The age range of our patients was 45-87 years and the average age 55.31. The average follow up period was 21.03 months.
The rate of major amputations was %0.0. 3 patients died during the early postoperative period (%6.25). Recovery was observed in all patients. None of the cases had a requirement of reconstructive surgery due to residual disease.
As a results, it is concluded that intraoperative transluminal ballon dilatation can extend the theraphy spectrum of vascular surgery and increase the effectiveness of treatment.
İlk kullanılmaya başlanmasından ve çok yönlü kullanılmaya başlamasından beri, en çok perkütan yol kullanılarak uygulanırlar. Uygulamalarındaki mortalite düşüktür[3,4,6,7]
Perkütan yol yanında primer bir rekonstrüksiyonun gerek olduğu durumlarda, tedavi ekinliğini arttırmak ve daha geniş kapsamlı bir rekonstrüksiyonu gereksiz kılmak için primer rekonstrüksiyonlarla kombine edilerek intraoperatif olarak kullanılırlar[3,7,8,9,10,11]. Böylece girişimin gereksiz yere daha kapsamlı olması önlenir ve uygulanan rekonstrüksiyonun proksimal ve distalindeki darlık ve/veya kısa tıkanmalar da tedavi edildiklerinden dolayı tedavi etkinliği artar[7,8,10]. Çünkü gerekli rekonstrüksiyonu uygularken proksimal ve/veya disitaldeki lezyonlarda klasik rekonstrüksiyonlarla tedavi edildiğinde girişim, kapsam ve zaman olarak artar; bu da mortalitenin artmasına neden olur. Bu durumlarda en kolay ve basit yöntem balon dilatasyonunu klasik rekonstrüksiyonlarla kombine etmektir.
Translüminal revaskülarizasyonlar içinde şimdiye kadar en çok uygulanmış olanı, balon dilatasyonudur ve diğer yöntemlere göre uygulanılan daha basittir; ayrıntılı bir teknik donanım gerekli değildir[3,4,7,8,9].
İntraoperatif balondilatasyonu diyebilmek için kanımızca balon dilatasyonun primer bir rekonstrüksiyonla kombine edilmesi gerekmektedir. Yoksa perkütan yolun mümkün olmadığı veya riskli olduğu durumlarda ameliyathanede açık olarak yapılan balon dilatasyonları intraoperatif balon dilatasyonu değildir ve perkütan anjiyoplasti grubuna girer.
En genç hastanın 45, en yaşlısının 87 olduğu grubumuzda, ortalama yaş 65.31 idi.
47 olguda transfemoral yol, 1 olguda crural yol kullanıldı.
Ameliyat endikasyonu Fontaine sınıflamasına göre II/b evresinde ve daha ileri evrelerde; ayrıca akut arteryel tıkanmalarda konuldu.
Preoperatif bütün olgularda periferik doppler-basınç ölçümleri yapılmış ve anjiyografi uygulanmıştır.
29 olgu preoperatif Fontaine sınıflamasına göre II/b, 9 olgu III, 5 olgu IV evrede idiler. 5 olguda akut arteryel tıkanma mevcuttu.
47 olguda femoral bifürkasyonda bir rekonstrüksiyon uygulandı, 1 olguda crural trombektomi ve trifükasyona ven patch'i konuldu.
Balon dilatasyonu 7 olguda femoro-popliteal bölgeye, 6 olguda hem iliak hem de femoropopliteal bölgeye uygulandı. 35 olguda balon dilatasyonu iliak bölgeye uygulandı.
Balon dilatasyonunu uygulandığı bölgeler:
İliak | 35 |
femero-popliteal | 7 |
İliak + femoro-popliteal | 6 |
Toplam | 48 |
Intraoperatif balon dilatasyonu uygulanan olguların preoperatif evrelendirmesi:
II/b | 29 |
III | 9 |
IV | 5 |
Akut tıkanma | 5 |
Toplam | 48 |
Postoperatif dönemde hastalar günlük dozu 100 ile 500 mg arasında değişen oral aspirin almışlardır.
Hastalar, postoperatif dönemde polikliniğimizde 3 aylık aralıklarla izlenmiştir. Bazı hastalarda izlemeler ev doktorları tarafından yapılmıştır. Ortalama izleme süresi 21.03 aydır.
II/b evresinde İTA uygulanan 26 olguda claudication tamamen kaybolmuş, 3 olguda II/a evresine uyan bir düzelme saptanmıştır. III. evrede ameliyat edilen 9 olgudan 5 tanesinde şikayetler tamamen kaybolmuştur. 4 olguda II/a'ya varan biri iyileşme saptanmıştır.
IV. evrede ameliyat edilen 5 olgudan 1 tanesinde claudicatio dahil şikayetler tamamen ortadan kalkmış, 3 tanesinde claudication mesafesinde II/a evresine uyan bir düzelme saptanmıştır, 1 hasta kaybedilmiştir. Akut arteryel tıkanma ile ameliyat edilen 5 hastadan 1 olguda şikayetler tamamen geçmiş, 2 olguda II/a evresine varan bir düzelme saptanmış ve 2 olgu kaybedilmiştir. Preoperatif var olan ülserler ameliyat sonrası tamamen iyileşmiş, gangrenler minör amputasyonları takiben spontan iyileşmişlerdir.
Majör amputasyon yapma zorunluluğu olmamıştır. İzleme süresi içinde yeni bir girişimi gerektirecek bir rezidif görülmemiştir.
Rekenalizasyonlar için değişik teknikler olmasına rağmen, balon dilatasyonu, uygulamasındaki teknik kolaylık ve şimdiye kadar en çok kullanılmış olması sebebi ile diğer rekanalizasyon teknikleri arasında özel bir yer tutar[3,4,8,9]. Bundan dolayı çalışma grubumuzda balon dilatasyonu kullanılmıştır.
Damar cerrahisinde belirli bir yerde oturan lokal lezyonların tedavisi klasik rekonstrüksiyonlarla standart bir şekilde tedavi edilmektedir ve bu pek bir zorluk yaratmamaktadır.
Ancak cerrahi tedavisi gereken lezyonlar multifokal olarak yerleşim gösterdiklerinde klasik vasküler rekonstrüksiyonlarla tedavi güçleşir. Çünkü planlanan girişimi genişletme zorunluluğu doğar; bu da ameliyat travmasını arttıracağından mortalitenin yükselmesine sebep olur. Tedavi edilmezlerse postoperatif dönemde erken tıkanmalara sebep olurlar veya girişimin başarısız kalmasına neden olurlar[14,15]. Böylesine multifokal yerleşim gösteren arteryel tıkanmalarda primer bir revaskülerizasyon balon dilatasyonu ile kombine edildiklerinde proksimal ve/veya distaldeki lezyonlar balon ile dilate edildiklerinde mortalite ve morbidite artmadan tedavi gerçekleştirilmiş olur.
Bu çalışmamızda 35 olguya dilatasyon iliak bölgeye uygulanmıştır. Bu yöntemle iliak bölgede bir rekonstrüksiyona gerek kalmamıştır. Buna benzer şekilde 7 olguda femoro-popliteal bölgeye ve 6 olguda her iki bölgeye balon dilatasyonu uygulanmıştır. Bu uygulama sonucu Bypass veya TEA gibi daha kapsamlı bir girişim gereksiz kılınmış ve daha kısa süren, basit rekonstrüksiyonlarla cerrahi tedavi iyi sonuçlarla mortalite artmadan gerçekleştirilmiştir.
Çalışmamızdaki mortalite 3 olgu ile %6.25 olarak gerçekleşmiştir. Bu hastalardan 2 tanesi akut arteryel tıkanma ile ameliyat edilen hastadır ve bu hastalar grubundaki yüksek mortalite bilinmektedir[16]. IV. evredeki 1 olguda miyokard infürktüsü nedeni ile kaybedilmiştir. Bu da damar cerrahisindeki gelişmelere bağlı olarak ameliyat endikasyonlarındaki genişleme sonucu daha fazla hastanın ameliyat edilmesine bağlıdır. Bunun sonucunda son yıllarda vasküler rekonstrüksiyonlar sonrası kardiak nedenlere bağlı gelişen mortalite artışına paralellik görülmektedir[15].
Majör amputasyon oranın %0.0 olarak gerçekleşmesi intraoperatif balon dilatasyonu uygulamasının etkinliğini göstermektedir. Bütün olgularda klinik düzelme saptanmıştır. 33 olguda şikayetler tamamen kaybolmuş, 12 olguda II/A'ya varan bir düzelme saptanmıştır. Diğer bir deyişle kritik kanlanma seviyesi düzeltilmiş, amputasyon tehlikesi ortadan kaldırılmıştır. II/a evresine uyan yürüme mesafesi, çoğunluğunu yaşlıların oluşturduğu olgularda günlük yaşamın daha kolay devam ettirilmesine, sosyal etkinliklerin devamına yeterli olmuştur.
Bu sonuçlara göre balon dilatasyonu intraoperatif olarak klasik girişimle başarılı bir şekilde
kombine edilebilirler. Sonuçlar yüz güldürücüdür.
Klasik vasküler girişimlerin balon dilatasyonu ile
kombine edilmeleri damar cerrahisinde yeni ve yararlı bir teknik olanak olarak kabul edilmeleri gerektiğine inanmaktayız.
1) Dotter Ch, Judkins MD: Transluminal treatment of
arteriosclerotic obstruction: Description of a new
technic and a preliminary report of its applications.
Circulation 30:654-670,1964.
2) Grüntzig A, Hopff H: Perkutane Rekanalisation
chronischer arterieller Verschlüsse mit einem neuen
Dilatationskatheter Dtsch. Med Wochenschr
99:2502-2005,1974.
3) Mahler F: Katheterinterventionen in der Angiologie.
Stutgart New York Georg Thieme Verlag 1990.
4) Kappert A: Lehrbuch und Atlas der Angiologie. 12.
Aüflage Huber Verlag Bern pp 160 e 395,1987.
5) Mathias K: Katheterbehandlung der arteriellen
Verschlusskrankheit von Unterschonkelarterien pp
60-66. in: Zehle A (Eds) Der Crurale Gefassverschluss Münchcn Bern Wien San Francisco Zuckschwcrt Verlag 1990.
6) Berndl R, Orend KH, Becker HM: Rekonstruktionsprinzipien bei peripherer arterieller Verschlusskrankheit der unteren Extremitaeten. Deutsches
Arzteblatt 90-37 2386-2392,1993.
7) Özdemir N, Nüsser CJ: Alt Ekstremitelerdeki Arteryel Tıkanıklıklarda İntraoperatif Translüminal Anjoplasti Uygulaması ve Sonuçları. Damar Cerrahisi
Dergisi 3:36-59,1994.
8) Fogart TJ, Chin A, Shoor PM, Blair GL, Zimmermann JJ: Adjunctive intraoperatie arterial dilatation.
Ach Surg 116:1391-1398,1981.
9) Roberts B, Gertner MH, Ring EJ: Balloncatheter dilatation as on adjunt to arterial surgery. Arch Surg
116:809-812,1981.
10) Steckmeier B, Küffer C, Spengel FA, Schmölder A,
Reininger C, Scweiberer L: Indikationen und Ergebnisse der adjuvanten intreoperativen Angiogplastie
und Angioskopie. Angio 15 Nr. 3:113-126,1993.
11) Andros G, Harris RW, Salles-Cunha SX: Technique
of intraoperativ ballon angioplasty. in: Moore WS.
Ahn (Eds) Endovascular surgery WB Saunders
Company Philadelphia London pp 209-222,1989.
12) Largiader J: Wird die PTA die Gefasschirurgie ersetzen? 194-199 in: Maurer PC, Dörrler J, v. Sommogyy
S (Eds): Gefasschirurgie im Fortschritt. Stuttgart
tNew York Georg Thieme Verlag 1991.
13) Rühland H, Schmid H, Augenstein U: Die Katheter-
dilatation als Teil der Gefassoperation pp 208-211
in: Maurer PC, Dörrler J, v. Sommoggy S (Eds): Gefasschirurgie im Fortschritt Stuttgart New York
Georg Thieme Verlag 1991.
14) Vardar A, Özgür M: Damar Cerrahisi Sermet Matbaası İstanbul pp 148-149,1976.