Bu çalışmanın amacı, ITA-koroner arter anastomozunda kullanılan üç temel tekniğin uzun dönem sonuçları açısından karşılaştırması ve konuya bir ölçüde açıklık getirilmesidir.
Hastalar standart kardiyopulmoner bypass teknikleri kullanılarak orta derecede hipotermi (28-32 ºC) ile ameliyat edildiler. Miyokard koruması soğuk potasyum kardiyoplejisi ve topical soğutma ile sağlandı. Tüm hastalarda LAD arteri ITA ile kanlandırıldı. Kritik lezyonu olan diğer koroner arterler için safen ven kullanıldı. Hasta başına I. gurupta 2.1, II. gurupta 2.4 ve III. grupta 2.1 koroner anastomoz yapıldı. I ve II. gurupta birer hastaya ek cerrahi girişim olarak sol ventrikül anevrizmektomisi uygulandı.
I. gurup hastalarda ITA-LAD anastomozu 7/0 ipek sütür materyali kullanılarak tek tek dikişler ile gerçekleştirildi. Ortalama 8-10 dikiş kullanılan bu teknikte dikişler hem ITA hem de LAD arterinde içten dışa geçildi. Anastomozun once sol, sonar da sağ yarısı dikildi. II. gurupta anastomoz tek bir 7/0 polipropilen sütür ile, devamlı dikiş tekniği ile gerçekleştirildi. III. gurup hastalarda ise LAD arteriotomisinin proksimal köşesi ve köşeden önceki ve sonraki birer dikiş üç adet 7/0 ipek ile dikildikten sonra, anostomozun kalan kısmı 7/0 polipropilen devamlı dikiş ile tamamlandı.
Hastalara ameliyattan en erken 6, en geç 71 ay sonar kontrol anjiografi yapıldı (ortalama 30.7±12.3). Yirmi dokuz hastada (%64) kontrol anjiografi indikasyonu tekrarlayan göğüs ağrısı idi. On altı asemptomatik hastada ise değişik nedenlerle kontrol anjiografi uygulandı.
Hastaların preoperatif özellikleri, ameliyat verileri ve postoperatif seyirleri TYIH Kardiyovasküler Cerrahi Kliniği Hasta Veri Tabanından sorgulandı ve bulgular karşılaştırıldı. Kontrol anjiografileri ameliyat tekniğinden haberdar olmayan iki gözlemci tarafından değerlendirildi. Değerlendirme, görüntü dört kez büyütülerek ve iki değişik planda yapıldı. Görüntü büyültmesinde hemoklips boyları esas alındı. ITA-LAD anastomozları ve ITA grefti bütün uzunluğunca; açık, daralmış veya tıkalı olarak değerlendirildi.
İstatistiksel değerlendirme, Microstatistics yazılımı kullanılarak, yerine göre ortalamalar arası anlam testleri veya ki kare testleri ile gerçekleştirildi. 0.05ten küçük p değerleri anlamlı olarak kabul edildi.
Kontrol anjiografilerinin değerlendirilmesinde toplam 3 ITA greftinin tıkalı olduğu ve biri ITA gövdesinde olmak üzere 4 greftte daralma olduğu saptandı. Toplam greft açıklık oranı %93.3 ve linearize greft tıkanıklık oranı %2./hasta yılı olarak bulundu (Resim 1). Tıkanıklık ve darlıkların guruplara göre dağılımı ise; I. gurupta 2 greft tıkalı ve 1 greft anostomoz hattında daralmış olarak bulundu (Resim 2). II. gurupta bir greft tıkanıklığı, bir greft gövdesinde daralma saptandı. III. gurupta tıkalı greft yoktu, ancak 2 olguda anastomoz hattında darlık saptandı (Resim 3). Takip süresi sonunda tıkanıklık oranları her üç gurup için sırasıyla: %12.5, %15.3 ve %18.1 (p=anlamlı değil) olarak saptandı. Ayrıca toplam 59 safen ven-koroner arter anastomozunun 27sinde tıkanıklık vardı (%45.7).
Doğal olarak her cerrah en rahat ve başarılı olduğu cerrahi tekniği kullanır. Dünyada ITA kullanımının yaygınlaşmasında önemli bir rol üstlenen Cleveland Clinicte ITA anastomozu tek tek dikişler ile yapılmasına ve burada eğitim alan cerrahlar eğitimleri süresince bu tekniği kulanmalarına karşın, buradan ayrıldıklarında hemen tamamı devamlı dikiş tekniğini kullanmaya başlamaktadırlar[9]. Bu da, her iki teknik arasında sonuç açısından önemli bir fark olmadığının, basit ve çabuk olan tekniğin tercih edildiğinin dolaylı bir göstergesi olarak kabul edilebilir. TYIH de yaklaşık 4000 ITA grefti kullanımının büyük çoğunluğu devamlı dikiş tekniği ile ve düşük bir morbidite ve mortalite ile gerçekleştirilmiştir[19].
Devamlı dikiş tekniği ile yapılan anostomozlarda kese bağı etkisi ile anastamozun daralma tehlikesi teorik olarak bulunmakta ise de, bu etki arteriotominin damar çapından büyük açıldığı durumlarda bildiğimiz kadarıyla belgelenmemiştir.
Biz, her üç teknik ile de anastomoz hattında daralma gelişebileceği ve tekniklerin bu açıdan birbirlerine üstünlüğü olmadğı kanısındayız. Sonuç olarak basit ve çabuk bir teknik olan devamlı dikiş tekniğinin, ITA koroner arter anastomozlarında güvenle kullanılabileceği düşüncesindeyiz.
1) Singh RN, Sosa JA, Green GE: Long-term fate of the internal mammary artery and saphenous vein grafts. J Thorac Cardiovasc Surg 1983,86:359.
2) Grondin CM, Campeau L, Lesperance J, Enjalbert M, Bourassa MG: Comparisbn of late changes in internal mammary artery and saphenous vein grafts in two consecutive series of patients 10 years after operation. Circulation 1984, 70 (Suppl 1): 208.
3) Lytle BW, Loop FD, Cosgrove DM, Ratliff NB, Easley K, Taylor PC: Long-term (5 to 12 years) serial studies of internal mammary artery and saphenous vein coronary bypass grafts. J Thorac Cardiovasc Surg 1985, 90:668.
4) Barner HB- Standeven JW, Reese J: Twelve-year experience with internal mammary artery for coronary artery bypass. J Thorac Cardiovasc Surg 1985. 90:668.
5) Cosgrove DM, Loop FD, Lytle BW, et al: Predictors of reoperation after myocardial revascularization. J Thorac Cardiovasc Surg 1988, 92:811.
6) Loop FD, LYtle BW, Cosgove DM, et al: Influence of the internal-mammary-artery graft on 10-year survival and other cardiac events. N Engl J Med 1986. 314:1.
7) Geha AS, Hammond GL, Stephan RN, Kleiger RK, Krone RJ: Longterm outcome of revascularization of the anterior coronary arteries with crossed double internal mammary versus saphenous vein grafts. Surgery 1987,102:667.
8) Cameron A, Davis KB, Green GE, Myers WO, Pettinger M: Clinical implications of internal mammary artery bypass grafts: the Coronary Artery Surgery Study experience. Circulation 1988, 77: 815.