In both sexes, no correlation was found between coronary artery disease and the levels of triglycerides and LDL.
Cholesterol and Apo 1 levels in men, were significantly lower than that of control group, Also, the levels of Apo 1 and the internal diameter of the bypassed coronary arteries, were correlated in men.
There was a significant correlation between the levels of Apo 1 and B, and the extent of coronary artery disease (coronary score) in women. There was also a positively correlation between the levels of Apo B and the number of stenosed coronary arteries, in women.
In conclusion, total cholesterol, HDL, Apo A1/Apo B and Apo B levels are predictors of coronary artery disease in men. The extent of coronary stenosis in women was correlated with Apo A1 and B levels, and the number of diseased coronary arteries with Apo B levels. Apo A1 levels was thought to be the predictor of the internal diameter of the bypassed coronary arteries in men.
Bu çalışma, anjiografik olarak koroner arter hastası olduğu saptanmış ve aortokoroner bypass ameliyatı ile tedavi edilmiş olan olgularda kan total kolesterol, trigliserid, HDL, LDL, apolipoprotein A1 ve B düzeylerinin anjiografik olarak hiçbir stenotik koroner arter lezyonu bulunmayan olgulardan elde edilen kan düzeyleri ile farklılığını ortaya koymak istendi. Ayrıca yukarıdaki değerlerin yanısıra hastalığa katılan koroner arter sayısı, koroner arterin darlık derecesi ve ameliyatta saptanan koroner arter çapının kadın ve erkek hastalarda dağılımının incelenmesi amaçlandı.
Koroner arter stenozlarının tanımlanması görsel değerlendirme ile yapılmıştır. Ameliyat kararı alınan olgular tutulan koroner arter sayısına (1-2-3-4 ve 5 damar olarak) ve Pan ve ark. tarafından bildirilen koroner arter stenoz skorlamasına göre iki grupta değerlendirilmişlerdir [2]. Bu skorlama yöntemi esas alınarak %0 stenozu bulunan olgulara 0 puan, %1-24 arasında stenozu bulunanlara 1 puan, %25-49 arasında stenozu bulunanlara 2 puan, %50-74 arasında stenozu bulunanlara 3 puan, %75-99 arasında stenozu bulunanlara 4 puan ve %100 stenozu olanlara 5 puan verilmiştir. Sol ön inen dal (LAD), sağ koroner ve sirkumfleks arteri proksimal, orta ve distal olarak üç segmente bölünmüş ve sol ana koroner bir segment sayılarak toplam 10 segment için ayrı skorlama yapılmıştır.
Çalışma grubundaki 37 olgudan 23 tanesi erkek (%62), 14 tanesi kadındı. Kontrol grubundaki 20 olgunun 10 tanesi erkek (%50), 10 tanesi kadın (%50) idi.
Çalışma grubundaki erkek hastaların yaş ortalaması 56.4 (en genci 35, en yaşlısı 75), kadın hastaların yaş ortalaması 58.3 (en genci 48, en yaşlısı 69) idi. Kontrol grubundaki erkek olguların yaş ortalaması 54.3 (en genci 42, en yaşlısı 71), kadın olguların yaş ortalaması 55.1 (en genci 46, en yaşlısı 69) idi.
Lipid ve apolipoprotein değerlerinin saptanması için olguların ameliyata gireceği sabah, 8-12 saatlik açlık dönemi sonrasında, antekübital venden kan örnekleri alınmıştır. Örnekler hastalara ameliyattan 10 saat ve 1 saat önce yapılan 2 adet 10 mg Diazepam premedikasyonundan sonra alınarak Genest ve arkadaşlarının bildirdiği hastane ve ameliyat stresine bağlı lipid ve apolipoprotein düzeylerindeki değişiklikler minimale indirgenmeye çalışılmıştır [8]. Ayrıca olguların lipid ve apolipoprotein değerlerini etkileyecek olan ilaçları hastaneye yatmadan 1 hafta önceden sonlandırılmıştır.
Her olgudan total kolesterol, trigliserid, HDL ve LDL düzeyleri için 2 ayrı tüpe venöz kan örnekleri alınmış ve örnekler anında çalışmaya alınarak sonuçlan aynı gün elde edilmiştir. ApoA1 ve Apo B değerleri için alınan venöz kan örneğinin serumları anında 2500 devir/dakikada ayrılarak topluca çalışılmak üzere -80 C'de korunmuştur.
Apolipoprotein A1 ve B değerleri immunonefelometrik yöntem ile, BECKMAN ® APA ve APB kitleri kullanılarak BECKMAN ® protein array analizöründe ölçülmüştür.
Olguların tümü aynı teknikle, soğuk potasyum antegrad kan kardiyoplejisi ve topikal slush buz ile miyokard korunması sağlanarak ameliyat edilmiştir. Ameliyat sırasında anastomoz yapılan koroner arterlerin çapı LEIBINGER ® marka 1-1.25-1.5-1.75-2 ve 2.5 mm'lik problar ile ölçülmüştür. Tutulan koroner arter sayısı 2-3-4- 5 damar olarak hesaplanmıştır (Olgular içerisine tek damar lezyonu olanlar dahil edilmemiştir).
İstatistikler SIGMA STAT ® kişisel bilgisayar istatistik programı ile yapılmıştır. Değerlendirmelerde önce t testi denenmiş, uygun olmayanlarda nonparametrik bir test olan MannWhitney Rank Sum testine geçilmiştir. Birden fazla grup karşılaştırmalarında öncelikle OneWay Anova testi denenmiş, uygun olmayanlarda Kruskal Wallis varyans analizine geçilmiştir. p<0.05, p<0,01 ve p<0.001 değerleri istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir.
Erkek ve kadın olgular arasında istatistiksel olarak anlamlı yaş farkı saptanmamıştır. Erkek olgularda %91 oranında geçmişte veya halen sigara öyküsü varken bu oran kadınlarda %28 idi. Kadın hastalarda, öyküde hipertansiyon, diyabet ve ailede koroner arter hastalığı erkek hastalara oranla daha fazla idi.
Erkek olguların total kolesterol düzeyleri kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.05). Erkek çalışma grubunda plazma kolesterol düzeyi ortalaması 228±36 mg/dl iken kontrol grubunda 202±14 mg/dl bulundu. Kadın olgular ve kontrol grubu ara- sında, ve erkek-kadın olgular arasında anlamlı fark saptanmadı (Tablo 2).
Plazma LDL ve TG düzeyleri arasında erkek- kadın, çalışma ve kontrol grupları arasında istatistiksel anlamlı fark saptanmadı. HDL düzeyleri erkek çalışma grubunda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0.01) (Tablo 2).
Plazma Apo A1 düzeyleri erkek çalışma grubunda kontrol grubuna oranla belirgin olarak düşük bulundu ve istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0.01). Kadın çalışma ve kontrol grubu ile, erkek ve kadın çalışma grupları arasında ise istatistiksel anlamlı fark saptanmadı (Tablo 2).
Plazma Apo B düzeyleri erkek çalışma grubunda kontrol grubuna oranla belirgin olarak yüksekti ve istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.001). Kadın çalışma ve kontrol grubu ile erkek ve kadın çalışma grupları arasında istatistiksel anlamlı fark saptanmadı (Tablo 2).
Plazma Apo A1/B düzeyleri erkek çalışma grubunda kontrol grubuna oranla belirgin olarak düşüktü ve istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.001). Kadın çalışma ve kontrol grubu ile, erkek ve kadın çalışma grupları arasında istatistiksel anlamlı fark saptanmadı (Tablo 2).
Koroner arter stenoz skorlaması sonuçlarına göre 23 erkek çalışma grubu olgusunun 2'si (%9) hafif, 16'sı (%69) orta ve 5'i (%22) ağır stenotik lezyonları olan grupta yer almaktadır. Kadın çalışma grubunda ise 7'si (%50) orta, 7'si (%50) ağır stenotik yaygınlığı olan grupta yer almaktadır.
Erkek çalışma grubu olgularının Apo A1 düzeyleri ve koroner skorları karşılaştırıldığında, koroner skoru 3-4 arasında olanlarda (Grup 1) Apo A1 düzeyleri ortalaması 172±14 mg/dl, 5-14 arası olanlarda (Grup 2) 98±9 mg/dl ve 15 üzerinde olanlarda (Grup 3) 78±8 mg/dl olarak saptandı. Grup 1 ile 2 karşılaştırıldığında (p<0.001). Grup 1 ile 3 karşılaştırıldığında (p<0.05) ve Grup 2 ile 3 karşılaştırıldığında (p<0.05) idi ve tümü istatistiksel olarak anlamlı idi. Koroner skorları ve Apo A1 arasındaki ilişki Şekil 1'de gösterilmiştir.
Erkek çalışma grubu olgularında koroner skor ve Apo B düzeyleri karşılaştırılmasında anlamlı istatistiksel ilişki saptanmadı.
Kadın çalışma grubu olgularının koroner skor ve Apo A1 düzeyleri karşılaştırıldığında koroner skoru 3-4 arasında olan olgu yoktu. Koroner skoru 5-14 arasında olan olgularda (Grup 1K) Apo A1 düzeyi 138±11 mg/dl, koroner skoru 15 üzerinde olan olgularda (Grup 2K) 99±7 mg/dl olarak saptandı ve istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0.05). Kadın çalışma grubu koroner skorları ve Apo A1 arasındaki ilişki Şekil 2'de gösterilmiştir.
Kadın çalışma grubu ve Apo B düzeyleri karşılaştırıldığında koroner skoru 5-14 arası olanlarda (Grup 1K) Apo B düzeyi 112±10 mg/dl, 15 üzeri olanlarda (Grup 2K) 186±17 mg/dl olarak saptandı. Sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0.001). Kadın çalışma grubu koroner skorları ve Apo B düzeyleri arasındaki ilişki Şekil 3'de gösterilmiştir.
Çalışma olgularında yapılan bypass sayısı ortalama 3 idi (Erkek olgularda 3.1-Kadın olgularda 2.9). Bypass yapılan toplam 104 damardan, erkeklerde 38 tanesinin çapı 2 mm veya üzerinde (Grup 1), 21 tanesinin çapı 1 ile 2 mm arasında (Grup 2) ve 7 tanesinin çapı da 1 mm veya altında (Grup 3) ölçüldü. Erkek olgularda damar çapları ile Apo A1 düzeyleri karşılaştırıldığında damar çapı 2 mm veya üzerinde olan grupta Apo A1 düzeyi ortalama 112±12 mg/dl olarak saptandı. Grup 2 ve 3 değerleri sırasıyla 93±8 mg/dl idi. Bu sonuçlara göre Grup 1 ile Grup 2 arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu p<0.05. Grup 1 ve Grup 3, Grup 2 ve Grup 3 arasında istatistiksel fark yoktu. Erkek olgularda damar çapları ve Apo A1 düzeyleri arasındaki ilişki Şekil 4'de gösterilmiştir.
Kadın olguların damar çapları ile Apo Al düzeyleri karşılaştırıldığında damar çapı 2 mm veya üzerinde olanlarda Apo A1 düzeyi ortala- ma 117±11 mg/dl, 1-2 mm arasında olanlarda 107±13 mg/dl ve l mm veya altında olanlarda 106±14 olarak bulundu. Kadın olgularda damar çapları ve Apo A1 düzeyleri arasında istatistik sel anlamlı fark saptanmadı. Kadın olguların damar çapları ve Apol düzeyleri arasındaki ilişki Şekil 4'de gösterilmiştir.
Erkek olguların damar çapları ile Apo B düzeyleri karşılaştırıldığında damar çapı 2 mm veya üzerinde olanlarda (Grup 1) Apo B düzeyi ortalama 122±36 mg/dl, 1-2 mm arasında olanlarda (Grup 2) 136±27 mg/dl ve 1 mm veya altında olanlarda (Grup 3) 141±30 mg/dl olarak saptandı. Grup 1-2 ve 3 arasındaki karşılaştırmalarda istatistiksel anlamlı fark saptanmadı. Erkek olguların damar çapları ve Apo B düzeyleri arasındaki ilişki Şekil 5'de gösterilmiştir.
Kadın olguların damar çapları ve Apo B düzeyleri karşılaştırıldığında damar çapı 2 mm veya üzerinde olanlarda (Grup 1) Apo B düzeyi 129±40 mg/dl, 1-2 mm arasında olanlarda (Grup 2) 157±58 mg/dl ve 1 mm veya altında olanlarda (Grup 3) 187±22 mg/dl olarak saptandı. Gruplar arası karşılaştırmalarda Grup 1 ve Grup 2 ve Grup 3 arasında anlamlı istatistiksel farklılık yoktu ancak Grup 1 ile3 arasında anlamlı istatistiksel farklılık saptandı (p<0.05). Kadın olguların damar çapları ve Apo B değerleri arasındaki ilişki Şekil 5'de gösterilmiştir.
Erkek çalışma grubunda 8 olguda (%34) 2 damar, 7 olguda (%30) 3 damar, 5 olguda (%21) 4 damar ve 3 olguda da (%15) 5 damar lezyonu saptandı. Kadın çalışma grubunda 5 olguda (%35) 2 damar, 5 olguda (%35) 3 damar ve 4 olguda (%30) 4 damar lezyonu vardı.
Erkek çalışma olgularında tutulan koroner arter sayısı ile Apo A1 düzeyleri arasında anlamlı istatistiksel farklılık saptanmamıştır. 2 damar lezyonu olanlarda ortalama Apo A1 değeri 118±30 mg/dl, 3 damar lezyonu olanlarda ortalama 93±16 mg/dl olarak bulundu.
Kadın olgularda da tutulan koroner arter sayısı ile Apo A1 düzeyleri arasında anlamlı istatistiksel farklılık saptanmadı. 2 damar lezyonu olanlarda ortalama Apo A1 değeri 117±44 mg/dl, 3 damar lezyonu olanlarda 122±20 mg/dl ve 4 damar lezyonu olanlarda 111±22 mg/dl olarak saptandı.
Erkek çalışma grubunda tutulan damar sayısı ve Apo B düzeyleri arasında istatistiksel anlamlı farklılık yoktu. 2 damar lezyonu olan grupta Apo B düzeyi 114±14 mg/dl, 3 damar lezyonu olan grupta 128±18 mg/dl, 4 damar lezyonu olan grupta 150±44 mg/dl ve 5 damar lezyonu olan grupta 152±23 mg/dl idi.
Kadın çalışma grubunda tutulan damar sayısı ile Apo B düzeyleri karşılaştırıldığında 2 damar lezyonu olanlarda (Grup 1) Apo B düzeyi 113±31 mg/dl, 3 damar lezyonu olanlarda (Grup 2) 138±31 mg/dl ve 4 damar lezyonu olanlarda (Grup 3) 198±39 mg/dl olarak bulun du. 3 grup arasındaki karşılaştırmada Grup 1 ve 2 arasında istatistiksel anlamlı farklılık yokken, Grup 1-3 arasında (p<0.05) ve Grup 2-3 arasında (p<0.01) istatistiksel anlamlı farklılık saptandı. Kadın olgularda tutulan damar sayısı ve Apo B düzeyleri arasındaki ilişki Şekil 6'da gösterilmiştir.
Bu çalışmada total kolesterol düzeyleri erkek olgularda kontrol grubunda göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Kadın olgular ve kontrol grubu arasında ise istatistiksel anlamlı farklılık yoktu.
Erkek ve kadın hastalarda tutulan damar sayısı ile stenoz derecesi ve damar çapı ile kolesterol düzeyleri arasında bir ilişki saptanmamıştır. Buda erkek hastalarda kontrol edilmemiş kolesterol düzeyi yüksekliğinin koroner arter hastalığı gelişiminde rolü olduğunu ancak stenoz derecesi ve yaygınlığı (stenoz skoru), tutulan koroner arter sayısı ve koroner arter çapını etkilemediğini düşündürmektedir.
Ateroskleroz gelişiminde etkili olduğu düşünülen diğer lipid trigliseriddir. Gotto plazma trigliserid düzeylerinin kadın ve erkekte ateroskleroz gelişimini etkilediğini bildirirken, Dahlen ve ark. 55 yaş civarındaki 322 erkek olguda koroner stenoz skoru ve trigliserid düzeyleri arasında anlamlı ilişki saptamıştır [5,10]. Labeur ve ark. 1054 olguda tutulan koroner arter sayısı ile plazma trigliserid düzeyleri arasında doğru orantılı bir ilişki olduğunu göstermişlerdir [11].
Maciejko ve ark. HDL'nin yapısına giren proteini Apo A1'in HDL'den daha iyi bir koroner arter hastalığı prediktörü olduğunu 1983 yılında bildirmişlerdir [6]. Günümüze kadar Wilson, Pocock ve Reinhart gibi yazarlar bu görüşü desteklemişlerdir. [12,13,14]. Plazma Apo A1 düzeyindeki %1'lik bir azalmanın koroner arter hastalığı riskini %2 oranında arttırdığını, bununda kolesterol düzeyindeki %1'lik artışa eşit bir risk oluşturduğu ve ApoA1 konsantrasyonunun koroner arter hastalığı oluşumunda kolesterol kadar önemli bir rol oynadığını bildirmiştir [15]. 400 erkek olguda yapılan bir çalışmada HDL ve Apo A1 düzeylerinin korelasyon gösterdiğini ve HDL yapısına giren Apo A1'in HDL düzeyinden etkilendiğini savunmaktadır [16,17]. Bu çalışmada da koroner arter hastası erkek olgulardaki Apo A1 düzeyindeki düşüklük ile HDL düzeyindeki düşüklük korelasyon göstermektedir.
Kwiterowich kadınlarda Apo A1'in koroner arter hastası olanlarda ve kontrol gruplarında anlamlı farklılıklar oluşturmadığını bildirmiştir [7]. Bu çalışmada da kadın olgularda ve kontrol grubunda anlamlı farklılık saptanmadı. Bu sonuçlar söz konusu yayın ile uyum göstermektedir.
Stenoz skoru ve Apo A1 düzeyleri erkek çalışma grubu olgularında anlamlı istatistiksel sonuçlar verdi. Olguların koroner skorları yükseldikçe Apo A1 düzeylerinde düşmeler olduğu saptandı. Kadın olgularda da aynı sonuçların elde edilmiş olması, Apo A1'in koroner aterosklerozun yaygınlığının iyi bir belirleyicisi olduğunu düşündürmektedir. Bu sonuçlar literatürdeki yayınlar ile koralesyon göstermektedir [2].
Ameliyat sırasında ölçülen damar çapları ile Apo A1 düzeyleri karşılaştırıldığında erkek olgularda damar çapı 2 mm ve üzerinde olan grupta Apo A1 düzeyleri damar çapı 1-2 mm arasında olan gruba göre anlamlı olarak yüksekti. Bu sonuç yüksek Apo A1 değerlerine sahip koroner arter hastalarında diğer koroner arter hastası olgulara oranla daha geniş bir damar çapı, dolayısı ile ameliyat esnasında daha kolay ve hızlı bir anastomoz ve ameliyat sonrasında daha uzun bir açık kalma süresini gündeme getirecektir. Literatür incelemesinde bu konu ile ilgili karşılaştırma yapabileceğimiz bir yayına rastlamadık.
Hearn ve Schmidt Apo A1 düzeylerinin tek başına koroner arter hastalığı prediktörü olmadığını ancak Apo A1/Apo B oranının iyi bir prediktör olduğunu bildirmişlerdir [3,18]. Bu çalışmada erkek olgularda Apo A1/Apo B oranı çalışma grubu olgularda oranla anlamlı olarak düşük çıkmış ve Hearn ve Schmidt'in sonuçları ile uyum göstermiştir.
LDL kolesterolün majör proteini olan Apo B çeşitli yayınlarda kadın ve erkeklerde koroner arter hastalığının prediktörü olarak bilinmektedir [10,18,19,20]. Durrington ve ark. Apo B'nin sadece erkeklerde koroner arter hastalığı prediktörü olduğunu bildirirken Kwiterowich ve ark. Apo B'nin kadınlarda daha belirgin erkeklerde ise daha zayıf bir risk faktörü olduğunu savunmuşlardır [7,21]. Gotto, Hearn, Labeur ve Schmidt tutulan koroner arter sayısı ile Apo B düzeylerinin doğru orantılı artış gösterdiğini bildirmişlerdir [3,10,11,18]. Pan ve ark. koroner stenoz skoru düşük olanlarda ApoB düzeyinin düşük olduğunu, stenoz skoru yüksek olanlarda Apo B düzeyinin yüksek olduğunu bildirmiştir [2].
Bu çalışmada erkek olgularda Apo B değerlerindeki anlamlı yükseklik Durrington ve ark. bulguları ile uyum göstermektedir. Kadın olgularda ise koroner stenoz skoru yüksek olanlarda elde edilen yüksek Apo B değerleri Fan ve ark. sonuçları ile uyumludur. Yine kadın olgularda damar çapı 1 mm veya daha az olanlarda Apo B değerlerinin damar çapı 2 mm veya daha fazla olanlara oranla yüksek olmasıda kadın bypass adaylarında dikkat çekici bir bulgudur.
4 damar hastalığı olan kadın olgularda Apo B düzeyleri 2 ve 3 damar hastalığı olanlara göre anlamlı olarak yüksek bulundu. Bu sonuç, Gotto, Hearn, Labeur, Schmidt ve ark.'nın sonuçları ile uyum göstermektedir.
Sonuç olarak, erkek olgularda sigara içme öyküsü kadın olgulara oranla belirgin olarak yüksekken, kadın olgularda da hipertansiyon, diyabet ve ailede koroner arter hastalığı öyküsü fazla bulundu. Erkek olgulardaki Apo A1, HDL ve Apo A1/Apo B düzeylerinin kontrol grubuna oranla düşük olması, Apo B ve total kolesterol düzeylerinin ise yüksek bulunması, bu parametrelerin erkek hastalarda koroner arter hastalığı ile ilişkili olduğunu düşündürmüştür. Kadın ve erkek olgularda, koroner stenozun yaygınlığını gösteren koroner stenoz skoru arttıkça, Apo A1 düzeylerinde azalma olması, her iki cinste de Apo A1 düzeylerinin koroner stenozun yaygınlığı ile ters orantılı bir ilişkisi olduğu kanısına varılmıştır. Ayrıca kadın olgularda, Apo B düzeyleri koroner stenoz skoru ile doğru orantılı bir ilişki göstermiş ve düzey arttıkça, stenoz yaygınlığı nın da arttığı düşünülmüştür. Çok önemli olduğu düşünülen diğer bir bulgu ise kadın olgularda, hastalanan koroner arter sayısı arttıkça, Apo B düzeylerinde yükselme saptanması ve Apo B düzeyleri arttıkça hastalanan koroner arter sayısının artmasıdır. Aynı şekilde, erkek olgularda bypass uygulanan damarların iç çapı Apo A1 düzeyleri ile ters orantılı ilişki gösterirken, kadın olgularda Apo B düzeyleri ile doğru orantılı olduğu görülmüştür. Buna göre preoperatif dönemde koroner arter hastalığının yaygınlığı açısından erkekte Apo A1, kadında ise hem Apo A1 hem de Apo B'nin prediktör olduğu düşünülmüştür. Buradan hareketle, koroner bypass sonrası ateroskleroz gelişimi ve izleminde de erkeklerde Apo A1, kadınlarda da Apo A1 ve B düzeylerinin önemli olduğu sonucuna varılmıştır.
1) Pearson TA, Heiss GM. Atherosclerosis.
Quantitative imaging, risk factors, prevalence,
and change. Circulation 1993; 87 (Suppl): II-2.
2) Pan QX, Liu P, Wang SC, Pan JT, Sun BY, Wu
XY, Saltups A. The study of serum
apolipoprotein levels as indicators for severity
of angiographically assessed coronary artery
disease. Am J Clin Pathol 1991; 95: 597-600.
3) Hearn JA, DMaio SJ, Roubin GS, Hammarstrom
M, Sgoutos D. Predictive value of apolipoprotein (a) and other serum lipoproteins in the
angiographic diagnosis of cooroonary artery
disease. Am J Cardiol 1990; 66:1176-1180.
4) Sullivan DR, Marwick TH, Freedman SB. A new
method of scoring coronary angiograms to
reflect extent of coronary atherosclerosis and
improve correlation with majör risk factors. Am
Heart J 1990; 119:1262-1267.
5) Dahlen GH, Guyton J R, Attar M, Farmer JA,
Kautz JA, Gotto AM, Phil D. Association of
levels of lipoprotein Lp(a), plasma lipids, and
other lipoproteins with coronary artery disease
documented by angiography. Circulation 1986;
74:758-765.
6) Maciejko JJ, Holmes DR, Kottke BA, Zinsmeister AR, Dinh DM, Mao SJT. Apolipoprotein A1 as a marker of angiographically assessed
coronary artery disease. N Engl J Med 1983; 309:
385-389,
7) Kwiterowich PO, Coresh J, Smith HH, Bachorik
PS, Derby CA, Pearson TA. Comparison of the
plasma levels of apolipoproteins B and A-1, and
other risk factors in men and women with
premature coronary artery disease. Am J
Cardiol 1992; 69:1015-1021.
8) Genest JJ, McNamara JR, Ordovas JM, Munley
SM, Jenner JC, Millar J, Salem DN, Schaefer EJ.
Effect of elective hospitalization on plasma
lipoprotein cholesterol and apolipoproteins A1-
B and Lp(a). Am J Cardiol 1990; 65: 677-679.
9) Kannel WB. Some lessons in cardiovascular
epidemyology from Framingham. Am J Cardiol
1976; 37: 269-282.
10) Linden T, Bondjers G, Karlsson T, Wiklund O.
Serum triglycerides and HDL cholesterol. Major predictors of long term survival after coronary
surgery. Eur Heart J1994; 15; 747-752.
11) Labeur C, Bacquer DD, Backer GD, Vincke J,
Mayldermans L, Vandekerckhove Y, Stichele E,
Rossenau M. Plasma lipoprotein (a) values and
severity of coronary artery disease in a large
population of patients undergoing coronary
angiography. Clin Chem 1992; 38/11: 2261-
2266.
12) Wilson PWF, Castelli WP, Karrel WB. Coronary
risk prediction in adults (The Fremington Heart
Study). Am J Cardiol 1987; 59: 91G-94G.
13) Pocock SJ, Shaper AG, Phillips AN. Concentrations of high density lipoprotein cholesterol,
triglycerides and total cholesterol in ischaemic
heart disease. Br Med J 1989; 298: 99-1002.
14) Reinhart RA, Gani K, Arndt MR, Steven K,
Broste MS: Apolipoprotein A1 and B as predictors of anngiographically defined coronary
artery disease. J Int Med 1990; 150: 1629-1632.
15) Sigfusson N, Sigvaldason H, Steingrimsdottir L,
Gudmundsdottir II, Thorsteinsson Th, Sigurdson G. Recent decline in ischaemic heart disease in Iceland and change in risk factors. Br Med J
1991; 302: 1371-1375.
16) Sigurdsson G, Baldursdottir A, Sigvaldason H,
Agnarsson U, Thorgeirsson G, Sigfusson N:
Predictive value of apolipoproteins in a
prospective survey of coronary artery disease in
men. Arn J Cardiol 1992; 69:1251-1254.
17) Stampfer MJ, Sacks FM, Salvini S, Willett WC,
Hennekens CH. A prospective study of
cholesterol, apolipoproteins and the risk of
myocardial infarction. N Engl J Med 1991; 325:
373-381.
18) Schmidt SB, Wasserman AG, Muesing RA,
Schlesselman SE, Larosa JC, Ross AM. Lipoprotein and apolipoprotein levels in angiographically defined coronary atherosclerosis. Am J
Cardiol 1985; 55.1459-1462.
19) Genest J, Jenner JC, McNamara JR, Ordovas JM,
Silberman S, VVilson PVVF, Schaefer EJ. Prevalence of lipoprotein (a) excess in coronary artery disease. Am J Cardiol 1991; 67: 1039-1045.