Şekil 1: Lezyonun pankreastan net sınırlarla ayrımının yapılamadığı bilgisayarlı tomografi kesiti.
Şekil 2: Dev anevrizma kitlesinin görünümü.
Hastaya öncelikle hastalığı ile ilgili sözlü açıklamalarda bulunuldu, sonrasında ayrıntılı bilgilendirme onam formu imzalatılarak alındı. Hastaya laparatomi uygulandı. Çölyak arter gövdesi eksplore edildi. Splenik arterin orta bölümünde yaklaşık 23 cm çapında duvarı kalsifik sakküler anevrizma eksplore edildi (Şekil 3). Kitle pankreas dokusundan titizlikle ayrıldı. Kitle eksize edildi. Sonrasında splenik arter uç-uca anastomoz edilerek işlem sonlandırıldı. Splenektomi yapılmadı. Ameliyat sonrası dönem sorunsuz geçirildi. Çıkarılan materyalin histopatolojik incelemesi sonucunda trombus materyalleri ve arter duvarı rapor edildi. Çekilen kontrol BT anjiyografi sonucu splenik arterin çapı ve seyri tamamen normal olarak değerlendirildi ve hasta 4. günde hastaneden taburcu edildi. Bir ay sonraki kontrolde hastanın tüm yakınmaları kaybolmuştu.
Şekil 3: Ameliyat sırasında splenik arter anevrizmasının görünümü.
Etyolojik olarak literatürde ateroskleroz, fibromusküler displazi, portal hipertansiyon, iskemi ve travma sonrasında görülen SAA olguları bildirilmiştir. Ateroskleroz en sık neden olup lezyonların %80’inde anevrizma duvarı kalsifiktir.[4-6] Jung ve ark.nın[7] olgu serisinde %26.7 kronik pankreatit ve pankreatik psödokist, %6.7 akut pankreatit ile birliktelik saptanmıştır. Arter duvarının elastik yapısındaki dejenerasyonun anevrizmanın gelişiminde rol oynadığı bildirilmiştir.[8] Hasta asemptomatik olabilir veya batında pulsatil bir kitlenin fark edilmesiyle de hastaneye başvurabilir.
Splenik arter anevrizmasının en önemli komplikasyonu rüptürdür. Rüptür bazen ilk ve tek bulgu olabilir, her yaşta görülebilmekle beraber yaşla rüptür ihtimali artar. Rüptür olasılığı %2-9 oranında değişmektedir.[2,3] Anevrizma çapı 2 cm’yi aştığında rüptür tehlikesi fazladır. Rüptüre olgularda mortalite %20’dir.[2,7] Hamilelerde ise bu oran %20-50 olup özellikle 3. trimester en tehlikeli dönemdir.[3] Splenik arter anevrizması olgularının %80’inin duvarının kalsifik olmasına karşın bunun rüptüre karşı koruyucu olmadığı bilinmektedir. Rüptür genellikle karın boşluğuna olur ve hızla hemorajik şok gelişir. Bağırsak lumenine ve splenik ven içine rüptür olguları da bildirilmiştir.[9] Gebelikte rüptür olduğunda anne için mortalite oranı %70 iken, fetus için bu oran %95’dir.[2] Progresif büyüme ve rüptür nedeniyle erken tanı çok önemlidir. Asemptomatik olgular rastlantı sonucu tanınabilir. Ultrasonografi, BT, anjiyografi gibi abdominal inceleme yöntemleri ile tanı koymak mümkündür. Özellikle küçük ve nonkalsifik lezyonlarda USG yeterli olabilir Ancak Doppler sonografi daha değerlidir.
Son yıllarda artan oranlarda SAA bildirilmesine karşın literatürde tedavi konusunda fikir birliği yoktur. Tedavi planlamasında hastanın yaşı, cinsiyeti, var olan semptomları, anevrizmanın büyüklüğü ve nedeni dikkate alınmalıdır. Günümüzde küçük asemptomatik anevrizmalara cerrahi önerilmemektedir.[1] Çapı 2 cm’den büyük asemptomatik ve tüm semptomatik olgular tedavi edilmelidir çünkü bu olgular rüptür riski taşırlar.[10] Beta bloker ajanların rüptür riskini azaltabileceği vurgulanmıştır.[11]
Tedavi yaklaşım seçenekleri; cerrahi girişim, transkütan embolizasyon veya laparoskopik ligasyondur. Anevrizmanın anatomik yapısı, hastanın klinik durumu ve kullanılacak teknik, tedavinin seçiminde önemlidir. Son yıllarda perkütan transarteriyel embolizasyon uygulamaları gittikçe artmaktadır. Seçilmiş olgularda laparoskopik onarım da uygulanabilir.[12-14] Rüptür durumunda, 2 cm’den büyük lezyonlarda veya pankreatik psödokistle birlikte olan olgularda açık cerrahinin daha iyi olduğunu bildiren yayınlar vardır.[4,15] Açık cerrahi sırasında anevrizmanın yerine ve büyüklüğüne uygun; rezeksiyon + ligasyon, rezeksiyon + rekonstrüksiyon, rezeksiyon + splenektomi gibi seçenekler söz konusudur. Günümüzde dalağın korunması önerilmektedir.[3] Proksimal yerleşimli anevrizmalarda splenektomi gerekli olmayabilir. Splenik pediküldeki, dalak kapsülüne komşu lezyonlarda rekonstrüksiyonun teknik olarak zor olacağı düşünülmektedir.[16] Geniş splenik arter anevrizmalarında bazen uygulanan distal pankreatektomi morbiditesi yüksek bir cerrahi işlem olarak kabul edilmektedir.[14] Portal hipertansiyonlu olgular yaygın kollateral nedeniyle açık cerrahi için uygun olmayabilir. Ancak bu olgularda arteriyel embolizasyon girişimi başarıyla uygulanabilir.[4] Sürgit ve ark.[16] aynı hastada aynı seansda laparoskopik yöntemle splenektomi ve anevrizma rezeksiyonu uygulamışlardır.
Bizim olgumuzda anevrizma çapı 23 cm olarak ölçüldü. Hastanın kronik pankreatit öyküsü vardı ve BT görüntülemesinde pankreasa sıkı yapışıklık görüldü. Bu nedenle bizim olgumuzda elektif şartlarda cerrahi tedavi uygulandı. Pankreas dokusuna yapışık olan anevrizma pankreastan dikkatlice diseke edildi. Lezyonun diseksiyonunda dikkatli davranıldı ve sonrasında splenik arter uç-uca anastomoz edildi. Kontrol anjiyografisinde darlık saptanmadı (Şekil 4). Ameliyat sonrası dönemde sorun yaşanmadı ve hasta 4. gün taburcu edildi.
Şekil 4: Ameliyat sonrası çekilen bilgisayarlı tomografi anjiyografi.
Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması
aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını
beyan etmişlerdir.
Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde
herhangi bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.