Çalışma planı: Ocak 2011 ve Mayıs 2011 tarihleri arasında kliniğimizde ameliyat edilen ardışık 94 KABG hastası (68 erkek, 26 kadın; ort. yaş 61.4±10.9 yıl; aralık 38-87 yıl) bu prospektif gözlem çalışmasına alındı. Ameliyat sonrası atriyal fibrilasyon gelişimini etkileyen faktörler için lojistik regresyon analizi yapıldı. Bağımsız değişkenler olarak ameliyat sırası parametreler (Gensini skoru, Rentrop skoru, revaskülarize edilen damar sayısı, dominant koroner arter sistemi, dominant koroner arter sisteminin revaskülarizasyonu, sol ana koroner arter hastalığı, başvuru zamanı klinik tablosu, sol ventrikül disfonksiyonu ve sol atriyum çapı) analiz edildi.
Bulgular: Ameliyat sırası 23 hastada (%24.5) atriyal fibrilasyon gelişti. Yirmi hasta amiodaron tedavisi ile normal sinüs ritmine döndürüldü. Üç hastada (%3.2) hastane mortalitesi oldu. Atriyal fibrilasyon gelişen ve gelişmeyen hastalarda mortalite oranları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu. Sol ventrikül disfonksiyonu (p=0.034) ve sol ana koroner arter hastalığı (p=0.019) ameliyat sonrası atriyal fibrilasyon gelişimi ile anlamlı olarak ilişkiliydi. Renal komplikasyon oranı (p=0.030) ve sternal revizyon cerrahisi gerekliliği (p=0.003) açısından iki grup arasında anlamlı bir farklılık yoktu.
Sonuç:
Ameliyat sonrası atriyal fibrilasyon kalp cerrahisinde sık
karşılaşılan bir komplikasyondur. Sol ventrikül disfonksiyonu,
ameliyat sonrası atriyal fibrilasyon gelişimi açısından anlamlı
bir risk faktörüdür. Koroner damar yapısı ve atriyal fibrilasyon
gelişimi arasında anlamlı bir ilişki olmasa da, sol ana koroner
arter hastalığı ameliyat sonrası atriyal fibrilasyon için ciddi bir
risk faktörüdür.