Methods: A total of 1263 popliteal arteries of 690 patients (566 males, 124 females; mean age 64 years; range 8 to 85 years) for whom all clinical data were available and who underwent lower extremity digital subtraction angiography in our department between February 2001 and November 2010 were investigated retrospectively. The diseases that affect popliteal arteries were classified as atherosclerosis, aneurysm, trauma, acute thromboembolism, popliteal entrapment syndrome, Buerger's disease and other forms of vasculitis. The clinical symptoms and treatment methods of the patients were evaluated in the light of the above-mentioned findings.
Results: Lesions were found in 731 arteries in the digital subtraction angiographic examination of 1263 arteries in total. Of these lesions 695 were atherosclerosis lesions, nine were aneurysms, 12 were traumas, two were acute thromboembolus, two were entrapment syndromes and 10 were Buerger's disease lesions.
Conclusion: Digital subtraction angiography is a valuable method in the diagnosis of popliteal artery disease and effective in determining the treatment method.
Popliteal arteri etkileyen hastalıklar tüm arteriyel sistemde izlenebilen genel patolojiler olabilir, fakat arterin diz eklemine yakın komşuluğuna ve histopatolojik yapısına bağlı olarak kendine özgü farklı klinik ve radyolojik karakteristikleri de vardır. Popliteal artere ait lezyonlar ortak klinik bulgu ve semptomlara yol açarak benzeşebilirler. Radyolojik inceleme ile yapılan ayırıcı tanı, tedaviyi yönlendirmede ekstremite kurtarıcı öneme sahip olabilir.
Biz bu çalışmada popliteal arteri etkileyen hastalıkları inceleyerek, klinik ve anjiyografik bulgularını, ayırıcı tanılarını, tedavi yöntemlerini literatür ışığında gözden geçirmeyi amaçladık.
Anjiyografik inceleme
Anjiyografik incelemeler iki anjiyografi cihazında
gerçekleştirildi (Integris V3000; Philips
Medical Systems, France ve Toshiba, Infinix, Japan).
İncelemelerde 1024x1024 piksel görüntüleme matriksi
kullanıldı. İşlem öncesi nabızlar muayene edilerek
femoral arterden, femoral giriş yapılamadığında aksiller
arterden 5-F kılıf ile arteriyel giriş yapıldı. Alt ekstremite
arterleri, stepping yöntemi[4] ile veya tek/multipl enjeksiyonlarla
ardışık görüntüleme yapılarak incelendi.[5]
Klinik olarak popliteal arter tuzak sendromu (PATS)
şüphesi olan hastaların tümüne ek provokasyon manevraları
yapıldı. İşlem için kullanılan toplam kontrast
madde dozu 90-150 ml arasında değişmektedir. İşlem
sonrasında anjiyografik görüntüler iş istasyonlarında
(Integris V3000, Philips Medical Systems, France and
Toshiba, Infinix, Japan) incelendi ve gerekli ölçümler
ve subtraksiyon optimizasyonu yapıldı. Arteriyografiler,
popliteal arterin aterosklerotik daralma ve oklüzyonları,
dıştan basılar ve diğer patolojiler açısından girişimsel
radyolojide 12 ve üç yıl deneyimli iki radyoloji uzmanı
tarafından incelendi.
Tablo 1: Popliteal arter lezyonlarının sınıflandırılması ve dağılımları
Toplam 695 popliteal arterde (%55) aterosklerotik hastalık saptandı. Aterosklerotik tutulum gösteren arterlerin 420’sinde (%60) %50’nin altında darlık, 137’sinde (%19) %50’nin üzerinde darlık, 138’inde (%19) tam tıkanma olarak izlendi (Tablo 2). Hastaların yaş ortalaması 63 (dağılım 44-87) idi. On hastada popliteal artere yönelik perkütan transluminal anjiyoplasti (PTA) uygulandı (Şekil 2). Bu hastaların tümünde iliyak ve femoral arterlerde multipl segmental aterosklerotik değişiklikler vardı, klinik olarak Fontaine 2b-4 bulguları saptandı. Perkütan transluminal anjiyoplasti sonrası tüm hastalarda stenoz düzeyinin %20’nin altına gerilediği ve distal akımın düzeldiği gözlendi. Hastalarda komplikasyon izlenmedi, hiçbir hastaya stent uygulanmadı.
Tablo 2: Popliteal arter aterosklerotik hastalığında lezyonların dağılımları
Yedi hastada (6 erkek, 1 kadın; ort. yaş 63 yıl; dağılım 32-68) toplam dokuz arterde (%0.6) popliteal arter anevrizması (PAA) saptandı. Anevrizmaların altısı aterosklerotik gerçek anevrizma, üçü travmaya sekonder psödoanevrizma idi. Aterosklerotik anevrizması olan hastalardan ikisinde iki taraflı PAA (Şekil 3), birinde de eşlik eden abdominal aort anevrizması saptandı (Şekil 4). Tek kadın hasta travmatik psödoanevrizma idi (Şekil 5). Gerçek PAA hastalarının ikisinde Fontaine 1 ve 3 bulgular saptanırken, iki hasta asemptomatikti.
Yirmi beş ve 27 yaşlarında iki erkek hastada (%0.15) popliteal arter tuzak sendromu saptandı. Tuzak sendromları iki taraflı fakat asimetrik idi. İki hastada da iki ve bir yıldır tek bacakta daha belirgin olan egzersizle artan ağrı yakınması vardı. Her iki hastada Doppler ultrasonografi (USG) ile klinik yakınmanın fazla olduğu ekstremitede popliteal düzeyde intimal hiperplazi şeklindeki erken aterosklerotik değişiklikler ve non-kalsifik plak oluşumları izlendi. Hastalarda semptomların daha az olduğu diğer bacaklarda dinlenim sırasında popliteal arter normal olarak izlendi. Bir hastada stres manevrası ile USG’de luminal daralma izlenirken, diğer hastada manevraya uyumsuzluk nedeniyle görüntüleme yapılamadı (Şekil 6). Dijital çıkarmalı anjiyografide her iki hastada popliteal arterde dinlenimde düzgün konturlu daralma saptanırken, plantar fleksiyon veya ekstansiyon şeklinde alınan stres görüntülerde ise tıkanma gözlendi (Şekil 7).
On iki arterde (%0.9) popliteal arter travması izlendi. Tüm hastalarda (9 erkek, 3 kadın ort. yaş 39 yıl; dağılım 13-66 yıl) tek taraflı tutulum vardı. Dokuz arterde (%75) tam tıkanma veya kritik darlık izlenirken (Şekil 8), üç arterde kritik olmayan darlık saptandı (Şekil 9). Travmatik psödoanevrizmalar üç adet idi ve anevrizma başlığı altında değerlendirildi.
Kırk ve 66 yaşında iki kadın hastada tek taraflı kardiyak kaynaklı (%0.15) akut tromboemboli saptandı (Şekil 10).
Sekiz erkek hastada (ort. yaş 38 yıl; dağılım 32-55) toplam 11 arterde (%0.8) Buerger hastalığı izlendi (Şekil 11).
Aterosklerotik hastalık
Aterosklerotik hastalık alt ekstremitenin diğer
arterlerinde olduğu gibi popliteal arterin de en sık
görülen hastalığıdır. Klinik olarak anlamlı (çapta
%50’den fazla daralma) veya anlamlı olmayan (çapta
%50’den az daralma) daralmalar ve tam tıkanma
olarak sınıflandırılır. Klinik değişkendir ve hastalar
tutulumun miktarına, diğer vasküler segmentlerde
eşlik eden patoloji olup olmamasına bağlı olarak
aralıklı klaudikasyo veya kritik iskemi ile başvurabilirler.[6] Klinik değerlendirmede Fontaine sınıflaması
yaygın olarak kullanılmaktadır (Tablo 3). Radyolojik
olarak tanıda Doppler USG ve anjiyografik yöntemler
kullanılır. Tedavi, klinik ve radyolojik bulgulara
göre şekillendirilir. Perkütan transluminal anjiyoplasti
günümüzde aterosklerotik popliteal arter lezyonlarının
tedavisinde cerrahiye en önemli alternatif durumundadır.[6,10-12] Perkütan transluminal anjiyoplasti uyguladığımız
10 hastanın yedisinde 10 cm’den kısa segmentte
%50’nin üzerinde darlık var iken, üçünde 5 cm’den
kısa segmentte tam tıkanma vardı. Hastaların tümünde
optimal popliteal revaskülarizasyon komplikasyonsuz
gerçekleştirildi. Literatürde, distal akımın yeterli olduğu
popliteal arter stenozlarında PTA sonuçları iyi iken,
distal akımın kötü olduğu yoğun kalsifik, okluzif lezyonlarda
sonuçlar yüz güldürücü olmaktan uzaktır.[13,14]
Popliteal arter stenozlarında stentleme önerilen bir
yöntem değildir. Diz ekleminin fleksiyonu ile popliteal
arterde yoğun bükülme stresi meydana gelir ve bu
faktör stentlemenin uzun dönem başarısında belirgin
düşmeye neden olmaktadır.[15-17] Bizim çalışmamızda
distal akımı yeterli olmayan olgular cerrahiye yönlendirildi
ve hiçbir olguya stent uygulanmadı.
Tablo 3: Fontaine sınıflamasına göre klinik şematizasyon
Popliteal arter anevrizması
Popliteal arter anevrizması, arter çapının 7 mm’nin
üzerinde olması veya normal kalibrasyonun 1.5 katı
genişlemesi olarak tanımlanmıştır. En sık saptanan (%85) periferal arter anevrizmasıdır.[6,18] Popliteal arter
anevrizmaları gerçek veya psödoanevrizma olarak
sınıflanır. Psödoanevrizmalar travmatiktir.[19] Görülme
yaşı 6. ve 7. dekatlardır, erkek/kadın oranı 10:1 ile 30:1
arasında değişmektedir.[20,21] Bizim olgularımızda yaş
ortalaması 63 idi. Erkek/kadın oranında saptadığımız
6:1 oranı olgu sayısının azlığına ve çalışmanın psödoanevrizmaları da kapsamasına bağlanabilir. Literatürde
Trickett ve ark.[22] 65-80 yaş aralığındaki erkek hastalar
için bulduğu PAA insidansı %1 iken, bizim çalışmamızda
%0.6 oranında izlenmesi olgu grubumuzun seçilmiş
olmamasından kaynaklanmaktadır. Popliteal arter
anevrizmalarının tanısında önerilen yöntem Doppler
USG’dir. Dijital çıkarmalı anjiyografide anevrizma
tanısından çok anevrizmatik segmentin distalindeki
akımın görüntülenmesi için kullanılır.[23] Dijital çıkarmalı
anjiyografide anevrizmal lümendeki trombusa
bağlı olarak kontrastlanan arter çapı normal olabilir ve
bu yanlış negatif sonuçlara yol açabilir. Çalışmamız
DÇA görüntüler baz alınarak yapıldığından insidansdaki
azlığın diğer nedeni bu olabilir. Popliteal arter
anevrizmaları iki taraflı olabilir. Literatürde bu oran
%50 ile %70 arasındadır.[6,23] Biz gerçek anevrizması
olan hastalarımızın iki tanesinde iki taraflı anevrizma
saptadık (%50). Popliteal arter anevrizması olan hastaların
yaklaşık %30-50’sinde abdominal aort anevrizması
görülür.[24] Bu birliktelik, teorik olarak popliteal arter
duvarının periferik arterlerin tersine musküler yapıda
olmayıp, abdominal aort ile benzer şekilde elastik
yapıda olması ile açıklanmıştır.[25] Bu nedenle PAA
saptanan hastalarda abdominal aortun radyolojik incelemesi
önemlidir. Biz hastalarımızdan birinde (%12.5)
abdominal aort anevrizması saptadık. Popliteal arter
anevrizması olgularımızda iki taraflılık ve abdominal
aort anevrizması saptama oranın düşüklüğü hasta
grubumuzda psödoanevrizma sayısının görece olarak
yüksek olması ile açıklanabilir.
Tanı sırasında aterosklerotik PAA hastalarının yaklaşık %45’i asemptomatiktir.[26] Bizim olgularımızda bu oran %50 idi. Artmış trombüs ve distal embolizasyon nedeniyle asemptomatik hastaların da tümüne cerrahi düzeltme önerilir. Bizim olgularımızda bir hasta genel durumunun cerrahiye uygun olmaması nedeniyle takibe alındı. Diğer hastalar ameliyat edildi.
Popliteal arter tuzak sendromu
Popliteal arter tuzak sendromu, popliteal arterin
komşuluğundaki gastroknemius kası-tendonu, nadiren
de popliteal kas-tendon ile anormal ilişkisi veya anormal
fibrotik bant sonucu oluşan nadir bir klinik antitedir. Anormal pozisyon alan arter basıya uğrar ve şekil
bozukluğu gösterir.[6] İlk olarak 1879’da bir tıp fakültesi
öğrencisi tarafından tanımlanmasının ardından,[27]
klinik önemi, 1959 yılına kadar anlaşılamamıştır.[28]
Popliteal arter tuzak sendromu insidansı Bouhoutsos ve
Daskalakis’in[29] çalışmasında %0.17 olarak bulunmuştur
ve bizim sonucumuz ile benzerdir (%0.15). Hastalar
tipik olarak gençtir, erkeklerde daha sık izlenir.[30] Bizim
PATS olan iki olgumuz da genç yaşta erkek hastalardı.
Literatürde iki taraflı radyolojik tutulum için %67 ve %81 gibi yüksek oranlar verilmiştir, bizim olgularımızın
her ikisinde de (%100) klinik ve radyolojik bulgular
tek bacakta daha belirgin olmak üzere iki taraflı idi.[31,32]
Popliteal arter tuzak sendromu klinik olarak iskemik
semptomların değişken ve çoğu zaman sadece egzersizle
oluştuğu bir genç yaş hastalığıdır. Bu nedenle tanı
konması zordur. Erken dönemde geçici olan ve sadece
stres görüntülerle ortaya konabilen daralma izlenirken,
geç dönemde kalıcı lezyonlar saptanır (stenoz,
oklüzyon, lokal trombüs ve anevrizma). Popliteal arter
tuzak sendromu tanısında USG’de uygulanan stres
testleri ile tanı konabilir, anevrizmatik-trombotik komplikasyonlar
optimal görüntülenir.[33] Manyetik rezonans
görüntüleme çevre yumuşak dokuyu ve popliteal arter
ile ilişkisini gösterdiği için değerli bir noninvaziv tanı
yöntemidir.[32,34-36] Ameliyat öncesi optimal görüntüleme
için plantar fleksiyon-ekstansiyonda stres DÇA görüntüleme
önerilmektedir.[6,37] Dijital çıkarmalı anjiyografide tipik olarak arter lümeninin stres manevraları ile dinlenim
pozisyonuna göre belirgin lüminal daralma veya
tıkanma gösterdiği gözlenir.
Popliteal arter travması
Popliteal arterin distal femur ve diz eklemine yakınlığı
travmatik kırık ve çıkıklarda ciddi arteriyel yaralanmalara
eğilim yaratır. Popliteal arter travmaları
iskemiye yol açtığında ekstremite kaybı açısından yüksek
risk taşır. Klinikte distal nabızların alınıyor olması
popliteal arter yaralanmasını dışlamaya yetmez.[38,39] Bu
nedenle diz eklemini ilgilendiren travmalarda arteriyel
acil radyolojik görüntüleme hayati önem taşır. Dijital
çıkarmalı anjiyografi travmatik popliteal arter görüntülenmesinde
altın standart yöntemdir.[6] Popliteal arter
yaralanmaları laserasyon, diseksiyon, oklüzyon, trombüs,
arteriyovenöz fistül ve psödoanevrizma şeklinde
olabilir.[40] Bizim çalışmamızda travma nedeni bir hastada
ateşli silah yaralanması, diğerlerinde ise trafik kazası
idi. On iki hastanın yaş ortalaması (39 yıl) diğer hasta
gruplarına göre daha düşüktü. Tüm hastalara acil DÇA
yapıldı. Dijital çıkarmalı anjiyografide kritik darlık veya
oklüzyon saptanan sekiz hasta ve travmatik psödoanevrizma
izlenen üç hasta ameliyat edildi. Travma hastalarının
endovasküler tedavisi iliyak ve femoral arterler için
göz önünde bulundurulması gereken bir seçenek iken,
popliteal arterde trombolitik tedavi dışında henüz yeri
yoktur.[41]
Akut tromboembolik hastalık
Tromboemboliler popliteal arter ve distal segmentlerde
kalibrasyonda oluşan ani incelmeye bağlı olarak
bu bölgeyi tutmaya eğilim gösterirler.[6] Akut trombüsler
genellikle travmatiktir. Emboliler ise genellikle
kardiyak kökenlidir. Diğer kaynaklar ateromatözanevrizmatik
aort ve proksimal arterlerdeki plaklardır.
Çalışmamızda akut oklüzyon semptomları ile başvuran
ve DÇA yapılan iki olguda emboliler kardiyak kaynaklı
idi. Akut tromboembolik hastalıkta erken revaskülarizasyonu
sağlayabilmek için acil görüntüleme önemlidir.
Bulunulan koşullar içerisinde USG, BTA, MRA veya
DÇA gibi radyolojik yöntemlerden hangisi en hızlı
ve uygunsa seçilmelidir. Dijital çıkarmalı anjiyografi
görüntülerde tromboemboli embolik dolma defektine
bağlı tipik ‘menisküs işareti’ veya ani sonlanma oluşturur
(Şekil 12). Trombolitik tedavi cerrahi trombektomiye
alternatif oluşturmaktadır.[42]
Popliteal arteri diğer ekstremite arterlerine göre daha sık tutan diğer bir hastalık kistik adventisyal hastalıktır (KAH). Kistik adventisyal hastalık eklem komşuluğundaki arterleri tutan, arter adventisyasında mukoid kistlerin oluşumu ile karakterize bir hastalıktır.[6] En sık popliteal arteri tutar ve bası bulguları oluşturur.[43] Ultrasonografik olarak stenotik segmenti çevreleyen, Doppler ile akım içermeyen multipl kistlerin görülmesi tanı koydurucudur. Biz kendi çalışmamızda KAH saptamadık. Bunun nedeni hastalığın tanısının ultrasonografik olarak konulmasıdır. Hastalığın tanı ve takibinde anjiyografinin yeri yoktur.
Sonuç olarak, izole popliteal arter hastalıkları bazen klinik olarak tanısı zor fakat gelişen radyolojik yöntemlerle hızlı ve doğru tanı konulabilen patolojilerdir. Doğru ve hızlı tanı konulduğunda cerrahi tedavilerle sonuçlar ekstremite kurtarıcı olabilir. Bu nedenle radyolojik olarak popliteal arter hastalıklarının ve görüntüleme yöntemlerinin bilinmesi hayati önem taşımaktadır.
Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması
aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını
beyan etmişlerdir.
Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde
herhangi bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.