Methods: The early- and mid-term results of 10 patients (7 females, 3 males; mean age 80.4±6.7 years; range 64 to 88 years) with high surgical risk who underwent the TAVI procedure in our clinic between January 2010 and April 2011 were evaluated. All of our patients were implanted with Edwards Sapien bioprosthetic valves through the transfemoral approach and followed-up for 6.1±5.2 months.
Results: Before the procedure, the mean functional class was NYHA 3.8±0.4, the mean aortic valve area (AVA) was 0.6±0.1cm2, the left ventricular ejection fraction (LVEF) was %55.4±9.8 and the mean peak (PAG) and mean valvular gradients (MAG) were 94.3±24.2 and 54.5±17.7 mmHg, respectively. No additional interventional procedure was required during this stage. The technical success rate was 100%, and a single valve was implanted in all patients. Neither mortality nor major strokes were observed during the follow-up period. Following the TAVI procedure, the NYHA decreased to 1.9±0.6 (p<0.01), AVA increased to 1.6±0.2 cm2 ( p<0.01), LVEF increased to 58.8±8.0% (p>0.05), and PAG and MAG decreased to 25.6±5.1 and 14.1±3.3 mmHg, respectively (p<0.01). One patient developed acute occlusion of the left main coronary ostium which was treated with a successful stenting procedure. In one patient, vascular repair was performed during the procedure due to a laceration in the femoral access site. In two patients, transient bundle branch blocks occurred, but no permanent AV blocks were observed and none of the patients required permanent pacemaker implantation.
Conclusion: In aortic stenosis patients with high open surgery risk, TAVI is a rather safe method in terms of procedural success. The early- and mid-term cardiovascular results following TAVI can be considered to be successful. Long-term follow-up studies with large series are needed to determine the safety and durability of the TAVI procedure.
Transkateter aortik kapak çalışmaları 1990'lı yılların başında hayvansal modeller üzerinde başlamış[5] ve insan üzerindeki ilk uygulama 2002'de Cribier ve ark.[6] tarafından başarıyla gerçekleştirilmiştir. Transkateter aortik kapak yerleştirilmesi (TAVI) tedavisi daha az invazif, daha az riskli ve işlem sonrası rahatlığı bakımından önemli bir alternatif olarak uygulanmaktadır.
Ülkemizde TAVI uygulamaları 2009 yılında başlamış, başarılı olarak uygulanmaya ve geliştirilmeye çalışılmaktadır.[7] Bu çalışmada, kliniğimizde 2010 yılı başından beri uyguladığımız ve erken-orta dönem takiplerini yaptığımız TAVI hastalarımızın klinik ve laboratuvar sonuçlarını değerlendirmeyi ve ülkemizdeki erken uygulamalardan olan deneyimlerimizi paylaşmayı amaçladık.
Tablo 1: Hastaların klinik karakteristikleri (n=10)
Çalışmaya alınma kriterleri temel olarak; (i) ciddi AD olması, (ii) buna bağlı ciddi semptomlar bulunması, (iii) f onksiyonel a ortik k apak a lanının < 0,8 c m2, (iv) ortalama aortik kapak gradiyentinin >35 mmHg, (v) fonksiyonel kapasitesinin ≥II, (vi) EuroSCORE ≥20 ve (vii) STS skor ≥10 veya açık cerrahi girişim için kontrendikasyon olması kriterleri esas alınmıştır.[8,9] Temel dışlanma kriterleri ise; (i) hastaların transtorasik ekokardiyografide aortik kapak anuluslarının dar veya çok geniş olması (≤18 mm veya ≥25 mm), (ii) aortik kalsifik nodül ile ana koroner arasındaki mesafenin <8 mm, (iii) ileri sigmoid septum ile birlikte aortik çıkış yolunun darlığı, (iv) akut miyokard infarktüsü, (v) korumasız sol ana koroner ciddi darlığı, (vi) aktif infeksiyon, (vii) kalp dışı nedenler ile 12 aydan az yaşam beklentisi, (viii) ciddi hemipleji, (ix) i şlem ö ncesi h emodinamik s tabilitenin sağlanamaması ve (x) daha önceden aortik kök ve kapak cerrahisi yapılmış olması olarak alındı.
Hastalarımızın açık cerrahiye alınmama nedenlerini genelde ileri yaş, hemodinamik instabilite, malignensi, ileri obstrüktif akciğer hastalığı olması, ek komorbiditelerinin olması, renal yetersizlik, ek kapak patolojileri ve sol kalp disfonksiyonları gibi cerrahi riski çok artıran nedenler oluşturmaktadır.
Transkateter aortik kapak yerleştirilmesi işlemi öncesi hazırlık aşamasında, aort kapağının ve anulusunun değerlendirilmesi hayati önem taşımaktadır. Transtorasik ekokardiyografi ile aortik anulus, kapak anatomisi ve patolojisinin, hemodinamik ve fonksiyonel kapak alanı ölçümleri iki kardiyolog tarafından yapıldı. İşlem öncesi standart koroner anjiyografi ve bilgisayarlı tomografik anjiyografi yapılarak iliofemoral damarlar, koroner damarlar, tüm aortik yol, aortik kapak ve anüler yapı bir radyolog ve invaziv kardiyolog tarafından değerlendirildi. Hastaların tamamında en az bir iliofemoral damar yapısı transfemoral girişime uygun bulunduğundan tüm hastalara transfemoral girişim uygulandı. Hastaların hiçbirinde işlem esnasında transözofajiyal ekokardiyografi kullanılmadı.
Girişimler, hibrid girişim özelliklerine sahip kalp kateterizasyonu ünitesinde ve iki kardiyolog, üç kardiyovasküler cerrah, bir anestezi uzmanı ve bir radyolog eşliğinde yapıldı. İşlem öncesi tüm hastalar bilgilendirildi ve onayları alındı. Edwards Sapien kapak (Edwards Lifesciences, Irvine, CA, ABD) ilk üç hastada Retroflex taşıyıcı sistem, diğer yedi hastada ise Novaflex taşıyıcı sistem kullanılarak yerleştirildi.
Transkateter aortik kapak yerleştirilmesi işlemi
Tüm hastalarda 30-40 mikrogram/kg dozunda midazolam
intravenöz (i.v) bolusu takiben deksmedetomidin
yükleme dozu olan 1 mikrogram/kg 10 dakika infüzyon
şeklinde verilip ardından idame dozu olan 0.2-0.7 mikrogram/
kg/saat dozunda infüzyona ve buna ilave olarak
remifentanil 4-7 mikrogram/kg/saat dozunda infüzyona
başlanarak sedasyon derinliği sağlandı. Kasık bölgelerine
lokal anestezi yapılarak, TAVI girişi yapılacak
kasık bölgesi (sağ/sol) 3-4 cm'lik kesi yapılarak femoral
artere ulaşıldı ve kılavuz tel eşliğinde kateterize edildi.
İntravenöz unfraksiyone heparin verilerek aktive pıhtılaşma
zamanının >250 sn olması sağlandı. Karşı taraf femoral
arterden pigtail kateter aort köküne ve femoral venden
ise pace maker teli sağ ventrikül apeksine yerleştirildi.
Transkateter aortik kapak yerleştirilmesi işlemi uygulanacak
femoral arterden sol Amplatz-1 kateter ve sert düz
uçlu kılavuz tel kullanılarak sol ventrikül apeksine ekstra
sertlikte kılavuz tel ucu iyice kıvrılarak yerleştirildi. Daha sonra femoral arter dilate edilerek yerleştirilen geniş kılıf
içerisinden girilen 30-40 mm uzunluğunda ve 20/23 mm
çapında balon ile aortik kapak geçilerek dilate edildi. Bu
işlem sırasında 180-200 atım/dk hızında sağ ventriküler
pace uyarısı verilerek hastanın sistolik kan basıncının
<40 mmHg olması sağlandı. Balon dilatasyonu sırasında
aortografi yapılarak karar verilmiş kapak çapının
uygunluğu da aynı zamanda test edildi. Bu sırada hazırlanan
uygun kapak Edwards Retroflex kateter sistemi
üzerinden ilerletilerek aortik kök pozisyonuna getirildi.
Daha sonra kapağın %50'si aortta, %50'si sol ventrikülde
olacak şekilde aortik anulustaki pozisyonu sağlandı. Bu
işlemin hemen sonrasında yine 180-200 atım/dk hızında
sağ ventriküler pace uyarısı verilerek hastanın sistolik
kan basıncının <40 mmHg olması sağlandı. Kapak içerisindeki
balon maksimum derecede şişirildi, beş saniye
beklendikten sonra balon hızla söndürüldü ve pace uyarısı
sonlandırıldı. Aort kökü injeksiyonu ile kapağın yeri,
fonksiyonları ve varsa aort yetersizliği derecesi değerlendirildi.
Kateterler uygun şekilde yapılmış olan fleksiyon
hareketi geriye alınarak çıkartıldı ve inen aorta çekildi.
Kapak kateterini taşıyan kılıf iliofemoral sistemden geri
çekilirken diğer femoral arterden yerleştirilen kateter ile
injeksiyonlar yapılarak vasküler sistem komplikasyonları
kontrol edildi. Femoral arterdeki insizyon alanı uygun
şekilde cerrahi olarak kapatıldı ve hasta yoğun bakım
ünitesine alındı.
İstatistiksel değerlendirme
Çalışmadaki istatistikler SPSS (SPSS inc. in Chicago,
Illinois, USA) 17.0 versiyon paket programı ile yapıldı.
Hastaların klinik ve laboratuvar verileri ortalama ±
standart sapma olarak ifade edildi. İşlem öncesi ve sonrası
parametrelerin karşılaştırılmasında nonparametrik
testlerden Wilcoxon testi, parametrik değişken ortalamalarının
karşılaştırılmasında ise t-testi kullanıldı.
İstatistiksel anlamlılık değerlendirilirken p<0.05 değerleri
istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
Tablo 2: İşlemsel teknik özellikler, komplikasyonlar ve takip (n=10)
İşlem sonrası hastaların fonksiyonel kapasitelerindeki düzelme, aort kapak alanlarında anlamlı artış, aortik gradiyentlerdeki anlamlı düşme, aort yetersizliği, sol ventrikül fonksiyonları ve takipleri tablo 3'de verilmiştir.
Ciddi semptomatik AD tedavisinde altın standart hala açık cerrahi girişimdir.[11] A ncak i leri y aş i le birlikte gelen kardiyovasküler komorbiditeler ve mortalite oranları açık cerrahi girişim seçeneğini zora sokmaktadır.[12] Kapak cerrahisinde 75 yaş üstü her yaş lojistik EuroScore riskini %1 daha artırmakta ve AD hastalarının 1/3'ünün cerrahi girişimi yüksek mortalite ve morbidite riski nedeni ile ertelenmektedir.[13] Seksen yaşın altında ve üzerinde ameliyat edilebilen AD'lerde, her iki grupta da bir yıllık mortalite yararı gösterilmiş olup, ameliyat edilen ileri yaşlı grupta bir yıllık sağkalım oranı %87 iken, ameliyat olamayanlarda aynı oran %49 idi.[14] Dolayısıyla semptomatik aort darlıklarında medikal takip en istenmeyen seçenek olarak durmakta ve yıllık mortalitesi ileri yaşlılarda yaklaşık %50'dir.[15]
İlk defa Cribier ve ark.[16] tarafından 1985'de başlatılan balon aortik valvüloplasti, gradiyentte anlamlı azalma sağlamış ve güvenilir bulunmuştur. Balon valvüloplasti ile tedavi edilen AD'de, geç dönemde klinik yararı az ve tekrar girişim olasılığı sık olduğundan günümüzde sadece palyatif amaçla kullanılmaktadır.[17] Balon valvüloplasti sonrası restenoz oranları bir yılda yaklaşık %80'dir.[18] Transkateter aortik kapak yerleştirilmesi, 1992'de Andersen ve ark.[5] tarafından denenmiş, daha sonra 2002'de Cribier ve ark.[6] tarafından ilk defa başarılı insan uygulaması gerçekleştirilmiştir ve bundan sonra bu yöntem hızla önem kazanmıştır. Transkateter aortik kapak yerleştirilmesi yöntemi özellikle perkütan teknolojinin geliştirilmesi ile birlikte hızla ve güvenle uygulanabilir bir yöntem haline gelmiştir. Webb ve ark.[19] üç yıllık TAVI deneyimlerini, birinci ve ikinci dönem olarak ayırmışlar ve ilk dönemde işlemsel başarı oranları %89 ve 30 günlük mortalite oranları %14 iken, ikinci deneyim dönemlerinde işlemsel başarı oranları %99 ve mortalite oranları %8'dir. Bizim çalışmamızda da ekip çalışması, uyumu ve deneyimi müşahade edildi, hastalarımız değerlendirilirken her aşamasında iki kardiyolog, bir cerrah ve bir radyolog tarafından incelenerek ortak karar verildi, sonunda da kateter laboratuvarında yedi uzmandan oluşan aynı ekip işlemi başarılı olarak sonlandırdı. Ekibin uzun süredir endovasküler anevrizma tedavisinde deneyim kazanmış olması ve nispeten kalın (18-24F) olan endovasküler cihazları kullanmaya yatkınlığı, öğrenme döneminin sıkıntısız geçmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Aort kapak cerrahisinin uzun dönem başarısı ve mortaliteye etkisi iyi bilinmekle birlikte, TAVI'nin geç sonuçları henüz açık cerrahi ile kıyaslanabilecek durumda değildir. Dewey ve ark.[20] yaptıkları 2005 sonrası bir çalışmada, ciddi AD ileri yaş hastalarını medikal takip, konvansiyonel cerrahi, TAVI ve balon valvüloplasti olarak randomize etmişlerdir. Çalışmada 30 günlük mortalite oranları cerrahide %6.3, TAVI'de %9.5, balon valvüloplastide %12.5 ve medikal grupta %13.5 olarak bulunmuştur. Aynı çalışmanın altı aylık takibinde ise toplam mortalite oranları sırasıyla %12.5, %19.5, %37.5 ve %42.3 olarak bildirilmiştir. PARTNER EU çalışmasında, transapikal grupta işlemsel başarı %95.4 iken, transfemoral grupta ise %96.4, altı aylık sağkalım ise sırasıyla %58 ve %90.2 idi.[21] Bizim çalışmamızda ise işlemsel başarı %100 ve aynı sürelerde mortalite sıfır olarak görüldü. Bunun nedeni büyük oranda PARTNER EU grubunun hastalarının yaş ortalaması, periferik damar hastalığı ve EuroScore'larının bizden daha yüksek olması olabilir. Ayrıca son altı hastamızda 18F yeni novaflex sistemi kullanmış olmamız da, vasküler ve kanama komplikasyonlarımızın az olmasını açıklayabilecek nedenler arasındadır. Edwards retroflex kateter sisteminin kullanımı aortik arkusa en az zarar verecek şekilde tasarlanmış olmasına rağmen, kalsifik porselen aortlarda ciddi hasara ve inme komplikasyonlarına neden olabilir. Sadece bir hastamızda işlem sonrası geçici serebral iskemik atak oldu, fakat kalıcı majör bir nörolojik komplikasyon olmadı. Transkateter aortik kapak yerleştirilmesi uygulamalarında ilk 30 günde beklenen inme insidansı[21] transapikal uygulamalarda %1.5, transfemoral uygulamalarda ise %3.3 dolayındadır ki, bu oranlar ameliyat sırası aort cerrahilerindeki %3-7'lik risk ile benzerdir.[22]
İşlemsel başarı bakımından Sapien kapak sistemi ve CoreValve sistemi arasında genel olarak anlamlı farlılık bildirilmemiştir. Ancak geç dönem komplikasyonları bakımından son yıllarda farklı sonuçlar bildirilmektedir. Transkateter aortik kapak yerleştirilmesi komplikasyonlarından olan kalıcı AV blok sıklığı, ilk 30 günde transapikal uygulamalarda %3.8, transfemoral uygulamalarda ise %1.8'dir.[23,24] Bu sıklık Saphien kapaklarda, CoreValve kapak uygulamalarına göre çok daha düşüktür.[25] Bu durumun en temel nedeni ise CoreValve kapağın ventriküler septuma doğru daha fazla uzanması ve septal ileti yollarına daha fazla bası yapması olabilir. Khawaja ve ark.[26] tarafından henüz yayınlanan bir çalışmada CoreValve uygulanan TAVI hastalarında ilk 30 günlük sürede başlangıçtaki %13 olan komplet sol dal bloğu paterni %61'e yükselmiş ve toplam hastaların %33.3'üne kalıcı pacemaker implantasyonu yapılmıştır. Hastalarımızda, yoğun bakım dönemlerinde geçici pacemaker tedbir olarak yerinde bırakıldı, sadece bir hastada hastane döneminde geçici AV 2:1 blok gelişti ve taburculuk öncesi kendiliğinden düzeldi.
Transkateter aortik kapak yerleştirilmesi esnasında, iliofemoral arter yaralanmaları ve intimal soyulma veya rüptür sık olmasa da hastayı şoka sokabilecek bir komplikasyondur. Transfer kılıf sistemi geri çekilirken karşıt femoral arterden kısa injeksiyonlar yapılarak damar stabilitesinin kontrol edilmesi ve rüptür olasılığına karşı periferik balon/greft stent desteğinin hazır bulundurulması gereklidir. İki hastamızda femoral giriş yeri laserasyonuna minör lokal tamir yapıldı. Transkateter aortik kapak yerleştirilmesi işleminde sol ana koronere kalsifik plak itilmesi sonucu akut sol ana koroner tıkanmaları bildirilmiştir.[27] Bir hastamızda kapak yerleştirmesiyle sol ana koroner arter tıkandı, fakat birkaç dakikada uyguladığımız başarılı balon/stent girişimiyle tamamen açıldı ve kalıcı hasar oluşmadı.
Altı aylık mortalite transfemoral girişimlerde %13 iken, transapikal girişimlerde yaklaşık %20 olarak bildirilmiştir.[21,28] Transfemoral girişimler daha az invazif olması, sol ventrikül fonksiyonlarında azalma riski olmaması, mitral kapak ve kordal yapıları daha az riske etmesi ve hasta konforu açısından daha kullanışlı olması ile avantajlı olabilir. Buna karşılık porselen aortik yapı, periferik vasküler komplikasyon olmaması, periferik vasküler yolun ileri kalsifik tortioze veya <7 mm olması durumunda transapikal yol daha avantajlı olacaktır.
2002'den beri kullanılan TAVI kapaklar geliştirilerek dayanıklılıkları gittikçe artırılmıştır ve geniş randomize çalışmalarda bu kapakların iki yıllık emniyetli kullanımlarını bildiren çalışmalar mevcuttur. Kullanılan protez kapağın toplam maliyeti ortalama 32.000 EU dolayındadır.[28]
Transkateter aortik kapak yerleştirilmesi yöntemi birçok çalışmada ileri yaşlı gruplarda uygulanmıştır (genelde >80 yaş) ki, kendi çalışmamızda da ortalama yaş >80'dir. Taburculuk sonrası önerilen medikal tedavi altı aylık aspirin ve thienopiridin uygulaması şeklindedir ve bizim hastalarımızda da aynı tedavi uygulandı.
Transkateter aortik kapak yerleştirilmesi çalışmalarında EuroScore ve STS risk skorlamaları her ne kadar birlikte kullanılsa da, kanaatimizce STS-PROM erken ve geç dönem işlemsel risklerin değerlendirilmesinde daha doğru olabilir.[29] Transkateter aortik kapak yerleştirilmesi sonrası majör inme sıklığı ilk 30 günde ortalama %2-3.6,[21,28] cerrahi replasman sonrası ise %3-7 olarak bildirilmiştir.[10,30,31] Bir yıl sonunda >2+ paravalvüler aort yetersizliği oranları %5-9.6 dolaylarındadır,[21,28] ve bu oranlar cerrahi replasman oranlarına göre daha yüksektir.
Çalışmamızda hastalarımız henüz kısıtlı sayıdadır. Transkateter aortik kapak yerleştirilmesi uygulamaları henüz ülkemizde çok yeni sayılabilecek bir seviyededir. Bu nedenle artan deneyim ve hasta sayıları ülkemizin bu konudaki sonuçlarını daha iyi ortaya koyabilecektir. Ülkemize dair bir diğer kısıtlılık ise maliyetinin hala çok yüksek olmasıdır.
Sonuç olarak, ciddi AD olan ve cerrahi açısından riskli hastalarda TAVI güvenle uygulanabilecek bir yöntemdir. Elde ettiğimiz erken ve orta dönem TAVI sonuçları yüz güldürücüdür ve geleceğe dair ümitlerimizi artırmaktadır. Geç dönem klinik ve hemodinamik sonuçları açısından net bir karar vermek henüz mümkün değildir. Transkateter aortik kapak yerleştirilmesi uygulamaları ile karşılaştırmalı açık cerrahi sonuçlarının uzun dönem verilerinin karşılaştırıldığı çalışmalar yol gösterici olacaktır.
Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması
aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını
beyan etmişlerdir.
Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde
herhangi bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.
1) Lindroos M, Kupari M, Heikkilä J, Tilvis R. Prevalence of
aortic valve abnormalities in the elderly: an echocardiographic
study of a random population sample. J Am Coll Cardiol
1993;21:1220-5.
2) Otto CM, Lind BK, Kitzman DW, Gersh BJ, Siscovick DS.
Association of aortic-valve sclerosis with cardiovascular
mortality and morbidity in the elderly. N Engl J Med
1999;341:142-7.
3) Bonow RO, Carabello BA, Chatterjee K, de Leon AC Jr,
Faxon DP, Freed MD, et al. ACC/AHA 2006 guidelines for
the management of patients with valvular heart disease: a
report of the American College of Cardiology/American
Heart Association Task Force on Practice Guidelines
(writing Committee to Revise the 1998 guidelines for
the management of patients with valvular heart disease)
developed in collaboration with the Society of Cardiovascular
Anesthesiologists endorsed by the Society for Cardiovascular
Angiography and Interventions and the Society of Thoracic
Surgeons. J Am Coll Cardiol 2006;48:e1-148.
4) Vahanian A, Baumgartner H, Bax J, Butchart E, Dion R,
Filippatos G, et al. Guidelines on the management of valvular
heart disease: The Task Force on the Management of Valvular
Heart Disease of the European Society of Cardiology. Eur
Heart J 2007;28:230-68.
5) Andersen HR, Knudsen LL, Hasenkam JM. Transluminal
implantation of artificial heart valves. Description of a new
expandable aortic valve and initial results with implantation
by catheter technique in closed chest pigs. Eur Heart J
1992;13:704-8.
6) Cribier A, Eltchaninoff H, Bash A, Borenstein N, Tron C,
Bauer F, et al. Percutaneous transcatheter implantation of an
aortic valve prosthesis for calcific aortic stenosis: first human
case description. Circulation 2002;106:3006-8.
7) Yücel G, Paker T, Akçevin A, Sezer A, Eryilmaz A,
Ozyiğit T, et al. Transcatheter aortic valve implantation:
the first applications and early results in Turkey. [Article in
Turkish] Turk Kardiyol Dern Ars 2010;38:258-63.
8) Roques F, Michel P, Goldstone AR, Nashef SA. The logistic
EuroSCORE. Eur Heart J 2003;24:881-2.
9) Edwards FH, Grover FL, Shroyer AL, Schwartz M, Bero J.
The Society of Thoracic Surgeons National Cardiac Surgery
Database: current risk assessment. Ann Thorac Surg
1997;63:903-8.
10) Brown JM, O'Brien SM, Wu C, Sikora JA, Griffith BP,
Gammie JS. Isolated aortic valve replacement in North America
comprising 108,687 patients in 10 years: changes in risks,
valve types, and outcomes in the Society of Thoracic Surgeons
National Database. J Thorac Cardiovasc Surg 2009;137:82-90.
11) Bonow RO, Carabello BA, Chatterjee K, de Leon
AC Jr, Faxon DP, Freed MD, et al. 2008 focused update
incorporated into the ACC/AHA 2006 guidelines for the
management of patients with valvular heart disease: a report
of the American College of Cardiology/American Heart
Association Task Force on Practice Guidelines (Writing
Committee to revise the 1998 guidelines for the management
of patients with valvular heart disease). Endorsed by the
Society of Cardiovascular Anesthesiologists, Society for
Cardiovascular Angiography and Interventions, and Society
of Thoracic Surgeons. J Am Coll Cardiol 2008;52:e1-142.
12) Leontyev S, Walther T, Borger MA, Lehmann S, Funkat AK,
Rastan A, et al. Aortic valve replacement in octogenarians:
utility of risk stratification with EuroSCORE. Ann Thorac
Surg 2009;87:1440-5.
13) Iung B, Cachier A, Baron G, Messika-Zeitoun D, Delahaye F,
Tornos P, et al. Decision-making in elderly patients with
severe aortic stenosis: why are so many denied surgery? Eur
Heart J 2005;26:2714-20.
14) Charlson E, Legedza AT, Hamel MB. Decision-making and
outcomes in severe symptomatic aortic stenosis. J Heart
Valve Dis 2006;15:312-21.
15) ACC/AHA guidelines for the management of patients with
valvular heart disease. A report of the American College
of Cardiology/American Heart Association. Task Force
on Practice Guidelines (Committee on Management of
Patients with Valvular Heart Disease). J Am Coll Cardiol
1998;32:1486-588.
16) Cribier A, Savin T, Saoudi N, Rocha P, Berland J, Letac B.
Percutaneous transluminal valvuloplasty of acquired aortic
stenosis in elderly patients: an alternative to valve
replacement? Lancet 1986;1:63-7.
17) Lieberman EB, Bashore TM, Hermiller JB, Wilson JS,
Pieper KS, Keeler GP, et al. Balloon aortic valvuloplasty in
adults: failure of procedure to improve long-term survival. J
Am Coll Cardiol 1995;26:1522-8.
18) Feldman T, Glagov S, Carroll JD. Restenosis following
successful balloon valvuloplasty: bone formation in aortic
valve leaflets. Cathet Cardiovasc Diagn 1993;29:1-7.
19) Webb JG, Altwegg L, Boone RH, Cheung A, Ye J,
Lichtenstein S, et al. Transcatheter aortic valve implantation:
impact on clinical and valve-related outcomes. Circulation
2009;119:3009-16.
20) Dewey TM, Brown DL, Das TS, Ryan WH, Fowler JE,
Hoffman SD, et al. High-risk patients referred for transcatheter
aortic valve implantation: management and outcomes. Ann
Thorac Surg 2008;86:1450-6.
21) Lefèvre T, Kappetein AP, Wolner E, Nataf P, Thomas M,
Schächinger V, et al. One year follow-up of the multi-centre
European PARTNER transcatheter heart valve study. Eur
Heart J 2011;32:148-57.
22) Brown JM, O'Brien SM, Wu C, Sikora JA, Griffith BP,
Gammie JS. Isolated aortic valve replacement in North
America comprising 108,687 patients in 10 years: changes in
risks, valve types, and outcomes in the Society of Thoracic
Surgeons National Database. J Thorac Cardiovasc Surg
2009;137:82-90.
23) Himbert D, Descoutures F, Al-Attar N, Iung B, Ducrocq G,
Détaint D, et al. Results of transfemoral or transapical aortic
valve implantation following a uniform assessment in
high-risk patients with aortic stenosis. J Am Coll Cardiol
2009;54:303-11.
24) Osswald BR, Gegouskov V, Badowski-Zyla D,
Tochtermann U, Thomas G, Hagl S, et al. Overestimation of
aortic valve replacement risk by EuroSCORE: implications for
percutaneous valve replacement. Eur Heart J 2009;30:74-80.
25) Calvi V, Puzzangara E, Pruiti GP, Conti S, Di Grazia A, Ussia GP, et al. Early conduction disorders
following percutaneous aortic valve replacement. Pacing
Clin Electrophysiol 2009;32 Suppl 1:S126-30.
26) Khawaja MZ, Rajani R, Cook A, Khavandi A, Moynagh A,
Chowdhary S, et al. Permanent pacemaker insertion after
CoreValve transcatheter aortic valve implantation: incidence
and contributing factors (the UK CoreValve Collaborative).
Circulation 2011;123:951-60.
27) Winther S, Christiansen EH, Thuesen L. Stenting of acute
left main coronary artery occlusion using balloon anchoring
technique after transcatheter aortic valve implantation. J
Interv Cardiol 2011 Mar 17. [Epub ahead of print]
28) Eltchaninoff H, Prat A, Gilard M, Leguerrier A,
Blanchard D, Fournial G, et al. Transcatheter aortic valve
implantation: early results of the FRANCE (FRench
Aortic National CoreValve and Edwards) registry. Eur
Heart J 2011;32:191-7.
29) Shroyer AL, Coombs LP, Peterson ED, Eiken MC,
DeLong ER, Chen A, et al. The Society of Thoracic
Surgeons: 30-day operative mortality and morbidity risk
models. Ann Thorac Surg 2003;75:1856-64.