Materyal ve Metod: Bu amaçla hazırlanmış dört sorudan oluşan bir anket formu çalışmada kullanıldı. Bu form Türkiye genelinde 43 merkezde görev yapan 150 cerraha geri dönmeye hazır bir şekilde gönderildi.
Bulgular :Anket geri dönüş oranı 75 kişi ile % 50 idi. Anketi cevaplayan cerrahlardan %66sı hastalarında belirleyici kullanmadığını ifade ediyordu. Bu karara etki eden faktörler: re-anjiyografilerin genellikle operasyonun yapıldığı merkezde yapılıyor olması (%38), operasyon maliyetlerinin artacak olması (paket protokol uygulamaları) (%18) ve koroner bypass operasyonu sonrası re-anjiyografi sayılarının az olması (%14) idi. Proksimal anastomoz belirleyicisi kullanan cerrah oranı %33 idi. Proksimal belirleyici kullanımına etki eden faktörler: re-anjiyografi sırasında aorta içerisinde fazla manüplasyon yapılmasının istenmemesi (%68) ve re-anjiyografi sırasında opak madde ve ekipman tasarrufu sağlamaktı (%42). En sık kullanılan belirleyici türü hemostatik klipler (%52) ve özel üretilmiş belirleyiciler (%44) idi. Belirleyici kullanan cerrahların %76sı tüm proksimal anastomozlara, % 24ü ise sadece seçilmiş olgularda bu ekipmanı uyguluyorlardı. Anketi yanıtlayan cerrahlardan hiçbirisi anastomoz belirleyicileri ile ilgili bir komplikasyon bildirmediler.
Sonuç : Bu çalışma sonucunda ankete yanıt veren cerrahların koroner bypass operasyonu sırasında çoğunlukla proksimal anastomoz belirleyicisi kullanımını tercih etmedikleri saptanmıştır. Aortokoroner greft belirleyicileri re-anjiyografi sırasında hasta, anjiyografi ekibi, cerrah ve ülke ekomomisine faydalı etkiler sağlarlar. Bu tekniğin uygulanımı girişimsel kardiyoloji ve kalp cerrahisi ekiplerinin ortak kararı doğrultusunda belirlenmelidir.