Tüm olgularda ayrıca VSD vardır. Tip IV trunkus arteriozus olarak da adlandırılan bu anomali aslında pulmoner atrezi+VSD kategorisinde incelenmektedir [1-3]. Oldukça değişik anatomik varyasyonlar gösteren bu anomalinin cerrahi tedavisi de farklılıklar göstermektedir. Kliniğimizde VSD ile beraber pulmoner atrezisi olan, multipl MAPKAlar tarafından kanlandırılan konfluen bir pulmoner arter yapısı gösteren bir olguda sağ ventrikül-pulmoner arter arasına kapaklı konduit konularak cerrahi tedavi uygulanmıştır. MAPKAların tam olarak belirlenerek kapatılmaması nedeniyle postoperatif dönemi sorunlu seyreden bu olgu 2 kez reoperasyona alınarak MAPKAları bağlanmıştır. Bu olgu sunularak bu anomalinin cerrahi tedavisi ve karşılaşılabilecek postoperatif sorunlar tartışılmıştır.
Çekilen sineanjiyogramında perikard dışında her iki pulmoner arteri birleştiren bir damar olduğu ve desendan aortadan çıkan geniş bir kollateralin bu konfluen pulmoner arteri kanlandırdığı belirlendi (Şekil 1).
Preoperatif sinekardiyogram, pulmoner atrezi ile birlikte kollateraller yoluyla hiler seviyede görüntülenen pulmoner arterler görülmekte |
Postoperatif sinekardiyogram, sağ ventrikül arter arası ilişkiyi sağlayan konduit görülmekte ancak sağ üst lob ve sol alt loba giden iki ek kollateral görülmekte |
Balon kateter konularak pulmoner arterlerin buradan kanlandığı kanıtlandı ve kateter kollateral içinde bırakılarak retorakotomi yapılarak kollateral bağlandı. Üçüncü operasyon sonrrası pulmoner arter basıncı normal seviyelere düşen ve semptomları hızla düşen hasta potoperatif 13. günde taburcu edildi ve altı ay sonraki kontrolünde herhangi bir yakınması yoktu.
İntraperikardiyal pulmoner arter yapısı olmayan bu olgular kalpten tek bir ana damarın çıkması nedeniyle psödotrunkus, trunkus tip IV şeklinde de tariflenmiştir [1,2].
Ventriküler septal defektin mutlaka olduğu bu olgularda pulmoner arterin kanlanması da değişik varyasyonlar göstermektedir. PDA veya aorta-pulmoner pencere aracılığı ile unifokal kanlanma olabileceği gibi MAPKAlar aracılığı ile multifokal bir kanlanma olabilmektedir.
Olgularda pulmoner arter yapısında oldukça farklılıklar göstermektedir. Bazı olgularda konfluen bir pulmoner arter yapısına rastlanabildiği gibi, lober arterlerin farklı kollaterallerden beslenmesi veya konfluen bir pulmomer arter olmaması ve pulmoner arter dallarının sadece akciğer hiluslarında belirmesi gibi farklı perfüzyon tipleride oluşabilmektedir.
Cerrahi tedaviye en uygun olgular tek bir kaynaktan perfüze olan konfluen ve lober arterlerde ilişkili bir pulmoner arter yapısına sahip olgulardır. Ancak bu olgularda sıklıkla multifokal bir kanlanma ve 2-6 değişen sayılarda MAPKAlar vardır [1-3]. Bronşial veya interkostal arterler aracılığı ile gelişen kollaterallerden tamamen farklı olan bu kollateraller eğer tam düzeltme esnasında kapatılamazsa postoperatif prognozu olumsuz yönde etkilemektedir [4]. Oldukça farklı seyir şekilleri gösteren bu kollaterallerin peroferatif tam olarak belirlenmesi gerekmektedir. Sıklıkla inen aortadan köken alan bu kollaterallerin bağlanması için ek olarak torakotomi gerekmektedir. Bizim olgumuzda da tam belirlenemeyen kollateraller nedeniyle iki reoperasyon yaşanmıştır.
Tam düzeltme uygulanan olgularda VSDnin kapatılması ve sağ ventrikülpulmoner arter ilişkisinin ekstrakardiyak bir konduit ile sağlanması temel işlemdir [5]. Ekstrakardiyak konduitlerde son yıllarda aortik homograft konduitler sekonder obstrüksiyonların daha nadir gelişmesi nedeniyle tercih edilmektedir [6]. Dacron-porcine kapaklı konduitlerde 5 sene içinde %70lere ulaşan oranlarda obstrüksiyon ve reoperasyon ihtiyacı görülmesi nedeniyle kullanımı zorunlu olmadıkça önerilmektedir [6].
Bizim olgumuzda aortik homograft kullanma imkanımız yoktu. Bu nedenle ticari olarak satılan bovine perikardı kapaklı konduiti (Biocor) kullandık. Olgumuzda preoperatif pulmoner arter basıncının yüksek olması nedeniyle kapaklı bir konduit tercih ettik.
Bu olguyla vurgulamak istediğimiz trunkus tip IV, pulmoner atrezi VSD veya psödotrunkus, terminolojisi ne olursa olsun bu tür olgularda ekstrakardiyak konduit kullanımı ile cerrahi tedavinin ülkemiz koşullarında kolaylıkla mümkün olduğudur. Ancak MAPKAların varlığı ve tam düzeltme sırasında kapatılmaları postoperatif mortalite ve morbidite ile yakından ilişkilidir. Bu olgularda operasyon öncesi bu kollaterallerin tam olarak belirlensi ve gerekirse tam düzeltme sonrası torakotomi ile kapatılmasının iyi bir prognoz için gerekli olduğunu düşünmekteyiz.
1) Thiene G, Anderson RH: Pulmonary atresia with
ventricular septal defect: anatomy. In: Anderson RH,
McCartney FJ, Shinebourne E A, Tynan M. Pediatric
cardiology. Edinburg, Churchill Livingstone, 1993;
5:80-101.
2) Anderson RH: Truncus Type IV: does it exist? In-
vited intraduction. In: Moulton AM. Current cont-
roversies in techniques in congenital heart disease.
Newyork, WB Saunders, 1984; p. 101-5.
3) Pearl JM, Laks H, Drinkwater CD, et al: L Repair of
truncus arteriosus in infancy. Ann Thorac Surg 1991;
52:780-6.
4) Haworth SG, Rees PG, Taylor JFN, McCartney FJ,
de Leval MR, Stark J: Pulmonary atresia with vent-
ricular septal defect and major aorto pulmonary col-
lateral arteries; effects of systemic pulmonary anas-
tomosis. Br Heart J 1981; 45:133-41.