Materyal ve Metod: Ağustos 1989 ile Ekim 1997 tarihleri arasında 60 hastaya hemi-Fontan operasyonu ve 21 hastaya BDG şantı uygulanmıştı. Hemi-Fontan grubundan 34 hastada (%56), BDG grubundan 14 hastada (%66) Fontan operasyonu tamamlandı. Hastaların ritimleri ilk kademe operasyonu öncesinde ve taburcu olmadan önce, Fontan operasyonundan hemen önce ve taburcu olmadan önce ve son kontrollerinde değerlendirildi. Prognostik parametreler sinüs düğümü disfonksiyonu (SDD), supraventriküler taşikardiler (SVT), kalıcı pil gereksinimi olarak belirlendi.
Bulgular: İlk kademe operasyonu sonrasında hemi-Fontan grubunda yedi hastada (%12) SDD saptanırken, BDG grubunda bir hastada (%5) gözlendi. Fontan operasyonu öncesi hemi-Fontan grubunda beş hasta (%9) sinüs ritminde değilken, BDG grubundaki tüm hastalar sinüs ritmindeydi. Fontan operasyonu sonrasında hemi-Fontan grubunda yedi hastada (%22), BDG grubunda beş hastada (%36) SDD gözlendi. İlk kademe operasyonu sonrasında hemi-Fontan grubunda iki hastada (%3.3) SVT saptanırken, BDG grubunda bir hastada (%5) gözlendi. Fontan operasyonu sonrasında ise hemi-Fontan grubunda dört hastada (%12) SVT gözlenirken, BDG grubunda hiçbir hastada gözlenmedi. Fontan operasyonu sonrasında hemi-Fontan grubunda iki hasta (%6), BDG grubunda ise iki hasta (%14) kalıcı kalp pili gereksinimi gerekti. İki grup arasında SDD, SVT gelişimi ve kalıcı kalp pili gereksinimi açısından tüm zaman dilimlerinde istatistiksel olarak fark bulunmadı.
Sonuç: Bulgular BDG şantı ile hemi-Fontan operasyonu arasında, postoperatif dönemde aritmi gelişmesi sıklığında bir fark olmadığını desteklemektedir. İki Fontan protokolünün arasındaki seçimde fonksiyonel ve anatomik nedenlerin değerlendirilmesi daha önemli olabilir.