Materyal ve Metod: Ocak 1993 Haziran 2000 arasında 15 olguya sleeve lobektomi uygulandı. Bir olgu kadın, 14 olgu erkek ve yaş ortalaması 42 yıl idi (23-66). Tüm olgularımızda tahmin edilen postoperatif akciğer fonksiyon testleri pnömonektomi için uygun idi (FEV1 > 2000 ml). Sekiz olgu sağ ve 7 olgu sol akciğerde, histopatolojik olarak 10 olgu epidermoid karsinom, 3 olgu adenokarsinom ve 2 olgu karsinoid tümör idi. Yedi olguda tek tek uç uca anastomoz, 8 olguda devamlı uç uca anastomoz tekniği uygulandı. Bir olguda bronşiyal sleeve rezeksiyonla birlikte arteriyel anastomoz da yapıldı. Anastomoz hatlarının etrafı 11 olguda pariyetal plevra, 2 olguda perikardiyal yağ dokusu ve 2 olguda da interkostal kas ile çevrelendi.
Bulgular: Olgularda hastane mortalitesi %12 (n = 2) idi. Her iki olgu da 4/0 polyglactin ile tek tek uç uca anastomoz yapılan olgulardı. Bir olguda 3. ayda anastomoz hattında darlık gelişti ve tamamlayıcı pnömonektomi uygulandı. Bir olgu ise apikal steril poş ile taburcu edildi. Karsinoidli 2 olgu birer yıl takip edilebildiler. Diğer olgular takibimiz altındadır ve mortalite yoktur (2 ay - 7 yıl, ortalama 36 ay). Takip edilen olgularda nüks saptanmadı.
Tartışma: Sleeve rezeksiyonlar, mümkün olduğunca parenkim koruyabilmek amacı ile uygulanan, solunum fonksiyonları pnömonektomiyi karşılayacak düzeydeki olgularda da seçilebilen morbiditesi düşük bir rezeksiyon tipidir. Literatüre göre yüksek mortalite oranlarımıza rağmen, son yıllarda yapılan sleeve rezeksiyonlarda mortalite ve morbidite gözlenmemektedir. Sleeve lobektomilerin uygun olgularda, pnömonektomiye alternatif oluşturduğu fikrindeyiz.