Çalışma planı: Ocak 2015 - Aralık 2019 tarihleri arasında primer spontan pnömotoraks nedeniyle kliniğimizde tedavi edilen toplam 149 hasta (131 erkek, 18 kadın; ort. yaş: 24.8±6.8 yıl; dağılım, 17-35 yıl) retrospektif olarak değerlendirildi. Semptom başlangıcı ile hastaneye başvuru süresi (başvuru süresi) üç zaman diliminde ele alındı: <24 saat, 24 ila 72 saat ve >72 saat. Başvuru süresi, demografik ve klinik özellikler, sigara içme öyküsü, vücut kütle indeksi, cerrahi tedavi sırasında plörektomi veya plevral abrazyonun uygulanması dahil olmak üzere veriler hasta kayıtlarından alındı.
Bulgular: Başvuru süresinin hastanede kalış süresi, nüks ve cerrahiye gereksinim üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi izlenmedi. Erkek cinsiyet, sigara öyküsü ve düşük vücut kütle indeksi varlığının nüks üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi yoktu. Plörektomi veya plevral abrazyon tekniklerinin cerrahi tedaviye eklenmiş olduğu hastalar arasında nüks ve yatış süreleri açısından anlamlı bir fark görülmedi.
Sonuç: Semptom başlangıcı ile hastaneye başvuru arasındaki sürenin uzun olması ve düşük vücut kitle indeksinin primer spontan pnömotorakslı hastaların tedavi etkinliği ve nüks üzerinde olumsuz bir etkisi yoktur. Cerrahi tedavinin nüks oranını belirgin şekilde azaltmış olduğu gerçeğine rağmen, plörektomi ve plevral abrazyon tekniklerinin klinik etki veya nüks açısından anlamlı bir etkisi yoktur.