Çalışma planı: Haziran 2007 - Şubat 2012 tarihleri arasında BCPA yapılan 50 hasta (32 erkek, 18 kız; ort. yaş 19.7±20.6 ay; dağılım 2-96 ay) retrospektif olarak değerlendirildi. Yaş, dominant ventrikül, atriyoventriküler kapak yetersizliği, tanı sırasında pulmoner kan akımı (artmış/azalmış), BCPA öncesi ortalama pulmoner arter basıncı (mPAB), ventrikül ejeksiyon ve kısalma fraksiyonları (EF, KF) ve oksijen satürasyonu (satO2) kaydedildi. Bu parametrelerin yoğun bakım ünitesinde (YBÜ) izlem ve entübasyon süreleri, inotropik ajan miktarı ile ilişkisi araştırıldı.
Bulgular: Ameliyat yaşı ortalama 19.7±20.6 ay olan hastaların %24’ünün yaşı altı aylıktan daha küçüktü. Tanı sırasında hastaların %72’sinde (pulmoner darlık grubu; PD) pulmoner kan akımı düşük, %28’sinde (pulmoner hipertansiyon grubu; PH) yüksek bulundu. Dominant ventrikül 35 hastada sol, 15 hastada sağ ventrikül idi. Ameliyat öncesi mPAB 14.9±3.4 mmHg idi. İki yönlü kavopulmoner anastomoz ameliyatından sonra satO2’de anlamlı artış belirlendi (%76.2±9.4’den %81.2±6.9’ye; p=0.003). Altı aydan küçük hastaların ve pulmoner kan akımı azalmış olan hastaların YBÜ izlem süreleri, entübasyon süreleri ve inotropik destek miktarları istatistiksel olarak daha yüksekti (p<0.05). Ameliyat öncesi satO2 ile YBÜ kalış süresi ve inotropik ajan miktarı arasında negatif ilişki izlendi (p<0.05). Hastalar BCPA ameliyatı sonrası ortalama 29.4±16.2 ay izlendi. İzlem sırasında dört hasta kaybedildi. Bu hastalardan üçü altı aydan küçüktü ve hepsi de PD grubundaydı. Pulmoner arter indeksi (PAİ) bu kaybedilen hastalarda anlamlı olarak daha düşüktü (184.9±20.4; 235.4±93.1 p<0.05).
Sonuç: Çalışma bulgularımız, erken BCPA ameliyatının (<6 ay) ve başlangıçta azalmış pulmoner kan akımına sahip olmanın ameliyat sonrası morbiditeyi artırdığını, PAİ’nin ise mortalite üzerinde etkili olduğunu göstermektedir.