Materyal ve Metod: Şubat 1995 ve Mayıs 2002 tarihleri arasında kliniğimizde 2li aortokoroner bypass operasyonu uygulanan 961 hastayı greft insizyon bölgelerine göre üç gruba ayırdık. Bütün hastalarda sol internal mammaryan arter kullanıldı. Grup 1de (n = 274 hasta) RA grefti kullanılırken, Grup 2de (n = 233) diz üstü SVG ve Grup 3deki (n = 454 hasta) hastalarda ise diz altı SVG kullanıldı. Hastaların greft insizyon hatları karşılaştırmalı olarak değerlendirildi.
Bulgular: Radiyal arter grefti kullanılan vakaların hiçbirinde insizyon hattında yara yeri enfeksiyonu gelişmezken, safen ven grefti kullanılan 687 hastanın 22sinde yara yeri enfeksiyonu gelişti (%3.2) (p < 0.05). Grup 2de 5 hastada yüzeyel cilt enfeksiyonu, 4 hastada derin yara enfeksiyonu, 3 hastada geç yara iyileşmesi, 2 hastada cilt nekrozu, 1 hastada yaygın hematom gözlendi. Grup 3de ise 3 hastada yüzeyel cilt enfeksiyonu, 1 hastada derin yara enfeksiyonu, 2 hastada geç yara iyileşmesi, 1 hastada cilt nekrozu gözlendi. Toplam 11 hastaya yara yeri debritmanı yapılmış olup, daha sonra debritman uygulanan 2 hastaya cilt grefti, 1 hastaya ise flep rotasyonu yapılmıştır.
Sonuç: Aortokoroner bypass cerrahisinde arteriyel greftler son yıllarda belirgin bir şekilde kullanıma girmiştir. Uzun dönem açıklık oranlarının daha iyi olması nedeniyle arteriyel greftlerin belirgin avantajları vardır. Greft açıklık oranlarının yanı sıra greft yara yeri enfeksiyon oranlarında da, RA greft yerlerinde enfeksiyon gelişmeme nedeniyle, hasta morbiditesi ve dolayısı ile ekonomik açıdan (hastane kalış süresi, pansuman, ilave cerrahi girişim vs.) radiyal arter greftlerinin daha üstün olacağı kanaatindeyiz.