ISSN : 1301-5680
e-ISSN : 2149-8156
Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery     
Akut komplike tip B aort diseksiyonlarında endovasküler tedavi: İlave işlemler
Oğuz Yılmaz1, Harun Arbatlı1, Fürüzan Numan2, Hasan Ardal1, Naci Erciyes Yağan1, Fatih Gülşen3, Bingür Sönmez1
Department of Cardiovascular Surgery, Şişli Memorial Hospital, İstanbul, Turkey
1Departments of 1Cardiovascular Surgery, Şişli Memorial Hospital, İstanbul, Turkey
2Departments of Invasive Radiology, Şişli Memorial Hospital, İstanbul, Turkey
3Department of Radiology, Cerrahpaşa Faculty of Medicine, İstanbul, Turkey
DOI : 10.5606/tgkdc.dergisi.2014.8529
Amaç: Bu çalışmada akut komplike tip B aort diseksiyonlarında endovasküler tedavinin (TEVAR) sonuçları ve ilave girişimsel işlemlerin katkıları değerlendirildi.

Çalışma planı: Akut komplike tip B aort diseksiyonlu 30 hastaya (26 erkek, 4 kadın; ort. yaş 55.2±14.7 yıl; dağılım 24-86 yıl) endovasküler tedavi uygulandı. Hastaların sekizinde malperfüzyon (%26.7), dördünde rüptür riski (%13.3), 12’sinde kontrol edilemeyen hipertansiyon (%40) ve altısında tedaviye dirençli şiddetli ağrı (%20) vardı. Kendiliğinden genişleyen stent-greftler (Talent® and Valiant®, Medtronic Inc.) kullanıldı. Hastaların 19’unda (%63.3) sol subklaviyan arter ağzı bilerek kapatıldı. Sekiz hastada (%26.7) ilave stentleme gerekli oldu. Bu hastalarda toplam 12 adet çıplak metal stent kullanılmış olup, hastaların altısında (%20) renal arterlere, üçünde (%10) iliyak arterlere ve ikisinde de (%6.7) çölyak artere uygulandı. Ortalama takip süresi 55 ay (dağılım 25-99 ay) idi.

Bulgular: İmplant edilen ortalama aortik stent-greft sayısı 1.42 (dağılım, 1-3) idi. Bir hastada stent-greftin proksimale migrasyonu neticesinde sol ana karotis arter ağzı kısmen kapandı, ancak bu herhangi bir erken nörolojik komplikasyona neden olmadı. Aynı hastanın 15 ay sonra kendiliğinden antikoagülan tedavisini kesmesi sonucunda sağ hemipleji gelişti. Viseral malperfüzyonlu diğer bir hastada, çölyak ve sol renal arterlerin stentlenmesinden sonra yapılan erken laparoskopik eksplorasyonda bağırsak iskemisi olmadığı görüldü. İşlem sonrası anjina pektoris gelişen bir hastada ise, sağ koroner arterin stentlenmesi gerekti. Hiçbir hastada inme gözlenmezken, parapleji ile gelen bir hastada işlemin hemen ardından paraplejinin düzeldiği görüldü. Ortalama yoğun bakım ve hastane kalış süreleri sırasıyla 3.2±3.4 ve 9.8±7.1 gündü. Otuz gün içerisinde hiçbir hasta kaybedilmedi. Bir yıllık sağkalım oranı %96.7 idi.

Sonuç: Komplike tip B aort diseksiyonlarında endovasküler tedavinin başarı oranları yüksek olmasına rağmen, TEVAR tek başına bir çözüm olmayabilir. İşlemden hemen sonra malperfüzyon bulguları dikkatle gözlenmelidir. Viseral arterlerin stentlenmesi veya açık cerrahi revaskülarizasyon gibi ilave girişimler özellikle genç hastalarda göz önünde bulundurulmalıdır.

Anahtar Kelimeler : Endovasküler işlem; malperfüzyon; stent; tip B aort diseksiyonu
Viewed : 9308
Downloaded : 1883