Şekil 1: İleri düzeyde kol ve önkol ödemi ve önkolda staz ülseri.
Şekil 3: Ameliyattan üç gün sonra gerileyen ödem ve hızla düzelen staz ülseri.
Bu da yan-yan anastomozun daha erken tıkanabileceği anlamına gelmektedir. Bunların yanında en sık karşılaşılan venöz hipertansiyon nedenlerinden biri de ana venlerde gelişen darlık ve tıkanıklıklardır ve tedavisinde darlık olan yerin uygun yöntemlerle giderilmesi -veya gerekiyorsa- cerrahi olarak bypass edilmesi venöz hipertansiyonun gerilemesini sağlayacaktır. Ancak bu gibi durumlarda bu yöntemle düzelme sağlanamayan olgularda fistülün kapatılması önerilmektedir.[3] Sadece proksimal antekübital seviyede değil distal radiyal arter düzeyinde oluşturulan AV fistüllerde de venöz hipertansiyona sekonder ülserasyon görülebilmektedir.[4] Bu da iki yönlü AV fistüllerin açılması için olguların daha özenle seçilmesi gerektiği anlamına gelmektedir.
Venöz hipertansiyon literatürde oldukça ayrıntılı incelenmiş olmakla beraber venöz hipertansiyona bağlı olarak gelişen komplikasyonlara pek de fazla değinilmemiştir. Klinik olarak öncelikle parmaklarda ve sıklıkla da başparmakta gelişen ödem daha da ilerleyerek el ve önkolu içine almaktadır. Bunun devamında parmaklarda morarma, dermonekroz ve daha da ileriki safhalarda venöz ülserasyon gelişebilmektedir.[5]
Arteriyovenöz fistülde meydana gelebilecek bir komplikasyon olan venöz hipertansiyon, bizim olgumuzda olduğu gibi, bazen ekstremiteyi tehdit edebilecek boyuta da gelebilir. Bunun en önemli nedeni yan-yan anastomozlardır ve venin proksimali bağlanmadığında, venöz hipertansiyonla daha sık karşılaşılmaktadır. Bu nedenle fistülün kapatılması gerektiğinde anastomozun bulunarak kapatılması özellikle önem arz eder. Sadece bağlanarak yapılan kapatma işlemlerinde vende anevrizma gelişimi, kollaterallerden devam eden akım nedeniyle AV devamlılık ve yetersiz klinik düzelme görülebilir. Yine bizim olgumuzda olduğu gibi hastanın veninin yanlış yerden bağlanması nedeniyle yakınmaların ve venöz basıncın daha da artması söz konusu olabilir. Bu nedenle ameliyat sırasında fistül devamlılığının sonlandırıldığından emin olmak için mutlaka anastomozun bulunarak AV devamlılığın sonlandırılması gerekmektedir. Bunun diğer bir avantajı da arter anastomoz hattının onarılması ile bağlanma sırasında oluşabilecek bir venöz güdük trombozu riskinin ortadan kaldırılmış olmasıdır. Buradan gelişebilecek muhtemel bir distal embolizasyon riski de önlenmiş olmaktadır. Tüm bu nedenlerden dolayı fistülün kapatılması gereken olgularda anastomozun bulunarak arteriyel ve gerekirse de venöz devamlılığın sağlanmasını önermekteyiz.
Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması
aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını
beyan etmişlerdir.
Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde
herhangi bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.
1) Rahman A, Özsin KK. Hemodiyaliz amaçlı arteriyovenöz
fistüllerde revizyon gerektiren geç dönem komplikasyonlar.
Türk Göğüs Kalp Damar Cer Derg 2008;16:167-71.
2) Sözüdoğru AN, Cangel U, Eryüksel B, Beşirli K, Kavak
MK, Coşkun H. Hemodializ Amacıyla Yapılan Arteriovenöz
Fistüllerin Kısa ve Uzun dönem Sonuçları: Retrospektif
Klinik Çalışma. Türk Göğüs Kalp Damar Cer Derg
1999;17:135-9.
3) Kojecký Z, Utíkal P, Sekanina Z, Köcher M, Buriánková
E. Venous hypertension following average arterious-venous
fistula for haemodialysis. Biomed Pap Med Fac Univ Palacky
Olomouc Czech Repub 2002;146:77-9.