Materyal ve Metod: Kateterizasyon sonrası girişim yerinde psödoanevrizma tesbit edilen 22 olgu çalışma kapsamına alındı. Renkli Doppler ultrasonografi cihazının lineer probu anevrizma boynundaki akımı kesecek, ancak ana arterdeki akımı kesmeyecek şekilde yerleştirilerek kompresyon yapıldı. Ağrıyı tolere edemeyen olgularda cerrahi tedavi uygulandı. Kompresyon tedavisi sonucunda lezyonun tam olarak tromboze olduğu olgular başarılı grubu, olmadığı olgular başarısız grubu oluşturdu. Toplam 30 daklık tedavi sonrasında, içerisinde hiç trombüs oluşmamış olgularda tedavi başarısız kabul edildi. Sonucu etkileyen faktörleri araştırmak amacıyla olguların yaşları, cinsiyetleri, antikoagülan ve/veya antiagregan ilaç kullanıp kullanmadıkları, lezyonun kaynaklandığı arter, tedavi öncesinde trombüs içerip içermediği, yaşı, hacmi, boyun uzunluğu, boyun kalınlığı ve boyunda akım hızı belirlendi. Toplam tedavi süreleri kaydedildi.
Bulgular: Toplam 22 psödoanevrizmanın 15i ana femoral arter, dördü yüzeyel femoral arter ve üçü brakiyal arter kaynaklıydı. İki olgu ağrıyı tolere edemediğinden cerrahiye sevk edildi. Tedavi uygulanan 20 olgudan 18inde tam tromboz sağlanırken, iki olguda tedavi başarızsız oldu. Tedavi sırasında ve sonrasında herhangi bir komplikasyon gelişmedi. Lezyonların kompresyonla tedavisi %90 oranında başarılı oldu. Sonucu etkileyebilecek parametrelerden niceliksel olanlar gruplardan birinde yeterli sayıda olgu bulunmadığından istatistiksel olarak değerlendirilemedi. Niteliksel faktörlerden hiçbiri sonucu anlamlı olarak etkilemiyordu. Antikoagülan varlığı ile sonuç arasındaki ilişki diğer parametrelere göre istatistiksel olarak anlamlılık sınırına daha yakın bulunmakla beraber anlamlılık farklı değildi.
Sonuç: Kateterizasyon sonucu gelişmiş psödoanevrizmaların renkli Doppler ultrasonografi eşliğinde kompresyonla tedavisinin güvenli ve etkili bir tedavi yöntemi olduğu, cerrahi müdahale gereksinimini azaltabileceği kanaatindeyiz.