Soğuk kan kardiyoplejisi ve normotemik kan kardiyoplejisi, açık kalp cerrahisinde yaygın olarak kullanılan miyokard koruma yöntemleridir. Son yıllarda uygulamaya giren tepid kan kardiyoplejisi her iki yöntemin avantajlarını içermektedir. Bu çalışmanın amacı tepid kan kardiyoplejisi kullanımı sonrasında sol ventrikül fonksiyonlarını incelemektir.
Materyal ve Metod:
Aortokoroner bypass operasyonu yapılan 30 elektif hasta, tepid ve soğuk olmak üzere 15'er kişilik iki gruba ayrıldı. Tepid grubunda yaş ortalaması 57.9 ± 10.4, soğuk grubunda ise 59.2 ± 7.6 idi. Hemodinamik ölçümler kardiyopulmoner bypasstan (CPB) önce ve sonra, post-operatif 4., 12. ve 24. saatlerde yapıldı. Kan kreatinin fosfokinaz (CPK) ve miyokardiyal izoenzimi (CK-MB) düzeyleri postoperatif 6 ayrı zamanda ölçülerek miyokard hasarı derecesi değerlendirildi.
Bulgular:
Tepid grubunda, sol ventrikül stroke work indeksi (LVSWI) CPB sonrası ve postoperatif 4. saatte, soğuk grubunda ölçülen değerlerden yüksek bulundu (p< 0.05). Bu aşamalarda pulmoner kapiller saplama basıncı (PCWP) değerleri, LVSWI'ine paralel bir yükseklik göstermedi. Bu sol ventrikülün diastolik kompliyansının daha iyi olduğunun bir göstergesi olarak değerlendirildi. CK-MB değerleri postoperatif 6., 12. saatler ve 1. günde tepid grubunda daha düşük bulundu (p< 0.05).
Sonuç:
Bu bulgular, tepid kan kardiyoplejisi kullanılan hastalarda sol ventrikül fonksiyonlarının soğuk kan kardiyopleji kullanımına kıyasla daha iyi korunduğunu göstermektedir. Açık kalp cerrahisinde, miyokard korunmasında tepid kan kardiyopleji yöntemi iyi bir seçenektir.