Materyal ve Metod: Kliniğimizde Haziran 1998 - Aralık 2002 tarihleri arasında 65 hastada radiyal arter (RA) ardışık anastomoz tekniği ile kullanıldı. Radiyal arterin proksimali çıkan aortaya anastomoz edilen hastalar Grup A (n = 49), sol internal mammaryan arter (LIMA) T-greft şeklinde anastomoz edilen hastalar Grup T (n = 15) olarak ayrıldı. Bütün hastalar iki (%18.7) veya üç damar (%81.3) hastası idi. Grup Adaki hastaların 39 tanesi üç damar hastası olup hiçbirinde tam arteriyel komplet revaskülarizasyon uygulanmadı. Grup Tde ise 13 hasta üç damar hastası olup, bunlardan 6 tanesinde tam arteriyel komplet revaskülarizasyon sağlandı.
Bulgular: Üç damar hastalarının komplet arteriyel revaskülarizasyonunda T-greft tekniği kullanılan grubun diğer gruba %46 lık üstünlüğü dikkat çekici idi. Ayrıca hasta başına düşen greft sayısı da Grup Tde anlamlı olarak daha azdı (2.6 ± 0.6ya karşı 2.2 ± 0.4; p = 0.03). Mortalite ve morbidite iki grupda da görülmedi. Düşük debi bulguları Grup Ada 3 olguda (%6.1), Grup Tde 1 olguda (%6.66) ( p= 0.67) saptandı. Peroperatif miyokard infarktüsü yalnızca Grup Ada 2 hastada (%4.8) görüldü. Grup Adaki hastalara 13 ± 8.5, Grup Tdekilere ise 9 ± 5.1 ay sonra kontrol koroner anjiyografisi uygulandı. Sol internal mammaryan arter açıklık oranı Grup Ada %95, Grup Tde %90, radiyal arter açıklık oranı Grup Ada %90 ve Grup Tde %60 bulundu.
Sonuç: Radiyal arter greftlerin distalde ardışık tarzda anastomoz tekniğinde proksimal anastomozunun çıkan aortaya yapılmasının açıklık oranları, proksimal anastomozu LİMAya yapıldığındaki açıklık oranlarından üstündür. Daha geniş vaka serileri ile desteklenmesi gerekmekle birlikte, radiyal arterin ardışık teknikle kullanımı proksimal anastomozunun çıkan aortaya yapılması kaydıyla koroner arter cerrahisinde güvenilir ve faydalı bir yöntemdir.