Süreyyapaşa Hastanesi
Süreyyapaşa Hastanesi; 1950 yılında Adalet ve
Süreyya İlmen’in hibe ettiği, 1800 dönümlük “Narlıdere
Çiftliği”nde yaptırılan küçük bir binada hizmet vermeye
başlamıştır. Ardından, 30.11.1951’de bugünkü cerrahinin
olduğu D blok inşa edilerek 20 hasta yatağıyla hizmete
açılmıştır. Yine 1952 yılında ahşap bir bina olan
“Harem Köşkü” restore edilerek, 50 yataklı hasta servisine
dönüştürülmüş, “Selamlık Köşkü” de idari bina
olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kayıtlardan anlaşıldığı
üzere, 1952-1958 yılları arasında çok sayıda akciğer
hastası (5058 kişi) burada yatarak tedavi görmüştür.
Hasta sayısındaki artış nedeni ile, 350 yataklı A blok
inşa edilerek, 1957 yılında hizmete açılmıştır. A blokta
göğüs cerrahi servisi faaliyete girmiş ve her türlü akciğer
ameliyatları yapılmaya başlanmıştır (Şekil 1).
Şekil 1: Süreyyapaşa hastanesi tarihi A-blok açılış töreni.
Sağlık Bakanlığı tarafından göğüs hastalıkları dalında uzman yetiştirme yetkisi 1953 yılında tanınır iken, göğüs cerrahisine akciğer cerrahisi dalında asistan yetiştirme yetkisi 1958 yılında tanınmıştır.
Türkiye’de göğüs cerrahisinin başlangıcı ile ilgili yazılı kaynak bulmak zor olmakla birlikte, ilk çalışmaların Prof. Dr. Burhanettin Toker ile başladığını görmekteyiz. Dr Toker “Akciğer tüberkülozunun cerrahi tedavisi” kitabını 1927 yılında yayınlamıştır. Yine 1938’de yayınladığı, “Akciğer Abseleri’’ kitabında, 1934-38 yılları arasında, Nissen ile birlikte olduğu klinikte, 59 akciğer ameliyatı yapıldığından bahsetmektedir. Bunların arasında, bir pulmoner arter ligasyonu, üç lobektomi, 27 torakoplasti bulunmaktadır.[1] Doç. Dr. Fahri Arel, İstanbul Üniversitesi’nin 81. yayını olarak, “Bronşektaziler ve Bronş fistülünün kapatılması” kitabını 1939’da yayınlamıştır.
Ülkemizde 1950’li yıllardan önce pnömonektomi ile ilgili literatür eksikliği bulunmaktadır. İlk pnömonektomilerin birbirinden ayrı olarak 1951 yılında Dr. Orhan Bumin, (Ankara) ve Dr. Siyami Ersek (İstanbul- Heybeliada) tarafından gerçekleştirildiği kabul edilebilir.[2,3] Her iki olgu da akciğer kanseri nedeni ile pnömonektomi olmuşlardır.
Göğüs cerrahisinde ilk büyük yayın ise Türk Tıp Cemiyeti Mecmuası’nda, 1956’da, 25 pnömonektomi ve 21 lobektomi olarak Dr. Siyami Ersek ve Dr. Faruk Ertuğ tarafından yayınlanmıştır.[4] Bu olgular, Dr. Siyami Ersek’in Heybeliada Sanatoryumundaki çalışmalarından oluşmaktadır. Seri olarak akciğer rezeksiyonlarının yapıldığından bahseden, ülkemizdeki ilk yayınlardandır.
Dr. Siyami Ersek ve Süreyyapaşa Günleri
Dr. Siyami Ersek 1958-1963 yılları arasında,
Süreyyapaşa Hastanesi’nde iken, aralarında Dr. Kemal
Beyazıt’ın da bulunduğu birçok göğüs, kalp ve damar
cerrahi uzmanı yetiştirmiştir. Dr. Siyami Ersek, yine
aynı yıllarda, toraks ameliyatlarını rutin hale getirmiştir.
Hastane kayıtları ve özellikle asistan İlhan
Akkuş’un uzmanlık tezinden ve o günkü ameliyat defterlerinden
edinilen bilgilere göre, daha sıkça yapılan
tüberküloz cerrahisi olguları dışında, akciğer kanseri
ameliyatlarının da başarılı şekilde yapıldığı anlaşılmaktadır
(Şekil 2, 3).
Şekil 2: 1958 yılına ait bir ameliyat kaydı. Akciğer kanseri nedeniyle sol pnömonektomi yapılmış.
Şekil 3: 1959 yılı ameliyatlarının dökümü.
Dr. Siyami Ersek döneminde, Süreyyapaşa’da 915 toraks ameliyatı yapıldığı kayıtlardan anlaşılmaktadır (Tablo 1). Bu yıllar içinde hastaların %12.02’si (n=110) torasik tümörler nedeni ile ameliyat edilmiştir. 1950- 1960’lı yıllarda infektif nedenli göğüs cerrahisi işlemleri (özellikle tüberküloz cerrahisi) yoğun iken; Dr. Siyami Ersek, akciğer kanserindeki artışı fark ederek, kanser rezeksiyonlarına da başlamıştır. As. Dr. İlhan Akkuş’un bu çalışmaları içeren “Bronş Kanserlerinin Operabilite Hudutları” başlıklı uzmanlık tezi, bu konudaki ilk tezlerdendir. Tez; geriye dönük bir çalışma olup bu çalışmada, 1958-1960 yılları arasında Süreyyapaşa Sanatoryumu Göğüs Cerrahisi Servisi’nde, akciğer kanseri nedeni ile yapılan rezeksiyonların 16’sı ele alınmıştır. Olgulardan 11’ine pnömonektomi, beşine lobektomi (1 olgu daha sonra pnömonektomiye tamamlanmıştır) yapılmıştır.
Tablo 1: Yıllara göre ameliyat ve kanama-revizyon dağılımı
Dr. Siyami Ersek’in, Süreyyapaşa’daki çalışmaları gözden geçirildiğinde, akciğer kanseri olgularında, rezektabilite ve mortalite oranları açısından aynı dönemdeki batı kaynaklı literatürle benzerlik göstermektedir (Tablo 2).[5-8]
Tablo 2: Süreyyapaşa ve dünyadaki diğer merkezlerin karşılaştırılması
Yine bu yıllarda akciğer kanserinin cerrahi tedavisi genel kabul edilen pnömonektomiden, lobektomiye doğru kaymaktadır.[9,10] Bunun nedeni cerrahi mortalitede ve sağkalım analizlerinde anlamlı farklılık saptanmamasıdır.
Johnson,[11] 1956 yılındaki çalışmasında pnömonektomi yapılan hastaların beş yıllık sağkalım oranını %20-25 olarak vermiştir. Aynı çalışmada akciğer kanserinin erken teşhisi için hastaların rutin akciğer grafisi ile takibinin öneminden bahsedilmiştir. Dr. Siyami Ersek’in o yıllarda Süreyyapaşa Hastanesi’nde yaptığı hemen tüm çalışmalarda akciğer grafisinin önemi vurgulanmış ve bronkoskopi ve bronkografi ile tanı yollarından bahsedilmiş ve bu yöntem tüm hastalara rutin olarak uygulanmıştır.
Dr. Siyami Ersek, Süreyyapaşa sonrası 1962 yılında, bugün kendi adıyla anılan ve daha önce sanatoryum olan Haydarpaşa Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi’ni kurmuştur (Şekil 4). Bu hastanede 1963 yılında ilk açık kalp cerrahisini uygulayan Dr. Siyami Ersek, yine 1966 yılında bir ilki gerçekleştirerek, aynı hastada üç kalp kapakçığını birden değiştirmiştir. 1960 yılında Doçent, 1973 yılında Profesör olan Ersek; kuruluş yılından 1977 yılına kadar Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Direktörü olarak görev yaptığı hastaneden 1977-1979 yıllarında Alman Hastanesi Başhekimliği’ne geçmiştir. Prof. Dr. Siyami Ersek bu süre içerisinde Alman Hastanesi’nde Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Servisi’ni kurmuştur. 1979’da tekrar Haydarpaşa Göğüs Kalp Damar Cerrahisi’ne Başhekim olarak dönen Prof. Dr. Siyami Ersek, 1981- 1983 yılları arasında TBMM Danışma Meclisi üyeliği yapmıştır. Prof. Dr. Siyami Ersek 20 yıl Sağlık Bakanlığı Yüksek Sağlık Şurası üyeliğinde bulunarak, bu konuda “en uzun süre görev yapan üye ünvanı”nı almıştır. UNESCO’nun organizasyonu ile Pakistan, Hindistan ve İran’da seri konferanslar veren Prof. Dr. Siyami Ersek İngilizce, Fransızca ve Rusça biliyordu. TÜBİTAK Bilim Kurulu üyesi olan Prof. Dr. Siyami Ersek’in yayınlamış 4 kitabı ve 200’ün üzerinde makalesi bulunmaktadır. 26 Ekim 1993’de vefat eden bu değerli tıp adamının adı, vefatından bir ay sonra kurucusu olduğu Haydarpaşa Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezine verilerek ebedileştirildi.
Süreyyapaşa’nın ilk cerrahi klinik şefi olan, Prof. Dr. Siyami Ersek’in başlattığı kıvılcım, günümüze dek sürmüş ve sürmektedir (Şekil 5).
Süreyyapaşa Hastanesi, 1976 yılında, B ve C Blok inşaatının tamamlanması ve hizmete katılması ile SSK bünyesinde toplam 1600 yataklı dev bir kurum haline gelmiştir. 1995 yılında Sanatoryum ismini bırakarak “SSK İstanbul Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi” adını almıştır.
2001’de İstanbul’da SSK bünyesindeki ilk açık kalp cerrahisi ameliyatı bu hastanede yapılmıştır.[12]
19.02.2005 tarihinde SSK’dan Sağlık Bakanlığı’na devredilen hastane, Ekim 2005 tarihinde Heybeliada Göğüs Hastalıkları Hastanesini, Mayıs 2006 tarihinde ise Beykoz Çocuk Hastalıkları Hastanesini bünyesine katmıştır.
2009 yılında, ilk uzun dönem yaşayan “akciğer nakli” ameliyatı yine bu hastanede yapılmıştır.[13]
Bugünkü durumu ile göğüs hastalıkları ve göğüs cerrahisi dalında, hizmet ve eğitim çalışmalarını sürdüren Süreyyapaşa, ülkemizin en büyük dal hastanelerindendir.
Teşekkür
Bu tarihsel yazının hazırlanmasında, bilgi, belge ve
önerileri ile desteklerini esirgemeyen Prof. Dr. Kamil
Kaynak ve Doç. Dr. Atilla Gürses hocalarıma teşekkürlerimi
sunarım.
Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması
aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını
beyan etmişlerdir.
Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde
herhangi bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.
1) Darülfünun Tıp Fakültesi 1. Seririyat-ı Hariciye'den İstanbul
Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi
Anabilim Dalı’na: Kuruluşunun 100. Yılı (1909-2009)
2009;25:181-90.
2) Akkuş I. Bronş kanserlerinin operabilite hudutları.
[Uzmanlık Tezi], İstanbul: Süreyyapaşa Sanatoryumu; 1960.
3) Bumin O. Türkiye’de cerrahinin batı ile karşılaştırmalı
gelişmesi. Ulusal Cerrahi Dergisi 2007;23:73-84.
4) Ersek S, Ertuğ F. Treatment of cancer of the lungs; 250 cases.
[Article in Turkish] Turk Tip Cemiy Mecm 1956;22:303-9.
5) Woolner LB, Andersen HA, Bernatz PE. “Occult” carcinoma
of the bronchus: a study of 15 cases of in situ or early invasive
bronchogenic carcinoma. Dis Chest 1960;37:278-88.
6) Ariel IM. The treatment of lung cancer (primary and
metastatic) by radioactive phosphorus administered
intravenously, intraarterially and intracardially. Am J
Roentgenol Radium Ther Nucl Med 1958;79:961-80.
7) Holden HM, Quinlan JJ, Hiltz JE. Co-existing pulmonary
tuberculosis and bronchogenic carcinoma. A report of 15
cases. Can Med Assoc J 1965;93:1306-10.
8) Sellors TH. The management of cancer of the lung.
Practitioner 1966;196:17-22.
9) Cahan WG. Radical lobectomy. J Thorac Cardiovasc Surg
1960;39:555-72.
10) Johnson J, Kirby CK, Blakemore WS. Should we insist
on radical pneumonectomy as routine procedure in
the treatment of carcinoma of the lung? J Thorac Surg
1958;36:309-15.
11) Johnson J. Cancer of the lung: what should be the present
approach? Calif Med 1956;85:147-51.