Altmış yaşında kadın hasta, boyunda zamanla büyüyen tek taraflı şişlik ve ağrı şikayeti ile kliniğimize başvurdu. Hipertansif olan hastanın anamnezinde sifiliz, travma ve geçirilmiş boyun cerrahisine ait öykü yoktu. Yapılan fizik muayenesinde sol mandibuler açı altında 3x1.5 cm boyutlarında pulsasyon veren ağrılı bir kitle tespit edildi. Başka bir özellik saptanmadı. Elektrokardiyografi (EKG) normal sinüs ritmindeydi. Laboratuvar tetkiklerinde orta derecede hiperkolestrolemi dışında diğer sonuçlar normaldi. Çekilen servikal renkli Doppler ultrasonografisinde (USG), internal karotis arterde sakküler tipte anevrizma mevcuttu. Hastanın dijital subtraction anjiyografisi sonucunda sol internal karotis arterin kıvrımlı bir seyir izlemekte olduğu, bu kıvrımlı bölgenin distalinde 20x22 mm boyutlu sakküler tipte bir anevrizma olduğu görüldü. Anevrizmanın distali, eksternal karotis arter ve common karotis arter normaldi (Resim 1).
Resim 1. Olgu 1e ait anevrizmanın DSA görüntüsü.
Olgu 2
Altmışbeş yaşında kadın hasta kliniğimize boyunda zaman içinde büyüyen tek taraflı ve ağrılı şişlik şikayeti ile başvurdu. Hasta hipertansifti ve anamnezinde herhangi bir özellik yoktu. Elektrokardiyografisinde normal sinüs ritmindeydi. Laboratuvar tetkiklerinde herhangi bir patoloji saptanmadı. Hastanın fizik muayenesinde, sağ mandibuler açı altında 5.5x4 cm boyutlarında pulsatil kitle palpe edildi. Servikal renkli Doppler USG incelemeleri sonucunda internal karotis arterde sakküler tipte anevrizma tespit edildi. Hastanın dijital subtraction anjiyografisinde sağ internal karotis arterin servikal parçasında, bifurkasyonun 5-6 cm distalinde 55x40 mm boyutlarında dev bir anevrizma olduğu görüldü. Anevrizmanın distali normaldi (Resim 2).
Resim 2. Olgu 2deki anevrizmanın anjiyografik görüntüsü.
Cerrahi teknik
Hastaların elektif operasyonu planlandı. Genel anestezi altında sternokloidomastoid kasın ön sınırı boyunca vertikal insizyonla anevrizma kesesine ulaşıldı. Ana karotis arter, eksternal karotis arter ve internal karotis arterin distali klemp koymak için hazırlandı, 1 cc (5000 Ünite) heparin IV olarak uygulandı. Ana karotis artere ve eksternal karotis artere klemp kondu. İnternal karotis arterdeki retrograd basınç ölçüldü. Birinci olguda 62 mmHg, ikinci olguda ise 67 mmHg olarak bulundu. Şant kullanımı düşünülmedi. Anevrizma distaline de klemp konduktan sonra anevrizma kesesi açıldı. Parsiyel rezeksiyon yapıldı. Her iki hastada da ucuca anastomozla onarımın mümkün olmadığı göruldü ve arteriyel devamlılık otolog safen ven greftinin interpozisyonu ile sağlandı. Hastaların postoperatif takipleri komplikasyonsuz seyretti. Anevrizma duvarından alınan örneklerin patolojik incelemesi yapıldı. Birinci hastada Monckebergin medial kalsifik sklerozu, ikinci hastada damar duvarında yaygın miksoid dejenerasyon, hiyalinizasyon ve kalsifikasyon saptandı. Erken dönem takiplerinde renkli Doppler USG ile bir patoloji saptanmayan hastaların uzun dönem takipleri asemptomatik devam etmektedir.
Hastalığın belirtileri boyunda pulsatil kitle, boyun ve baş ağrısı, retroorbital baskı hissi, glossopharyngeal kompresyona bağlı oksipital bölgeye yayılan kulak ağrısı, disfaji, karotis kanalı yakınlarına ulaşan anevrizmalarda kranial sinir kompresyonları santral sinir sistemi disfonksiyonudur. Bunlardan en sık boyunda pulsatil kitle ve ağrı görülür [4]. Santral sinir sistemi disfonksiyonu genellikle aterosklerotik anevrizmalarda görülür ve geçici iskemik atak, komplet stroka oranla iki kat daha sıktır. Ayırıcı tanısında kink veya elonge karotis arter önemli yer tutar. Bunlarda tipik olarak kitle sağda boyun tabanındadır ve hasta obez, yaşlı, hipertansif bir kadındır. Duplex USG en basit tanı aracıdır. Ancak lezyon yukarıda lokalize veya hastanın boynu kısa ise yetersiz kalabilir [1]. Anjiyografik tanı, anevrizmanın analizi ve cerrahi stratejinin saptanmasında önemli bir yere sahiptir. Nonoperatif tedavi travmatik ve spontan disseksiyonlu genç hastalarda tercih edilir [5]. Bununla birlikte antikoagülan terapi başarısız olur, progresif ekspansiyon ve nörolojik semptomlar gelişirse cerrahi girişim gerekir.
Geçmişte tek yöntem olan ligasyon artık, kafa tabanına uzanan internal karotis anevrizmalarında rezeksiyon ve arteriyel rekonstrüksiyonun mümkün olmadığı durumlarda kullanılmaktadır. Fakat strok ve mortalite riski oldukça yüksektir. Bunlardan kaçınmak için ligasyon yapılan tarafta retrograd basınç 60 mmHgdan az ise ekstrakranyal-intrakranyal bypass düşünülmelidir. Ayrıca kafa tabanına uzanım gösteren anevrizmalarda tamirde distal kontrol Fogarty kateteri, t-shunt veya olive tip metal dilatatör ile sağlanarak [5] ve mandibulanın subluksasyonu [5,6] gibi farklı yaklaşımlar kullanılarak gerçekleştirilebilmektedir. Endoanevrizmorafi tekniği günümüzde hemen hemen terk edilmiştir. Ancak kafa tabanına uzanan rezeksiyonu zor, distal yayılım gösteren füziform tipte anevrizmalarda ve bazı sakküler anevrizmalarda halen kullanılmaktadır. Geniş mikotik anevrizmaların bir kısmında ise arteriyel duvarın debridmanı ve otolog safen ven ile patchplasty uygulaması ile bu tekniğin modifikasyonu kullanılmaktadır.
Ekstrakranyal karotis anevrizmalarında rezeksiyon ve akımın restorasyonu günümüzde tercih edilen tedavidir. Bunun için en uygun vakalar ana karotis arter ve 1/3 proksimal internal karotis arter lezyonlarıdır. Küçük sakküler anevrizmalar anevrizmektomiyi takiben primer kapama veya yama ile onarılabilinirken, geniş boyunlu sakküler ve füziform anevrizmalarda bu tür lokal tamirler mümkün değildir. Rezeksiyon sonrası arteriyel devamlılık ucuca anastomoz (özellikle elonge damarlar ve küçük anevrizmalarda), eksternal karotisin internal karotise anastomozu ve greft interpozisyonu ile sağlanabilir. Prostetik ve otolog safen ven greftlerin sonuçları iyi ve eşit olmasına karşın infeksiyon ihtimalinde safen ven grefti tercih edilmelidir. Geniş anevrizmalarda kranyal sinirlere zarar verme ihtimali nedeni ile komplet rezeksiyondan kaçınılmalıdır. Karotis oklüzyonu boyunca serebral koruma, bifurkasyon endarterektomilerinde olduğu gibi elektroensefalografik monitörizasyon ve serebral kan akımı ölçümleri ile veya internal şantla sağlanır. Karotis rekonstrüksiyonu planlanan olgularda, retrograd basınç uygun olsa dahi operasyon süresi uzun olduğundan birçok cerrah tarafından rutin şant kullanımı tavsiye edilmektedir. İntra-anevrizmal transorifis yerleşimli eksternal karotis - internal karotis şant tekniği de cerrahi prosedürü kolaylaştırmak amacı ile kullanılabilir [7].
Alternatif başka bir teknik de endovasküler terapidir. Özellikle kafa tabanına uzanan, ulaşımı zor anevrizmalarda, cerrahinin kompleksleşmesi nedeni ile akılda tutulmalıdır. Yüksek servikal yerleşimli birçok gerçek ve psödoanevrizma transfemoral yolla silikon balonlar kullanılarak tedavi edilebilir [8].
Anevrizmanın yerleşim yeri ve büyüklüğü göz önüne alınarak tedavi metodlarından uygun olan seçilmelidir. Biz sunduğumuz bu iki ekstrakranyal karotis arter anevrizma olgusunda kullandığımız rezeksiyon ve arteriyel rekonstrüksiyon yönteminin uygun olgularda iyi sonuç verdiğini ve seçilebilecek en uygun yöntemlerden biri olduğunu düşünüyoruz.
1) Rosset E, Albertini JN, Magnan PE, et al. Surgical treatment
of extracranial internal carotid artery aneurysms. J Vasc
Surg 2000;31:713-23.
2) Jebara VA, Acar C, Dervanian P, et al. Mycotic aneurysms
of the carotid arteries. Case report and review of the
literature. J Vasc Surg 1991;14:215-9.
3) Zwolak RM, Whitehouse WM, Knake JE, et al.
Atherosclerotic extracranial carotid artery aneurysms.
J Vasc Surg 1984;1:415-22.
4) Mokri B, Piepgras DG, Sundt TM, et al. Extracranial
internal carotid artery aneurysms. Mayo Clin Proc
1982;57:310-21.
5) El-Sabrout R, Cooley DA. Extracranial carotid artery
aneurysms: Texas Heart Institute experience. J Vasc Surg
2000;31:702-12.
6) Carrel T, Bauer E, von Segesser L, et al. Surgical
management of extracranial carotid artery aneurysms:
Analysis of 6 cases. Cerebrovasc Dis 1991;1:49.