Materyal ve Metod: Kliniğimizde 1985-2003 yılları arasında izole ventriküler septal defekt tanısıyla ameliyat edildi. Olguların 146 tanesi (%51.2) erkek, 139 tanesi (%48.8) kadındı. Ventriküler septal defekt 218 olguda (%76.4) perimembranöz, 43 olguda (%15) infundibuler, 13 olguda (%4.5) musküler ve 11 olguda (%3.8) inlet tipte idi. Musküler tipteki iki olguda defekt birden fazlaydı. Operasyonda 54 hastada (%18.9) primer kapatma, 217 hastada (%76.1) sentetik yama ve 14 hastada (%4.9) perikardiyal yamayla kapatma uygulandı.
Bulgular: Perioperatif mortalite bir olgu ile %0.4 olarak bulundu. Geç dönemde ise üç olgu (%1.2) kardiyak olmayan nedenlerle kaybedildi. Yirmi-iki olguda (%7.7) postoperatif dönemde atriyoventriküler blok tespit edilmiş olup, bunlardan sadece üç tanesine kalıcı kalp pili takılması gerekli oldu. Primer sütür ile kapatılan olguların takiplerinde rezidüel veya rekürren şant saptanmadı. Son 6 yıl içerisinde bütün olgularda sağ atriyotomi sonrası transatriyal yolla cerrahi girişim tamamlandı. Sağ ventrikülotomi ile ventriküler septal defekte ulaşma, geç morbidite açısından istatiksel olarak anlamlıydı.
Sonuç: Ventriküler septal defektlerin cerrahi yolla kapatılması ek anomali varlığında bile artan cerrahi deneyim ile düşük morbidite ve mortalite ile gerçekleştirilmektedir. Ventrikülotomi yapmadan ve uygun olgularda primer sütür ile onarım yapmak, erken ve geç komplikasyonları azaltacaktır.