Methods: This cross-sectional, analytic study included 170 inpatients (124 males, 46 females, mean age 45.7±18.2 years; range 7 to 80 years) at the Department of Thoracic Surgery between 15 June 2012 and 15 February 2013. Depression status was evaluated with Beck Depression Inventory, quality of life was evaluated with 36-Item Short Form Health Survey (short form-36).
Results: Mean Beck depression score was 11.06±8.79. Of subscales of short form-36; mean scores of physical role limitations, emotional difficulties and general health were low; and mean scores of mental health and social functioning were the highest. When scores of quality of life were compared with depression status, there were statistically significant differences in all subscales of short form-36 between those with and without depression. Scores of quality of life were higher in those without depression. When patients were analyzed in three diagnosis groups as lung cancer, lung infection and thoracic emergencies, number of male patients in all groups was higher than females, indicating a significant relationship between diagnosis and sex (p=0.004). While the diagnosis of lung cancer affected physical functioning and emotional difficulties the most, thoracic emergencies affected general health, vitality and emotional difficulties the most. However, lung infections affected emotional difficulties the most.
Conclusion: The quality of life, social and physical functionality are negatively affected in all chronic diseases, and the individuals’ satisfaction from life decreases. Measuring the depression levels and quality of life of patients will not only assist us in having a better understanding of the disease, but also provide better evaluation of treatment responses.
Beck depresyon ölçeği
Beck depresyon ölçeği duygusal, bilişsel, somatik
ve motivasyonel bileşenleri ölçmek amacıyla Beck
tarafından 1961 yılında geliştirilmiş bir öz bildirim
ölçeğidir. Beck depresyon ölçeği araştırmalarda
ve kliniklerde en sık kullanılan, kişinin kendisi
hakkında bilgi verme araçlarından biridir. Temel
amacı depresyon belirtilerini kapsamlı bir biçimde
değerlendirmek olsa da bilişsel içeriğin değerlendirilmesine
de olanak sağlar. Beck depresyon ölçeği
depresyonda görülen belirtileri ölçmeye yarayan
ve 21 maddeden oluşan kendini değerlendirme türü
ölçektir. İki madde duygulara, 11 madde bilişlere,
iki madde davranışlara, beş madde bedensel belirtilere,
bir madde kişiler arası belirtilere ayrılmıştır.
Her soru 0’dan 3’e kadar değişen ağırlık dereceleri
olan dört cevap seçeneğinden oluşmaktadır. Beck
depresyon ölçeğinde toplam değer 9 ve daha az ise
“depresyon yok”, 10-16 ise “hafif”, 17-23 ise “orta”,
24 ve daha fazla ise “şiddetli depresyon” olarak
değerlendirilir. Beck depresyon ölçeği kullanılarak
yapılan benzer araştırmalarda, BDÖ değeri kesim
noktası olarak farklı değerler alınmakla birlikte,
genel olarak kesim noktası (cut off değeri) 17 olarak
alınmıştır.[4,5] Biz de çalışmamızda kesim noktasını
17 olarak a ldık.
Kısa form 36 yaşam kalitesi ölçeği
Yaşam kalitesini değerlendirmek amacıyla Rand
Corporation tarafından geliştirilmiş ve kullanıma
sunulmuştur.[6] Ölçek Türkçe’ye çevrilmiş, Koçyiğit ve
ark.[7] tarafından geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılmıştır.
Kısa form 36 yaşam kalitesi ölçeği jenerik ölçüt
özelliğine sahip bir kendini değerlendirme ölçeğidir.
Sekiz boyutun ölçümünü sağlayan 36 maddeden oluşmaktadır. Bu boyutlar;
1. Fiziksel fonksiyon; sağlık sorunları nedeni ile
fiziksel aktivitelerin kısıtlanması,
2. Sosyal fonksiyon; fiziksel ve duygusal nedenler
ile sosyal aktivitelerin kısıtlanması,
3. Rol fiziksel fonksiyon; fiziksel sağlık sorunlarına
bağlı rol kısıtlılıkları,
4. Emosyonel rol fonksiyon; emosyonel sorunlara
bağlı rol kısıtlılıkları,
5. Mental sağlık; psikolojik sıkıntı ve iyilik ile
ilgili olarak genel mental sağlık,
6. Vitalite (enerji),
7. Ağrı,
8. Genel sağlık anlayışıdır
Değerlendirme bazı sağlık maddeleri dışında Likert tipi ölçek ile yapılmakta ve hastaların son dört hafta içindeki durumları göz önünde bulundurulmaktadır. Alt ölçekler sağlığı 0-100 arasında değerlendirir ve puan yükseldikçe yaşam kalitesinin iyi olduğu şeklinde yorumlanır. Bedensel hastalığı olanlarda yaşam kalitesinin değerlendirilmesinde kullanılabileceği bildirilmiştir.[8,9]
İstatistik değerlendirme
Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilir iken,
istatistiksel analizler için PASW 18.0 versiyon yazılım
programı (SPSS Inc., Chicago, IL, USA) kullanıldı.
Frekanslar, ortalama, standart sapma, ortanca, minimum
ve maksimum değerler, Odds ratioları hesaplandı.
Ortalamaların karşılaştırılmasında Students t testi ve
tek yönlü ANOVA testi, niteliksel verilerin karşılaştırılmasında
ise ki-kare testi kullanıldı. Parametreler arası
ilişki Pearson korelasyon analizi ile yapıldı. Korelasyon
katsayısı (r) ; 0.00-0.24 arası zayıf, 0.25-0.49 arası orta,
0.50-0.74 arası güçlü, 0.75-1.00 arası çok güçlü ilişki
olarak değerlendirildi. Sonuçlar %95 güven aralığında,
anlamlılık p<0.05 düzeyinde değerlendirildi.[3]
Tablo 1: Katılımcıların sosyodemografik özellikleri
Tablo 2: Çalışmaya alınan hastaların tanıları
Kısa form 36’nın alt ölçeklerinin ortalama, standart sapma (SS), minimum, maksimum ve ortanca değerleri Tablo 3’de verilmiştir. Anket sonucunda fiziksel rol güçlüğü, emosyonel güçlük ve genel sağlık puan ortalamalarının düşük, mental sağlık ve sosyal fonksiyon puan ortalamalarının yüksek olduğu görüldü.
Araştırmaya katılan hastaların cinsiyetlerine göre KF-36’nın alt ölçeklerinin puan ortalamaları arasındaki farklar karşılaştırıldığında kadınlarda fiziksel fonksiyon (p=0.012), ağrı (p=0.015) ve vitalite (enerji) (p=0.006) alt ölçeklerinin erkeklere kıyasla istatistiksel olarak önemli ölçüde düşük olduğu saptandı (Tablo 4).
Tablo 4: Cinsiyetler ile kısa form 36’nın alt ölçekleri ortalamalarının karşılaştırması
Araştırmaya katılan hastaların yaş gruplarına göre KF-36’nın alt ölçeklerinin puan ortalamaları arasındaki farklar karşılaştırıldığında 50 yaş ve üstü (n=88) hastalarda fiziksel fonksiyon (p=0.014), genel sağlık (p=0.002) ve vitalite (enerji) (p=0.034) alt ölçeklerinin 50 yaş altı (n=82) hastalara kıyasla istatistiksel olarak önemli ölçüde düşük olduğu saptandı (Tablo 5).
Tablo 5: Katılımcıların yaşları ile kısa form 36’nın alt ölçekleri ortalamalarının karşılaştırması
Yaşam kalitesi puanları ile depresyon durumu karşılaştırıldığında KF-36’nın tüm alt ölçeklerinde depresyonu olanlar ile olmayanlar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar var idi (Tablo 6). Depresyonu olmayanlarda yaşam kalitesi puanları daha yüksek idi.
Tablo 6: Depresyon ile kısa form 36’nın alt ölçekleri ortalamalarının karşılaştırması
Çalışmamızda sigara kullanımının yaşam kalitesi üzerine etkisi değerlendirildiğinde KF-36’nın tüm alt ölçekleri ile sigara arasında bir ilişkiye rastlanmadı (p=0.138). Eğitim düzeyi ile yaşam kalitesi karşılaştırıldığında eğitim düzeyi ilkokul ve altı olanların ortaokul ve üstü olanlara kıyasla sosyal fonksiyon alt ölçeği puanının istatistiksel olarak daha düşük olduğu saptandı (p=0.006).
Kısa form 36’nın alt ölçekleri ile yaş, cinsiyet ve depresyon arasındaki ilişkiler incelendi (Tablo 7). Sosyal fonksiyon ile vitalite arasında pozitif yönde yüksek derecede bir ilişki var idi ve aralarındaki bu ilişki istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı bulundu (r=0.545, p<0.001).
Emosyonel güçlük ile fiziksel rol güçlüğü arasında pozitif yönde yüksek derecede bir ilişki var idi ve aralarındaki bu ilişki istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı bulundu (r=735, p<0.001).
Mental sağlık ile vitalite arasında pozitif yönde yüksek derecede bir ilişki var idi ve aralarındaki bu ilişki istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı bulundu (r=574, p<0.001).
Fiziksel fonksiyon ile depresyon arasında negatif yönde orta derecede bir ilişki var idi ve aralarındaki bu ilişki istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı bulundu (r= -402, p<0.001).
Depresyon ile mental sağlık arasında negatif yönde orta derecede bir ilişki var idi ve aralarındaki bu ilişki istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı bulundu (r= -492, p<0.001).
Hastalık tanıları ile KF-36’nın alt ölçekleri arasındaki ilişki varyans analizi ile incelendi. Akciğer kanseri tanısı en çok fiziksel fonksiyon ve emosyonel güçlüğü etkiler iken, göğüs aciller en çok genel sağlık, vitalite ve emosyonel güçlüğü etkiliyor idi. Akciğer enfeksiyonları ise en çok emosyonel güçlüğü etkilemiş idi. Hastalık tanıları ile KF-36 yaşam kalitesi alt ölçekleri arasındaki ilişki Tablo 8’de verilmiştir.
Tablo 8: Hastalık tanıları ile kısa form 36’nın yaşam kalitesi alt ölçekleri arasındaki ilişki
Araştırmaya katılan hastaların cinsiyetlerine göre KF-36’nın alt ölçeklerinin puan ortalamaları arasındaki farklar karşılaştırıldığında kadınlarda fiziksel fonksiyon, ağrı ve vitalite (enerji) alt ölçeklerinin erkeklere kıyasla istatistiksel olarak önemli ölçüde düşük olduğu saptandı. Literatürde kadın hastaların depresyona eğilimlerinin arttığı, sosyal desteklerinin yetersiz olduğu ve erkek hastaların yaşam kalitelerinin kadın hastalara kıyasla daha yüksek olduğu belirtilmiştir.[8,9,11] Bizim çalışmamızda da cinsiyet ile yaşam kalitesi arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptandı. Fakat Fujisawa ve ark.[13] ile Ponton ve ark.nın[14] çalışmalarında yaşam kalitesi ile cinsiyet arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.
Bu çalışmada yaş grupları ile KF-36’nın alt ölçeklerinin puan ortalamaları arasındaki farklar karşılaştırıldığında 50 yaş ve üstü hastalarda fiziksel fonksiyon, genel sağlık ve vitalite (enerji) alt ölçeklerinin 50 yaş altı hastalara kıyasla istatistiksel olarak önemli ölçüde düşük olduğu saptandı. Fuh ve ark.[15] tarafından 2003 yılında yapılan araştırmaya göre yaş grupları ile KF-36 bileşenleri arasındaki ilişki incelenmiş, fiziksel fonksiyon ve fiziksel rol güçlüğü alt ölçekleri 55 yaş altı kadınlarda 55 yaş üstünde olanlara kıyasla daha yüksek bulunmuştur. Avustralya’da yapılan bir çalışmada ise yaş grupları ile KF-36 bileşenlerinden sadece mental sağlık, canlılık ve sosyal fonksiyon bileşenlerinin puanlarının gençlerde daha yüksek olduğu saptanmıştır.[16] Yapılan bazı araştırmalarda artan yaşla birlikte yaşam kalitesinin birçok alanında azalmalar görülmektedir. Kanada ve İsveç’te erkekler ile yapılan ulusal çalışmalarda KF-36’nın bütün alanlarındaki puanların artan yaşla birlikte azaldığı gösterilmiştir.[17,18]
Çalışmamızda eğitim düzeyi ile yaşam kalitesi karşılaştırıldığında eğitim düzeyi ilkokul ve altı olanların ortaokul ve üstü olanlara kıyasla sosyal fonksiyon alt ölçeği puanının istatistiksel olarak daha düşük olduğu saptandı. Pınar[19] yaptığı bir çalışmada eğitim düzeyi ile KF-36 alt başlıklarını karşılaştırmış; eğitim düzeyi lise ve üzerinde olan hasta grubunun fiziksel işlevsellik, ağrı ve genel sağlık algısı alt ölçeklerinde istatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte, eğitim düzeyi ilköğretim seviyesinde olan hasta grubuna oranla daha yüksek puanlar aldıklarını gözlemiştir. Dolayısı ile iyi eğitim düzeyi ve iyi yaşam kalitesi arasında pozitif bir ilişki ortaya çıkmaktadır. Literatürde bazı çalışmalarda[20] -çalışmamıza benzer şekilde- eğitim seviyesinin yükselmesi ile yaşam kalitesinin önemli oranda arttığı bildirilmesine karşın, bazı çalışmalarda[21] da eğitim durumu ile yaşam kalitesi arasında anlamlı bir ilişki saptanmadığı bildirilmiştir. Yıldırım’ın[22] yaptığı çalışmada eğitim seviyesi ile yaşam kalitesi arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Öğütmen ve ark.[11] ise çalışmalarında bu konu ile ilgili anlamlı bir ilişki bulamamışlardır. Çalışmalarda farklı sonuçların çıkması, eğitim seviyesi ile birlikte bireyin kişisel özelliklerinin de yaşam kalitesini etkilediğini düşündürmüştür.
Yıldırım,[22] ile Öğütmen ve ark.[11] çalışmalarında evli hastaların yaşam kalitesinin bekar veya boşanmış kişilerden daha yüksek olduğunu saptamışlardır. Bizim çalışmamızda ise medeni durum ile yaşam kalitesi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmadı. Bu çalışmadaki sonuç bekar bireylerin ailesinden ve çevresinden yeterli sosyal desteği alabildiğini düşündürmektedir.
Bizim çalışmamızda depresyon arttıkça yaşam kalitesinin her alanda önemli ölçüde azaldığı dikkati çekmiştir. Yaşam kalitesi puanları ile depresyon durumu karşılaştırıldığında genel sağlık ve yaşamdan memnuniyet, genel sağlık ve yaşam kalitesi, fiziksel sağlık, sosyal ilişkiler, psikolojik sağlık ve çevre alanında elde edilen bulgular depresyon olmayanlarda olanlara kıyasla istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu. Pınar’ın[19] çalışmasında Beck depresyon testine göre depresyonda olduğu saptanan hastaların tüm KF-36 parametrelerinin puanları ileri derecede anlamlı olarak düşük bulunmuştur. Bu bulgulara dayanarak depresyon kişinin işlevsel kapasitesini, işlevsel performansını düşürmekte ve dolayısı ile yaşam kalitesini ileri derecede düşürmektedir.
Çalışmamızda sigara kullanımı ile yaşam kalitesi arasında bir ilişkiye rastlanmadı. Koçak ve ark.nın[23] çalışmasında da bizim çalışmamıza benzer şekilde sigara kullanımı ile yaşam kalitesi arasında istatistiksel anlamlı ilişkiye rastlanmamıştır. Pınar’ın[19] çalışmasında ise sigara içen ve içmeyen katılımcıların KF-36’nın sadece genel sağlık ve emosyonel rol kısıtlılığı alt ölçek ortalamaları arasında anlamlı farklar bulunmuştur. Sigara, kullanan kişiye ekonomik bir yük getirmekte ve içindeki bağımlılık yapan maddeler ile organizmayı olumsuz yönde etkilemekte ve sağlığa zarar vermektedir.[19] Bostancı ve ark. nın[12] 18-24 yaş arası lise ve yüksekokul öğrencileri üzerinde riskli sağlık davranışları ve sağlığa ilişkin yaşam kalitelerini inceledikleri bir çalışmada sigaranın yaşam kalitesini olumsuz etkilediği saptanmıştır. Sigara ve alkol kullanan bireylerin enerjilerinin azaldığını ve fiziksel rol güçlüğü içinde olduklarını, depresif eğilimlerinin arttığını gösteren çalışmalar da bulunmaktadır.[5]
Sonuç olarak, tüm kronik hastalıklarda bireylerin yaşamdan aldıkları doyum azalmakta, sosyal ve fiziksel işlevsellikleri olumsuz yönde etkilenmekte ve yaşam kalitesi düşmektedir. Hastalık ve tedavi süresince artığı bilinen depresyonun yaşam kalitesini olumsuz etkilediği göz önünde bulundurularak, tüm sağlık çalışanlarına hastalarda anksiyete ve depresyona yol açabilecek fiziksel ve psikososyal gereksinimleri iyi tanımaları, anksiyete ve depresyon gözlemlenmiş ise düzeylerin değerlendirip hastaya uygun tedavi ve bakım standardı geliştirmeleri ve yaşam kalitelerini artırmaları önerilir.
Teşekkür
Bu çalışmanın gerçekleşmesinde klinik imkanlarını
sunan Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp
Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Sayın
Prof. Dr. Sami Ceran ve KF-36 yaşam kalitesi ölçeğinin
algoritmasını hazırlayan Meram Tıp Fakültesi Psikiyatri
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Sayın Prof. Dr. Ali Savaş
Çilli’ye ve çalışmaya destek veren tüm katılımcılara
teşekkür ederiz.
Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması
aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını
beyan etmişlerdir.
Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde
herhangi bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.
1) Brown Johnson CG, Brodsky JL, Cataldo JK. Lung cancer
stigma, anxiety, depression, and quality of life. J Psychosoc
Oncol 2014;32:59-73.
2) Cannon J, Win T. Long-term quality of life after lung
resection. Thorac Surg Clin 2008;18:81-91.
3) Aksakoğlu G. Sağlıkta araştırma teknikleri ve analiz
yöntemleri. Dokuz Eylül Üniversitesi Yayın Komisyonu.
İzmir; 2001.
4) Hisli N. Beck depresyon envanterinin üniversite öğrencileri
için geçerliği ve güvenirliği. Türk Psikoloji Dergisi
1989;7:3-13.
5) Maneeton B, Maneeton N, Reungyos J, Intaprasert S,
Leelarphat S, Thongprasert S. Prevalence and relationship
between major depressive disorder and lung cancer: a crosssectional
study. Onco Targets Ther 2014;7:815-21.
6) Ware JE Jr, Sherbourne CD. The MOS 36-item short-form
health survey (SF-36). I. Conceptual framework and item
selection. Med Care 1992;30:473-83.
7) Koçyiğit H, Aydemir Ö, Fişek G. Kısa Form-36’nın Türkçe
versiyonunun güvenilirliği ve geçerliliği. İlaç ve Tedavi
Dergisi 1999;12:102-6.
8) Heuker D, Lengele B, Delecluse V, Weynand B, Liistro G,
Balduyck B, et al. Subjective and objective assessment of
quality of life after chest wall resection. Eur J Cardiothorac
Surg 2011;39:102-8.
9) Tanriverdi N, Ozçürümez G, Colak T, Dürü C, Emiroğlu
R, Zileli L, et al. Quality of life and mood in renal
transplantation recipients, donors, and controls: preliminary
report. Transplant Proc 2004;36:117-9.
10) Bilir N, Özcebe H, Songül A, Aslan D, Subaşı N. Van
ilinde 15 yaş üzeri erkeklerde SF-36 ile yaşam kalitesinin
değerlendirilmesi. Türkiye Klinikleri J Med Sci 2005;25:663-8.
11) Ogutmen B, Yildirim A, Sever MS, Bozfakioglu S, Ataman
R, Erek E, et al. Health-related quality of life after kidney
transplantation in comparison intermittent hemodialysis,
peritoneal dialysis, and normal controls. Transplant Proc
2006;38:419-21.
12) Bostanci M, Ozdel O, Oguzhanoglu NK, Ozdel L, Ergin
A, Ergin N, et al. Depressive symptomatology among
university students in Denizli, Turkey: prevalence and
sociodemographic correlates. Croat Med J 2005;46:96-100.
13) Fujisawa M, Ichikawa Y, Yoshiya K, Isotani S, Higuchi A,
Nagano S, et al. Assessment of health-related quality of life
in renal transplant and hemodialysis patients using the SF-36
health survey. Urology 2000;56:201-6.
14) Ponton P, Rupolo GP, Marchini F, Feltrin A, Perin N,
Mazzoldi MA, et al. Quality-of-life change after kidney
transplantation. Transplant Proc 2001;33:1887-9.
15) Fuh JL, Wang SJ, Lee SJ, Lu SR, Juang KD. Quality of
life and menopausal transition for middle-aged women on Kinmen island. Qual Life Res 2003;12:53-61.
16) Anderson D, Posner N. Relationship between psychosocial
factors and health behaviours for women experiencing
menopause. Int J Nurs Pract 2002;8:265-73.
17) Hopman WM, Towheed T, Anastassiades T, Tenenhouse A,
Poliquin S, Berger C, et al. Canadian normative data for the
SF-36 health survey. Canadian Multicentre Osteoporosis
Study Research Group. CMAJ 2000;163:265-71.
18) Sullivan M, Karlsson J. The Swedish SF-36 Health Survey
III. Evaluation of criterion-based validity: results from
normative population. J Clin Epidemiol 1998;51:1105-13.
19) Pinar R. Reliability and construct validity of the SF-36 in
Turkish cancer patients. Qual Life Res 2005;14:259-64.
20) Muehrer RJ, Becker BN. Life after transplantation: new
transitions in quality of life and psychological distress.
Semin Dial 2005;18:124-31.
21) Matas AJ, Halbert RJ, Barr ML, Helderman JH, Hricik DE,
Pirsch JD, et al. Life satisfaction and adverse effects in renal
transplant recipients: a longitudinal analysis. Clin Transplant
2002;16:113-21.