Çalışma planı: Eylül 2017 - Haziran 2018 tarihleri arasında pektus ekskavatumlu toplam 31 hastanın (27 erkek, 4 kız; ort. yaş: 14.8±2.0 yıl; dağılım, 9-18 yıl) tıbbi kayıtları retrospektif olarak incelendi. Hastalar Haller İndeksine göre Grup 1 (<2.5), Grup 2 (2.5-3.19) ve Grup 3"e (>3.2) ayrıldı. Tüm gruplar solunum fonksiyon testleri ve ekokardiyografiye göre sistematik olarak değerlendirildi. Zorlu vital kapasite, 1. saniye zorlu ekspiratuvar volüm ve 1. saniye zorlu ekspiratuvar volüm/zorlu vital kapasite oranı hesaplandı. Sol ventrikül diyastol sonu çapı, ejeksiyon fraksiyonu, mitral kapak prolapsusu ve apikal dört boşluk pozisyonunda sağ ventrikül kavitesi ekokardiyografi ile değerlendirildi.
Bulgular: Hastaların %19.4"ü Grup 1, %38.7"si Grup 2 ve %41.9"u Grup 3"te idi. Ortalama Haller İndeks değeri 3.09±0.64 idi. Solunum fonksiyon testinin sonuçlarına göre, hastaların %16.1"inde restriktif hastalık ve %6.5"inde obstrüktif hastalık izlendi. Birinci saniye zorlu ekspiratuvar volüm ve zorlu vital kapasite arasında negatif bir ilişki vardı ve Haller İndeksi arttıkça bu değerlerde istatistiksel olarak anlamlı bir düşüş görüldü (p<0.017). Gruplar arasında ejeksiyon fraksiyonu açısından anlamlı bir fark vardı (p<0.001) ve Haller İndeksi arttıkça ejeksiyon fraksiyon istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düştü.
Sonuç: Çalışma sonuçlarımız pektus ekskavatumun şiddeti ve pulmoner fonksiyon bozukluğu arasında negatif bir ilişki olduğunu ve şiddet arttıkça sol ventrikül fonksiyonunun deformiteden etkilenebileceğini göstermektedir. Sonuç olarak deformitenin şiddeti ile kardiyopulmoner fonksiyonlar arasında anlamlı düzeyde bir ilişki olduğu görülmektedir.