Biz burada Kronik Böbrek Yetmezliği nedeniyle izlenirken, Mitral Yetmezliği nedeniyle opere edilen bir olguyu sunarak, gerek operatif-postoperatif bakımla ilgili teknik uygulamaları, gerekse operasyon önceliğini tartışmayı amaçladık.
Önce mitral kapak replasmanı, ardından renal transplant kararı alınan hasta 2 Haziran 1994'de opere edildi. Hemodiyaliz uygulandıktan yaklaşık 6 saat sonra operasyona alınan hastada aortik kanulasyon, 28 derece hipotermi, antegrad soğuk kan kardiyoplejisi uygulandı. Sol atriyum açıldığında kapağın dar olduğu ve incelmiş yapıda olan kapakta belirgin yetmezlik olduğu saptandı. Eksize edilen kapak yerine 25 Carbomedics prostetik kapak teflon destekli tek dikişlerle takıldı. Eksize edilen kapakta patalojik incelemede miksoid dejenerasyon saptandı. Operasyon sırasında Bentley membran oksijenatör ve santrifugal pompa kullanıldı. CPB sırasında değerlerin düşük olması nedeniyle potasyum eklendi. CPB çıkışında modifiye ultrafiltrasyon uygulandı ve 1650 ml sıvı çekildi. Aortik klamp süresi 36' CPB süresi 48' olan hasta sorunsuz olarak CPB'den çıktı ve 10 μgr/kg/dk dobutamin ve 2.5 μgr/kg/dk perlinganit desteği ile yoğun bakıma alındı.
Postoperatif dönemde hemen periton dializi açılan hastadan periton dializi aracılığı ile gerektiğince sıvı çekildi, IV sıvısı dengeli elektrolit sıvısı ile ayarlandı. Gerektiğinde saatlik potasyum infüzyonu uygulandı. Postoperatif Kan Basıncı sistolik 95-140 mmHg, Nabız 90-110/dk, pulmoner arter basıncı 22-32 mmHg arası stabil seyreden hastanın tüm Kardiyak İndeks değerleri 3.5/lt/dk.m2 üzerindeydi. Postoperatif dönemde aritmisi olmadı ve önemli pozitif inotropik desteğe ihtiyaç duyulmadı. Toplam 1200 cc drenajı olan hastaya 3Ü kan verildi ve dreni postoperatif 4. gün çekildi. Periton diyalizi postoperatif 3. gün çalışmaması üzerine hemodiyaliz uygulamasına geçildi. Bu arada yoğun bakım izlemi boyunca ek sorunu olmayan hasta, postoperatif 4. gün yoğun bakımdan servise alındı. Servis izlemi sırasında postoperatif 10. günde kardiyak tamponad bulguları gelişmesi üzerine tüp perikardiostomi (LAA) uygulandı 750 c sıvı alındı.
Postoperatif 15. günde generalize konvülsiyonu olan hastada, konvülsiyonların tekrarlaması üzerine çekilen Bilgisayarlı Beyin Tomografisi normal olarak saptandı; hastaya disekulibriyum sendromu nedeniyle Difenilhidantoin başlandı, diyalizlerin arası açıldı. Hipervolemi bulguları süren hastada transuda tarzında sağ plevral effüzyon gelişti. Postoperatif 17. günde Amoksisilin-Klavulanik asit + Amikasin tedavisine rağmen 39 dereceye ulaşan ateşi oldu, Ciprofloksasin, Vankomisin başlandı, kültürlerinde üreme olmadı. Ateş ve konvülsiyon, hipervolemi ve plevral effüzyon sorunları çözülen hastanın kontrol ekokardiyografisi normal ve kültürlerinde üreme olmaması üzerine postoperatif 40. günde taburcu edildi.
Ayaktan kronik hemodiyaliz programında olan hastada taburcu olduktan 18 gün sonra hemodiyaliz çıkışında ventriküler fibrilasyon gelişti. Resüsite edilen hasta yaklaşık 15' içinde reanime edildi. Dializ çıkışında alınan elektrolit değerleri arasında Potasyum 2.1 mEq/lt olarak bulundu. Diğer laboratuar değerleri normaldi. Uygun sıvı ve elektrolit replasmanı yapılan hastanın kardiak bulguları ilk 4 saat içinde stabilleşti, spontan solunumu olan hasta resüsitasyon sonrası 2. günde ekstübe edildi. Hipervolemi gelişen hastaya periton diyalizi açıldı, etkin olarak çalışmaması nedeniyle tekrar hemodiyaliz uygulamasına başlandı.
Tekrar yüksek ateşi ortaya çıkan hastaya vankomisin, gentamisin, rifampisin başlandı; kültürlerinde üreme olmadı. Ateşi tekrarlamayan hastanın son yapılan ekokardiyografisinde mekanik mitral protez fonksiyonları normaldi, 1. derece aort yetmezliği saptandı. İzlemi sırasında hemodiyaliz sonrası bir kez daha ventriküler fibrilasyon gelişti ve kısa süre içinde resüsite edildi. Nörolojik tablosu tam olarak düzelmeyen hasta 2. resüsitasyon sonrası 10. günde, postoperatif 4. ayda, eksitus oldu.
Diğer cerrahi işlemlerden farklı olarak CPB gerektiren açık kalp işlemleri vücudun sıvı ve elektrolit dengelerinde oldukça yüklü değişikliklere neden olmaktadır. Normal fonksiyona sahip böbrekler bu sıvı yükünü dengelerken renal fonksiyonu bozuk olgularda sıvı yükü ve elektrolit imbalansına karşı ek önlemler almak gerekmektedir[6]. CPB tekniklerinin ilerlemesi ve peroperatuar bakımdaki gelişmeler sayesinde son on yılda kronik yetmezlikli olgularda açık kalp işlemlerinin sayısı belirgin olarak artmıştır[5-9].
KBY'li olgunun operasyona hazırlığı preoperatif hemodiyaliz ile başlamaktadır. Operasyondan hemen önce hemodiyaliz uygulanması postoperatif diyaliz ihtiyacını azaltmakla beraber CPB öncesi sıvı elektrolit dengelerinin olumsuz etkilenmesine yol açabilir. CPB sonrası sıvı çekmek ve elektrolit dengelerinin olumsuz etkilenmesine yol açabilir. CPB sonrası sıvı çekmek ve elektrolit dengelerinin sağlanması amacıyla genellikle periton diyalizi uygulanır[6]. Periton diyalizinin tercih edilme nedenleri ise hemodinamik dengeyi bozmaması, Elektrolit ve sıvı dengesinin kolay ayarlanabilmesi ve uygulama kolaylığıdır[6,7].
Biz ayrıca CPB sonrası gelişen hipervolemiyi düzeltmek, hemotokriti kısa süre içinde yükseltmek ve pompa kanını tamamını kullanabilmek amacıyla olgumuzda modifiye ultrafiltrasyon uyguladık[10].
Önce yapılan renal transplantasyonun sakıncalarını ise immunosupresyon uygulanımı, anestezi riskinin artması, graftin hipoperfüzyonu nedeniyle tehlikeye girmesi, immünosupresif ilaçların kardiyak yan etkileri ve kardiyak ilaçların graft üzerine yan etkileri olarak sıralayabiliriz.
Olgumuzda hemodiyaliz komplikasyonlan olarak hipervolemi ve plevral sıvı, disekulibriyum sendromu, generalize konvülziyonlar, hipopotasemi ve ventriküler fibrilasyon gelişmiştir. KBP ile ilgili ek sorunlar ise perikardiyal effüzyon, enfeksiyon-yüksek ateş, çok ve uzun süreli postoperatif drenaj ve antikoagülasyon ayar zorluğu şeklinde gelişmiştir.
Literatürde diyaliz uygulanan olgularda tüm açık kalp işlemleri için ortalama %9 (%0-50) mortalite bildirilmekte, bu oran kapak replasmanı olguları içinse ortalama %12 (%0-50) olmaktadır[5-9]. Operasylonla ilgili sorunu olmayan olgumuz, öncelikle hemodiyaliz ve KBY ile ilgili sorunlar nedeniyle postoperatif geç dönemde kaybedilmiştir. Bu nedenle KBY-kronik diyaliz hastalarının kardiyak cerrahi öncesi ve sonrası hemodiyaliz ve nefrolojik izlemleinin ek çaba ve tecrübe gerektirdiğini düşünmekteyiz.
Sonuç olarak bu olgudan edindiğimiz deneyime göre, kalp kapak hastalığı olan renal transplant adayına anestezi açısından yüksek risk grubu olarak önce renal transplantasyonunu uygulanması gerektiği düşüncesindeyiz[11].
1) Lindner A, Charra B, Sherrard DJ, Scribner BH: Accelareted atheresclerosis in prolonged maintenance
hcmodialysis. N Engl J Mcd 29:697-701,1974.
2) Brenner BM, Lazarus JM: Chronic renal failure. Wilson JD, Braunwald E, Isselbacher KJ: Harrison's principles of internal modicine. New York/Mc Graw Hill p. 1150-1157,1991.
3) Chawla R, Gailiunas P, Lazarus JM, et al: Cardiopulmonary bypass surgery in chronic hcmodialysis and
transplant patients. Trans Am Soc Artif Intern Organs(abs) 23:694-7,1977.
4) Monsort BK, Wickstrom PH, Haglin JJ, Francis G,
Comty CM, Helseth HK: Cardiac operation and endstage renal disease. Ann Thorac Surg 30:267-72,1980.
5) Deutsch E, Bernstein RC, Addonizio P, Kussmaul
WG: Coronary artery bypass surgery in patients on
chronic hemodialysis. Ann Intern Med 110:369-72,
1989.
6) Ko W, Kari H, Kreiger MD, Isom OW: Cardiopulmoner bypass procedures in dialysis patients. Ann Thorac Surg 55:677-84,1993.
7) Blakemann BM, Pifarre R, Sullivan HJ, Montoya A,
Bakhos M: Cardiac surgery for chronic renal dialysis
patients. Chest 95:509-11,1989.
8) McGovern E, Rooncy R, Nelighan MC: Open heart
surgcry in patients receiving chronic hemodialysis.
Thorax 39:388-9,1984.
9) Laws KH, Merrill WH, Hammon JW, Prager RL, Bender HW: Cardiac Surgery in patients with chronic
renal disease. Ann Thorac Surg 42:152-7,1986.