Çalışma planı: Mart 2008 ile Ağustos 2020 tarihleri arasında sekundum atriyal septal defektli toplam 547 erişkin hasta (193 erkek, 354 kadın; medyan yaş: 37 yıl; dağılım, 27.5-47 yıl) retrospektif olarak incelendi. Bu hastaların 304"üne perkütan defekt kapatma ve 243"üne izole cerrahi onarım yapıldı. Pulmoner arteriyel hipertansiyon, atriyal septal defekt kapatma sonrasında son takipte non-invaziv olarak ölçülen ?40 mmHg pulmoner arter sistolik basıncı olarak tanımlandı. Pulmoner arteriyel hipertansiyon ile ilişkili faktörler incelendi.
Bulgular: Altmış dokuz (%12.6) hastada son takipte pulmoner arteriyel hipertansiyon tespit edildi. Atriyal septal defekt kapatılmadan persistan atriyal fibrilasyonu olan 35 (%6.4) hasta vardı ve bu 35 hastanın 22'sinde uzun süreli takipte pulmoner arteriyel hipertansiyon saptandı. Atriyal septal defektin kapatıldığı zaman ileri yaş (HR: 4.76; %95 GA: 2.68-8.44; p<0.001), persistan atriyal fibrilasyon varlığı (HR: 2.18; %95 GA: 1.21-3.91; p=0.009) ve artmış sağ ventrikül bazal çapı (HR: 4.78; %95 GA: 2.57-8.84; p<0.001) geç dönem pulmoner arteriyel hipertansiyon ile ilişkili bulundu.
Sonuç: Persistan atriyal fibrilasyon varlığı, atriyal septal defekt kapama sonrasında pulmoner arteriyel hipertansiyon açısından yüksek riskli hastaların öngörülmesinde kullanılabilir.