde artmış mortalitenin önemli bağımsız belirleyicileridir. Bu bulgular, prognostik değerlendirmede ayrıntılı histopatolojik incelemenin önemini vurgulamaktadır.