ISSN : 1301-5680
e-ISSN : 2149-8156
Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery     
Bronşektazide cerrahi tedavi: Klinik özellikler ve uzun dönem sonuçlar
Erdoğan Dadaş1, Serhan Tanju2, Ali Kılıçgün3, Alper Toker2, Şükrü Dilege2
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye
1Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı, Adıyaman, Türkiye
2İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye
3Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı, Bolu, Türkiye
DOI : 10.5606/tgkdc.dergisi.2014.8462

Özet

Background: This study aims to determine the clinical characteristics of the patients with bronchiectasis and evaluate the long-term outcomes of surgery.

Methods: Medical records of 39 patients (23 males and 16 females; mean age 25.6 years; range, 5 to 63 years) with bronchiectasis who underwent surgical resection at Istanbul University, Istanbul Medical Faculty, Thoracic Surgery Department between January 2001 and June 2011 were retrospectively reviewed. Long-term follow-up data of the patients were obtained by the letter, telephone or outpatient control visits. Patients were evaluated according to the age, sex, etiological factors, symptoms, diagnostic methods, localization of lesion, surgery performed, morbidity, duration of hospital stay and long-term outcomes.

Results: The most frequent symptoms were cough and sputum, while the most frequent etiological factor was having infections since childhood era. Twenty-two patients (56%) had left lung involvement, 11 patients (28%) had right lung involvement, and six patients (15%) had bilateral lung involvement. There were multiple lobe involvement in 16 patients (41%) and single lobe involvement in 23 patients (59%). The most affected region by bronchiectasis was the left lower lobe in 13 patients (33%). Complete resection was applied to 31 patients (80%), while incomplete resection was applied to eight patients (20%). From 33 patients of whose follow-up data were obtained, 22 (67%) were completely recovered, nine (27%) had improved clinical symptoms, and in two (6%) treatment failed. Complete and partial recovery ratios were 73% and 23% in patients undergoing complete resection, respectively and 43% and 43% in patients undergoing incomplete resection, respectively.

Conclusion: In patients of bronchiectasis, surgical resection is a good treatment option with a success rate more than 90%. Complete resection has better long-term outcomes. However, incomplete resection can be also applied to the patients who are ineligible for complete resection.

Bronşektazi, solunum yollarındaki çeşitli mikroorganizmaların uygun olarak temizlenememesi ve tekrarlayıcı enfeksiyonlara bağlı olarak gelişen kronik bronşiyal enflamasyonun neden olduğu kalıcı hava yolu genişlemesidir.[1] Olguların büyük çoğunluğunda medikal tedavi (antibiyotik tedavisi, postüral drenaj, bronkodilatör tedavi) yeterlidir. Cerrahi tedavi, sadece medikal tedaviye dirençli veya medikal tedavinin yetersiz kaldığı hemoptizi gibi özgün semptomları olan veya tekrarlayıcı pnömoni atakları geçiren olgularda yapılır.[2,3] Farklı yayınlarda, cerrahi tedavide mortalite oranları %0-3.4 arasında verilmiştir.[4,5] Cerrahi sonrası uzun dönem sonuçları ile ilgili az bilgi vardır.[5] Bu çalışmanın amacı, cerrahi tedavi uygulanan bronşektazi hastaları ile ilgili klinik ve cerrahi özellikler ile uzun dönem sonuçlarımızı paylaşmaktır.

Yöntem

Ocak 2001 - Haziran 2011 tarihleri arasında, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Kliniği’nde, cerrahi rezeksiyon uygulanan 39 bronşektazi hastasının (23 erkek, 16 kadın; ort. yaş 25.6 yıl; dağılım 5-63 yıl) medikal kayıtları retrospektif olarak incelendi. Hastalar, kliniğimize çocuk hastalıkları veya göğüs hastalıkları kliniğinden yönlendirilmiş idi. Tüm hastaların, hastalık öyküleri, fizik muayeneleri, hematolojik ve biyokimyasal incelemeleri yapıldı. On yaşın altındaki dört olgu dışında tüm hastalarda akciğer fonksiyon testleri ve akciğer fonksiyonları kısıtlı olan hastalarda akciğer perfüzyon sintigrafisi ile solunum rezervleri belirlendi. Birinci saniye zorlu ekspiratuvar volüm (FEV1) değeri 2 litre (lt) ve üzeri olan veya FEV1 değerinin beklenenin %80’i olan ve egzersiz dispnesi olmayan hastalarda ilave bir solunum rezervi değerlendirilmesi yapılmadı (pnömonektomi dahil her türlü rezeksiyona uygun olarak kabul edildi). Birinci saniye zorlu ekspiratuvar volüm değerinin 1.5 lt ve üzerinde olması ve egzersiz dispnesinin olmaması lobektomi için yeterli kabul edildi. Yukarıdaki kriterlere uymayan hastalarda tahmini ameliyat sonrası FEV1 değerinin %40 ve üzeri olması lobektomi için yeterli kriter idi. Yirmi sekiz hasta toraks bilgisayarlı tomografi (BT) ile 11 hasta ise yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi (YÇBT) ile değerlendirildi. Ayrıca 11 hastaya bronkoskopi, iki hastaya akciğer perfüzyon sintigrafi, bir hastaya özofagus pasaj grafisi ve bir hastaya BT anjiyografi gibi ilave tanısal girişimler uygulandı. Tüm hastaların balgam örneklerinde mikrobiyolojik çalışmalar yapıldı. Pürülan balgam çıkaran veya balgam kültüründe üreme olan hastalara 10 gün süre ile antibiyotik tedavi, mukolitik ajan, bronkodilatatör, antienflamatuvar ve fizik tedavi uygulandı. Medikal/konservatif tedaviye rağmen yılda en az beş kez antibiyotik kullanmayı gerektiren akciğer enfeksiyonu geçirme, medikal tedaviye yanıtsız kronik öksürük ve balgam çıkarma, hemoptizi ve harap olmuş lob cerrahi endikasyonlarını oluşturmakta idi. Yeterli pulmoner ve kardiyak rezervin olması ve bölgesel tutulum cerrahiye uygunluk kriterlerimiz idi.

Tüm erişkin hastalarda çift lümenli endotrakeal entübasyon tüpü kullanıldı. Yirmi sekiz F çift lümenli tüplerle, 10-12 yaş grubu hastalar da dahil selektif entübasyon mümkün oldu. On yaş altı çocuklarda selektif entübasyon sağlamak için fiber optik bronkoskopi eşliğinde UniblockerTM tüp (Fuji systems corporation, Tokyo, Japan) kullanıldı. Daha önceki yıllarda, aynı amaçla Fogarthy kateteri bronş ya da lober blokaj için kullanıldı. Açık cerrahi yapılan hastalarda arka-yan torakotomi uygulandı. Son üç yıl içerisinde, torakoskopik cerrahiye uygun dört hastada, üç port girişi ile video yardımlı torakoskopik cerrahi (VATS) rezeksiyon uygulandı. Bronşların aşırı diseksiyonundan kaçınıldı ve bronş güdükleri canlı bir doku (kaburgalar arası kas flebi veya pariyetal plevra flebi) veya otolog fibrin (hastanın kendi kanından ayrıştırılan fibrin materyali) ile desteklendi. Ameliyat sonrası 30 gün içerisinde ortaya çıkmış ise ameliyat sonrası komplikasyon veya mortalite olarak değerlendirildi. Hastalarda tanılar patolojik olarak doğrulandı.

Uzun dönem sonuçlar için hastalara mektup, telefon veya poliklinik kontrolleri ile ulaşıldı. Ulaşılabilen hastalar çalışma ile ilgili olarak bilgilendirildi ve etik kurul izni alındı. Tüm hastalar yaş, cinsiyet, semptomlar, semptomların süresi, sigara öyküsü, tanı yöntemleri, hastalığın yerleşim yeri, yapılan ameliyat, hastanede kalış süresi, morbidite, mortalite ve uzun dönem sonuçlar açısından değerlendirildi. Uzun dönem sonuçları değerlendirmede, hasta memnuniyeti temel kriter olarak alındı. Tam hasta memnuniyeti (yakınmaların tamamen kaybolması) tam şifa, yakınmalarda azalma olması kısmi şifa, yakınmaların aynen devam etmesi başarısızlık olarak değerlendirildi.

Veri analizleri Windows için SPSS 16.0 versiyon yazılım programı (SPSS Inc., Chicago, IL, USA) kullanılarak yapıldı. Gruplar arasında istatistiksel anlamlı fark olup olmadığını belirlemek için Pearson’ın ki-kare testi kullanıldı.

Bulgular

Kadın/erkek oranı yaklaşık 2/3 idi. Hastaların beşinde sigara içme öyküsü vardı. Ortalama semptom süresi 9.4 yıl (15 gün-60 ay) idi. Öksürük ve balgam çıkarma en sık görülen yakınmalar idi. On bir hastanın tek yakınması, 16 hastanın iki yakınması, beş hastanın üç yakınması, yedi hastanın dört ve üzeri yakınması vardı. Hastalardan 22’si (%56) çocukluk çağında olan veya çocukluk çağından beri öksürük, balgam çıkarma veya sık pnömoni atağı geçirme öyküsü olan hastalardan oluşmakta idi. Bu 22 hastadan 19’u, 18 yaş ve altı çocuklardan oluşmakta idi ve beş hastada semptomlar doğuştan itibaren var idi ancak bu beş hastanın hiçbirinde doğuştan anomali saptanmadı. Toplam 11 hastada (%28) eşlik eden başka hastalık veya hastalıklar vardı. Eşlik eden hastalığı olanların altısı çocuk yaş grubunda, beşi ise erişkin grupta yer almakta idi. Çocuk yaş grubundaki eşlik eden patolojilere sahip olgulardan üçü yakınmaları doğuştan beri var olan hastalardan oluşmakta idi [birinde gastro-özofageal reflü (GÖR) ve prognatizm, birinde familiyal akdeniz ateşi (FMF) ve bronşial astma, diğerinde ise situs inversus totalis]. On yedi hasta (%44), yakınmaları erişkin yaşta başlayan kişilerden oluşmakta idi ve bu grupta herhangi bir etyolojik faktör tespit edilemedi. Bu hastalardan dördü (%10) geçmişte antitüberküloz tedavi görmüş ve halihazırda balgamda tüberküloz basili negatif olan hastalardı. Geçirilmiş tüberkülozu olan hastaların üçü erişkin yaşta hastalardan oluşmakta idi. Bir olgu, çocukluk çağında ve geçirilmiş tüberküloz, NHL, talasemi minor’u olan hasta idi (Tablo 1). Erişkin yaşta bronşektazi-tüberküloz birlikteliği, çocukluk çağına göre daha yüksek olmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı değildi (Chi square: 1.65, SD: 1, p>0.05).

Tablo 1: Hastaların genel klinik özellikleri

Yirmi iki hastada (%56) sol, 11 hastada (%28) sağ, altı hastada (%15) ise iki taraflı akciğer tutulumu var idi. On altı hastada (%41) birden çok lob tutulumu, 23 hastada (%59) tek lob tutulumu var idi. Bronşektazinin en sık yerleştiği alan, 13 hasta (%33) ile sol alt lob idi (Tablo 2).

Tablo 2: Lezyonların yerleşim yeri

Otuz bir hastada (%80) tam rezeksiyon (geride bronşektazik akciğer dokusu bırakmaksızın), sekiz hastada (%20) tam olmayan rezeksiyon uygulandı. Tam olmayan rezeksiyon uygulanan sekiz hastadan altısında (%15) iki taraflı tutulum, ikisinde multisegmental tutulum nedeni ile tam rezeksiyon uygulanamadı. İki taraflı tutulumu olan altı hastadan üçünde sık tekrarlayan akciğer enfeksiyonu, üçünde ise medikal tedaviye yanıt vermeyen öksürük ve balgam çıkarma yakınması nedeni ile ameliyat kararı alındı. Bu hastalarda, bronşektazinin belirgin olduğu tarafa cerrahi uygulandı (4 sol alt lobektomi, 1 sol alt tüm bazal segmentektomi, 1 sağ alt bilobektomi). Multisegmental (multilober) tutulumu olan iki hastadan biri sol alt lobdan kaynaklanan hemoptizi nedeni ile ameliyat edildi ve sol alt lobektomi ile hemoptizi odağı başarı ile ortadan kaldırıldı. Diğeri ise sık pnömoni geçirme yakınması nedeni ile çocuk hastalıkları kliniğinde incelenip, orta lob sendromu endikasyonu ile ameliyat edilerek, VATS orta lobektomi uygulanan bir hasta idi. Video yardımlı torakoskopik cerrahi uygulanan dört hastadan üçünde VATS lobektomi, birinde VATS pnömonektomi yapıldı. Sekiz hastada anatomik segmenter rezeksiyon (segmentektomi, bisegmentektomi), 31 hastada suprasegmenter rezeksiyon (lobektomi, lobektomi + kama rezeksiyon, lobektomi + segmentektomi, bilobektomi, pnömonektomi) yapıldı (Tablo 3).

Tablo 3: Yapılan rezeksiyonlar

Hiçbir hastada mortalite gözlenmedi. Toplam sekiz hastada (%20) dokuz komplikasyon gelişti. Hastane pnömonisi (n=2) ve ampiyem (n=2) en sık gelişen ameliyat sonrası komplikasyonlar idi. Bir hastada uzamış hava kaçağı, bir hastada yara yeri enfeksiyonu, bir hastada hidropnömotoraks, bir hastada ekspansiyon kusuru, bir hastada atelektazi gelişti. Bir hastada hem ampiyem hem atelektazi gelişti. Ortalama hastanede kalış süresi 12.7 (dağılım 4-35) gün idi.

Uzun dönemde 33 hastaya (%85) ulaşılabildi ve uzun dönem sonuçları değerlendirildi. Altı hastaya (%15) ise ulaşmak mümkün olmadı. Ortalama takip süresi 50.4 ay (dağılım: 2-116 ay) idi. Uzun dönem sonuçlarına ulaşılabilen 33 hastanın yedisini tam olmayan rezeksiyon, 26’sını tam rezeksiyon uygulanan hastalar oluşturmakta idi (Ameliyat sonrası dönemde tüm hastalar toraks BT ile değerlendirildi). Uzun dönem genel sonuçlar açısından, 22 hastada (%67) tam şifa, dokuz hastada (%27) kısmi şifa, iki hastada (%6) ise cerrahi tedavide başarısızlık saptandı. Tam rezeksiyon uygulanan 26 hastanın 19’unda (%73) tam şifa sağlanır iken, tam olmayan rezeksiyon uygulanan yedi hastadan üçünde (%43) tam şifa elde edildi. Tam rezeksiyon ve tam olmayan rezeksiyon uygulanan grupların, tam şifa oranları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (ki-kare: 3.030±1, p>0.05). Semptomlarında düzelme olan, kısmi şifa grubunda, altı tam rezeksiyon (%23), üç tam olmayan rezeksiyon (%43) vardı. Semptomlarında düzelme olmayan iki hastanın biri (%3.8) tam rezeksiyon, biri (%14) tam olmayan rezeksiyon grubundan idi.

Tartışma

Çocuklarda, akciğer enfeksiyonlarının tedavisindeki iyileşmeler bronşektazi insidansını ve buna bağlı olarak cerrahi tedaviye olan gereksinimi azaltmıştır. Ancak bu durum gelişmekte olan ülkelerde halen bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir.[6] Gelişmekte olan ülkelerde, bronşektazinin en yaygın nedeni pulmoner enfeksiyonların yetersiz tedavisidir. Ancak akciğer tuberkülozu ve tedavi edilmemiş yabancı cisim gibi diğer nedenlerin de göz önünde tutulması gerekir.[7,8] Bagheri ve ark.,[9] İran’da cerrahi tedavi uyguladıkları 277 hastadan (çocuk ve erişkin) oluşan çalışmalarında bronşektazinin en yaygın nedeninin (%77.6) akciğer enfeksiyonlarının yetersiz tedavisi olduğunu bildirmişlerdir. En yaygın hasta yakınması ise yaşam kalitesini bozan ve depresyona yol açan balgamlı öksürüktür.[10] Nitekim bizim çalışmamızda, kronik öksürük ve balgam çıkarma en önde gelen cerrahi endikasyonu, enfeksiyon ise birinci sıradaki etyolojik faktörü oluşturmakta idi. Ayrıca bronşektazi ile birlikte eşlik eden patolojileri olan hastalarda herediter faktörlerin rol oynayabileceğini düşünüyoruz.

Bilgisayarlı tomografinin yaygın olarak kullanımından önce, bronşektazi tanısında en yaygın kullanılan yöntemler direkt grafi ve bronkografi idi.[11] Ancak günümüzde, BT görüntülemenin yüksek kalitesi ve özellikle YÇBT’nin kullanımından dolayı, bronkografi kullanılmamaktadır. Gelişmiş BT görüntüleme, cerrahlara iyi anatomik detaylar sağlayarak, cerrahi planlamayı daha iyi yapmalarını mümkün kılar ve genellikle bronkografiye gerek kalmaz.[11,12] Bizim çalışmamızda tüm hastalarda BT ve YÇBT cerrahi planlama için gerekli verileri sağladı ve hiçbir hastada bronkografi gereksinimi olmadı. van der Bruggen-Bogaarts ve ark.[13] YÇBT ve spiral BT’yi karşılaştırdıkları bir çalışmada, spiral BT’nin %91 duyarlılık ve %99 özgüllüğe sahip olduğunu bildirmişlerdir. Aynı yazarlar, YÇBT’nin şüpheli bronşektazi olgularında daha yüksek duyarlılığa sahip olduğunu ve daha düşük radyasyon dozu nedeni ile seçilmesi gereken görüntüleme yöntemi olduğunu ifade etmişlerdir.

Göğüs cerahisindeki klinik ilerlemelere rağmen, bronşektazide optimal tedavi halen tartışmalıdır.[2,7,14] Medikal tedavi yetersiz kaldığı zaman, göğüs hastalıkları kliniklerince, bronşektazi hastaları, semptomlarda düzelme beklentisi ile bir göğüs cerrahi kliniğine yönlendirilir.[15] Bizim hastalarımızın tümü, sürekli veya tekrarlayan yakınmaları nedeni ile çocuk hastalıkları veya göğüs hastalıkları kliniklerince yatırılarak takip edilen ve semptomlarında kısmen veya tamamen düzelme beklentisi ile cerrahiye yönlendirilen hastalardan oluşmakta idi.

Bronşektazi cerrahisinde amaç, yaşam kalitesini yükseltmek ve akciğer apsesi, ampiyem ve ciddi hemoptizi gibi komplikasyonlardan korumaktır. Ayrıca, progressif bir hastalık olan bronşektazide, hastalık bölgesel iken etkilenmiş parenkim segmentlerinin rezeke edilerek sağlam parenkimin korunması gerekir.[2,7,14-16] Bronşektazide, tam ve akciğer fonksiyonlarını mümkün olduğu kadar çok koruyan anatomik rezeksiyonlar yapılmalıdır. Bu amaçla her tip rezeksiyon mümkündür. Yeterli akciğer fonksiyonları için en az iki lob veya altı segment korunmalıdır.[5,11,17,18] Multisegmental ve iki taraflı tutulumda cerrahi tartışmalıdır. Ancak medikal tedavinin yetersiz kaldığı veya hemoptizi gibi yaşamı tehdit eden durumlarda palyatif cerrahi göz önünde bulundurulmalıdır.[3] İki taraflı bronşektazi, cerrahi için kontrendikasyon değildir. Zira tam olmayan rezeksiyon bile hastalara dikkate değer faydalar sağlayabilir. Bu hastaların büyük kısmı, ilk ameliyatın ardından ikinci bir ameliyata gereksinim duymazlar.[16] İki taraflı bronşektazili hastalarımızın hiçbiri, ilk işlem sonrası sağlanan klinik düzelme ve buna bağlı hasta memnuniyeti nedeni ile karşı akciğere yönelik cerrahiye gereksinim duymadı.

Literatürde, tam olmayan rezeksiyon oranları %5.8-35 arasında değişmektedir.[7,14,16,17,19] Kutlay ve ark.[7] yaptıkları çalışmada, %89 oranında tam rezeksiyon uyguladıkları hastalarda, %84 mükemmel sonuç (semptomları tamamen kaybolan), %14 iyi sonuç (semptomlarda düzelme olan) ve %2 oranında ise başarısız sonuç (semptomlarda hiçbir düzelme olmayan) elde etmişlerdir. Aynı çalışmada %11’lik tam olmayan rezeksiyon grubunda ise hiçbir hasta asemptomatik hale gelmez iken, semptomları düzelen hasta oranı %76, semptomlarında hiçbir düzelme olmayan hasta oranı %23.5 olarak saptanmıştır. Prieto ve ark.[16] çalışmalarında, %89 oranında tam rezeksiyon uyguladıkları hasta grubunda hastaların %74’ü asemptomatik hale gelir iken, %25’inde klinik düzelme sağlamış, %1’inde ise klinik başarısızlık elde etmişlerdir. Söz konusu çalışmada %11 tam olmayan rezeksiyon uygulanmış ve bu gruptaki hastalar için, asemptomatik hasta, semptomlarında düzelme olan hasta ve düzelme olmayan hasta oranları sırası ile %9, %64 ve %27 olarak belirtilmiştir. Yine Ötgün ve ark.,[14] çalışmalarında %24 tam olmayan rezeksiyon uygulamışlardır. Söz konusu çalışmada tam olmayan rezeksiyon grubundaki hastaların %15’inde semptomlar tamamen kaybolur iken, %61’inde semptomlarda düzelme sağlamış, %23’ünde ise semptomların aynı kaldığı belirtilmiştir. Çalışmamızda, tam ve tam olmayan rezeksiyon oranları ile bunların uzun dönem sonuçları, diğer yayınlarla uyumlu bulundu. Diğer yayınlarla da benzer şekilde, tam rezeksiyon grubunda uzun dönem sonuçlar daha iyi olmakla birlikte tam olmayan grupta hasta memnuniyeti %86 (%43 semptomsuz grup ve %43 klinik düzelme sağlanan grup) düzeyinde gerçekleşmiştir. Bizim çalışmamızda, tam rezeksiyon uygulanan semptomsuz (tam şifa) grup ile tam olmayan rezeksiyon uygulanan semptomsuz grup arasında, büyük farka rağmen, istatistiksel anlamlı fark çıkmamasının nedenini, tam olmayan gruptaki semptomsuz hasta sayısının azlığına bağlıyoruz.

Tüm hastalarımızda, ameliyat sonrası bronşiyal fistül gelişimini önlemek için aşırı diseksiyondan kaçınıldı ve bronşiyal güdük canlı bir doku veya otolog fibrin ile desteklendi. Bronşiyal güdüğün desteklenmesinin sonuçları konusunda benzer çalışmalarda bilgi bulunmamaktadır. Prieto ve ark.[16] 119 hastadan oluşan çalışmalarında canlı doku ile bronş güdüğünü desteklemiş ve bir olguda fistül sorunu ile karşılaşmışlardır. Sırmalı ve ark.nın[11] 176 olgudan oluşan çalışmasında ise canlı doku desteği kullanılmış ve hiç fistül gelişmemiştir. Kutlay ve ark.nın[7] çalışmasında ise destek kullanılmamış ve bir hastada fistül gelişmiştir. Yüncü ve ark.[15] ise bronşiyal destek kullanmamış ve hiç fistül gözlemlememişlerdir.

Çalışmamızda mortalite gözlenmez iken morbidite oranı diğer çalışmalarla benzer idi. Nadir ve ark. nın[20] çalışmalarında % 8 mortalite ve %16 morbidite bildirilmiştir. Yine Gürsoy ve ark.nın[21] çalışmasında %1 mortalite ve %16 morbidite bildirilmiştir. Bizim çalışmamız da literatürde bildirilen ve ortalama takip süresi en uzun olan çalışmalardan biri idi. Başarı ve başarısızlık oranımız, Kutlay ve ark.nın[7] sonuçları ile uyumlu idi.

Sonuç olarak, bronşektazinin cerrahi tedavisi kabul edilebilir mortalite ve morbidite oranları ile tatmin edici uzun dönem sonuçlar sağlar. Tam rezeksiyonun uzun dönem sonuçları çok daha iyi olmakla birlikte, iyi seçilmiş hastalarda, tam olmayan rezeksiyonun da hastalara önemli faydalar sağlayacağına inanıyoruz.

Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını beyan etmişlerdir.

Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde herhangi bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.

Kaynaklar

1) Bilton D. Update on non-cystic fibrosis bronchiectasis. Curr Opin Pulm Med 2008;14:595-9.

2) Agasthian T, Deschamps C, Trastek VF, Allen MS, Pairolero PC. Surgical management of bronchiectasis. Ann Thorac Surg 1996;62:976-8.

3) Fujimoto T, Hillejan L, Stamatis G. Current strategy for surgical management of bronchiectasis. Ann Thorac Surg 2001;72:1711-5.

4) Balci AE, Balci TA, Eren S, Nazaroglu H, Eren MN. Bronşektazide operasyonun rolü: Cerrahi ve medikal tedavinin karşılaştırması. Turk Gogus Kalp Dama 2002;10:95-101.

5) Giovannetti R, Alifano M, Stefani A, Legras A, Grigoroiu M, Collet JY, et al. Surgical treatment of bronchiectasis: early and long-term results. Interact Cardiovasc Thorac Surg 2008;7:609-12.

6) Ashour M, Al-Kattan K, Rafay MA, Saja KF, Hajjar W, Al-Fraye AR. Current surgical therapy for bronchiectasis. World J Surg 1999;23:1096-104.

7) Kutlay H, Cangir AK, Enön S, Sahin E, Akal M, Güngör A, et al. Surgical treatment in bronchiectasis: analysis of 166 patients. Eur J Cardiothorac Surg 2002;21:634-7.

8) Deslauriers J, Goulet S, Francois B. Surgical treatment of bronchiectasis and broncholithiasis. In: Franco LF, Putnam JB, editors. Advanced Therapy in Thoracic Surgery. Hamilton, ON: Decker; 1998. p. 300-9.

9) Bagheri R, Haghi SZ, Fattahi Masoum SH, Bahadorzadeh L. Surgical management of bronchiectasis: analysis of 277 patients. Thorac Cardiovasc Surg 2010;58:291-4.

10) Hodder RV, Cameron R, Todd TRJ. Bacterial infections. In: Pearson FG, editor. Thoracic Surgery. New York: Churchill Livingstone; 1995. p. 43-70.

11) Sirmali M, Karasu S, Türüt H, Gezer S, Kaya S, Taştepe I, et al. Surgical management of bronchiectasis in childhood. Eur J Cardiothorac Surg 2007;31:120-3.

12) Nicotra MB, Rivera M, Dale AM, Shepherd R, Carter R. Clinical, pathophysiologic, and microbiologic characterization of bronchiectasis in an aging cohort. Chest 1995;108:955-61.

13) van der Bruggen-Bogaarts BA, van der Bruggen HM, van Waes PF, Lammers JW. Assessment of bronchiectasis: comparison of HRCT and spiral volumetric CT. J Comput Assist Tomogr 1996;20:15-9.

14) Otgün I, Karnak I, Tanyel FC, Senocak ME, Büyükpamukçu N. Surgical treatment of bronchiectasis in children. J Pediatr Surg 2004;39:1532-6.

15) Yuncu G, Ceylan KC, Sevinc S, Ucvet A, Kaya SO, Kiter G, et al. Functional results of surgical treatment of bronchiectasis in a developing country. Arch Bronconeumol 2006;42:183-8. [Abstract]

16) Prieto D, Bernardo J, Matos MJ, Eugénio L, Antunes M. Surgery for bronchiectasis. Eur J Cardiothorac Surg 2001;20:19-23.

17) Balkanli K, Genç O, Dakak M, Gürkök S, Gözübüyük A, Caylak H, et al. Surgical management of bronchiectasis: analysis and short-term results in 238 patients. Eur J Cardiothorac Surg 2003;24:699-702.

18) Neves PC, Guerra M, Ponce P, Miranda J, Vouga L. Noncystic fibrosis bronchiectasis. Interact Cardiovasc Thorac Surg 2011;13:619-25.

19) Al-Refaie RE, Amer S, El-Shabrawy M. Surgical treatment of bronchiectasis: a retrospective observational study of 138 patients. J Thorac Dis 2013;5:228-33.

20) Nadir A, Kaptanoğlu M, Gönlügür U, Büyükkayhan D, Günay I, Doğan K ve ark. Bronsektazinin cerrahi tedavisi: 36 olgunun degerlendirilmesi. T Klin J Med Sci 2003:23:359-65.

21) Gursoy S, Ozturk AA, Ucvet A, Erbaycu AE. Surgical management of bronchiectasis: the indications and outcomes. Surg Today 2010;40:26-30.

Anahtar Kelimeler : Bronşektazi; uzun dönem sonuç; cerrahi rezeksiyon
Viewed : 9341
Downloaded : 2633