Yaralanma ile cerrahi müdahale arasında geçen süre ortalama 8.2 (1-19) saat olup bu süre amputasyon grubunda 10.3 (3-19) saat iken, ampute edilmeyen grupta 6.6 (1-14) saat idi. Yaralanmış arterlere uygulanan işlemler tablo 3'te gösterilmiştir. Primer amputasyon uygulanmayan 11 olguda fasyotomi ilave edilmiştir (%57.9). Primer amputasyon kararı hastanın genel durumuna, ekstremitenin motor fonksiyonlarına, iskelet yapının rekonstrüksiyona uygun olup olmamasına göre verildi ve 9 olguda primer amputasyon uygulandı. 3 olguda ise vasküler rekonstrüksiyonu takiben amputasyona gerekli oldu. Amputasyon uygulanan olgulardaki nedenler tablo 4'te gösterilmiştir.
Arter yaralanmasına ek olarak 5'i femur alt uç, 2'si tibia üst uç ve 1'i tibia-fibula alt uç olmak üzere 8 olguda kemik fraktürü bulunmaktaydı. 4'ünde kemik patolojisi de birlikte olmak üzere 13 olguda sinir patolojisi tespit edildi. Bunların 9'unda prastezi, 4'ünde paralizi mevcuttu. Paralizi tespit edilen olguların 3'ü primer amputasyon grubunda idi. Paralizi bulunan diğer olguda ise uygun rekonstrüksiyona rağmen ekstremite disfonksiyonu devam etti.
15 olguda (%53.5) yandaş ven patolojisi bulunmaktaydı. Venöz yaralanmaların 4'ü primer amputasyon grubunda, 11'i ise tamir uygulanan grupta idi. Tamir grubundaki tüm venöz yaralanmalara müdahale edilmiş olup, üçüne safen ven interpozisyonu, dördüne pathc plasti, ikisine primer tamir ve ikisine ise ligasyon uygulanmıştır.
Tüm olgular için retrospektif olarak Johansen skoru belirlenip, amputasyon gereken ve gerekmeyen şeklinde iki grup oluşturuldu. Amputasyon grubunda yer alan 12 olgunun Johansen puanlamasına göre ortalama puanı 10.25±2.30 (5-13) olarak bulunurken, iyileşme grubunda 5.75±1.94 (3-9) olarak saptandı. Gruplar kendi aralarında student-t testi ile değerlendirildi ve ileri derecede anlamlı (p<0.001) bulundu. Primer amputasyon grubunun Johansen skoru 11.1 (8-13) iken, sekonder amputasyon grubunun Johansen skoru 8.3 (5-11) idi.
Biz de damar lezyonları ile komplike 28 olguyu retrospektif olarak bu skorlama yöntemiyle değerlendirdik. Direkt olarak amputasyona verilen 9 olgunun Johansen skoruna göre ortalaması 11.1 (8-13) idi. Rekonstrüksiyon uygulanan 19 olgunun ise skoru 6.1 olarak (3-11) bulundu. Primer amputasyon uygulanan 9 olgunun hepsinin skoru 8'in üzerinde iken, rekonstrüksiyon uygulanan olguların 5'inin skoru 7'nin üzerinde olmasına rağmen amputasyon gerekmemiştir. Özet olarak Johansen skoruna göre 7'nin üzerinde olan 16 olgunun 11 inde amputasyon uygulanırken, 5'inde ekstremite kurtarılmıştır. Johansen skoruna göre 7'nin altında olan 12 olgunun birinde amputasyon gerekli olup, 11inde ekstremite kurtarılmıştır. Sensitivite %91, spesifite %68 olarak bulunmuştur. Aynı kriterlerin kullanıldığı bir çalışmada ise spesifite %100, sensitivite ise %78 tespit edilmiştir [10].
Böyle farklı sonuçların elde edilmesi nedeniyle Johansen skorlamasının tartışmaya açık olduğunu düşünmekteyiz. Çünkü bu skorlamada anamnez, skoru primer belirleyen faktörlerden birisi olup, bu ise her zaman tam olarak elde edilemeyebilir; bazen hastanın yaşı, bazen de yaralanmanın şekli tam olarak belirlenememektedir. Sivil silah yaralanmaları 1 puan iken askeri silahlar en az 3 puan olup, aradaki fark yanlış karar verdirtebilir. Yine yüksek enerjili silah yaralanması (3 puan) ile çok yüksek hızlı silah yaralanmalarını (4 puan) ayırdetmek her zaman mümkün olmayabilir [11].
Parezi, paralizi gibi bazı iskemi semptomlarının sinir lezyonlarına bağlı olarak da gelişebileceği unutulmamalıdır. Ayrıca 6 saati geçen durumlarda iskemi skorunun direkt olarak 2 ile çarpılması da toplam puanın yüksek olmasına ve direkt amputasyon kararı verilmesine yol açabilmektedir [2]. Almanya'da Beyersdorf ve arkadaşları yaptıkları çalışmalarda irreversibl hasarlı olarak kabul edilen iskemik ekstremitelerin hala hücresel bütünlüklerini sürdürebileceklerini ve başlangıç reperfüzyonunun kontrolü ile bu ekstremitelerin kontraktilitelerinin tekrar sağlanabileceğini ileri sürmüşlerdir [12].
Johansen skorlaması nispeten daha hassas ve yol gösterici olmakla beraber bu skorlama sisteminin preoperatif periyottan ziyade postoperatif periyotta amputasyon gerekliliğine karar vermekte daha değerli olduğunu ve tüm olgularda literatürde de belirtildiği gibi [2] şu kriterlerin birlikte değerlendirilerek amputasyona karar verilmesinin doğru olacağını düşünmekteyiz:
II. Ulusal Travma ve Acil Cerrahi Kongresinde (30 Eylül-4 Ekim 1997, İstanbul) poster olarak sunulmuştur