Materyal ve Metod: Ocak 1995-Aralık 2000 tarihleri arasında 2990 hastaya PTCA uygulanmış ve bu hastalardan 102sine (%3.4) ortalama 22.6 ay (1-68 ay) süre sonrası restenoz ve/veya eşlik eden diğer damar lezyonları nedeniyle koroner arter bypass ameliyatı yapılmıştır ve sonuçlar aynı sürede PTCA uygulanmış fakat restenoz ve/veya eşlik eden damar lezyonları nedeniyle KABC yapılmamış randomize seçilen 100 hastanın sonuçları ile karşılaştırılmıştır. Hastalardaki lezyonlar lokalizasyonu, darlık yüzdesi ve lezyonun tipine göre skorlandırılmıştır.
Bulgular: Bu hastalardan %34.3ünde (n = 35) anterior desanden artere (LAD), %39.5inde (n = 40) sirkumfleks sisteme ve %37sinde (n = 38) sağ koroner artere PTCA yapılmıştı. Anjiyoplasti yapılan damarlardan %25.2sinde A tipi, %68.9unda B tipi ve %6.2sinde C tipi lezyon mevcuttu. Tek yönlü analizde, çalışma grubunun yaş ortalaması daha düşük (p = 0.011), hastalarda unstable anjina oranı (p = 0.024), sigara içimine devam (p = 0.032) ve miyokard infarktüsü geçirmemiş olma (p = 0.000) çalışma grubunda daha yüksek bulunmuştur. Skorlama sonucu daha yüksek oranda darlığa PTCA yapılması daha başarılı (p = 0.005) ve çalışma grubunda lezyon yeri skoru daha yüksek olarak bulunmuştur (p = 0.029).
Sonuç: Anjiyoplasti sonrası gelişen restenoz nedeniyle hastalarda koroner bypass ameliyatı uygulaması gerekebilmekte ve bu gidişte kişiye ve lezyona özel bazı faktörler etkili olabilmektedir. Hastanın tercihi ve durumu göz önünde bulundurularak uygun hastaya uygun tedavi en doğru seçenektir.