Çalışma planı: Elektif koroner arter bypass cerrahisi (KABC) uygulanacak 30 hasta çalışmaya alınarak eşit sayıda iki gruba ayrıldı, gruplardan biri standart arteriyel hat filtresinin kullanıldığı kontrol grubunu, diğeri lökosit filtrasyonu uygulanan çalışma grubunu oluşturdu. Çalışma grubunda standart filtre ile lökosit filtresi paralel olarak KPB sistemine bağlandı ve reperfüzyon aşamasından itibaren lökosit filtrasyonu uygulandı. Elde edilen veriler uygun istatistiksel yöntem kullanılarak kıyaslandı.
Bulgular: Gruplar arasında ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası erken dönem veriler açısından farklılık yoktu. Benzer şekilde tam kan sayımı, miyokardiyal ve renal hasarın biyokimyasal belirleyicileri, sistemik ve koroner sinüs kanında malondialdehit düzeyi, hemodinamik ölçümler, inotropik destek ihtiyacı, mekanik ventilasyon süresi, yoğun bakım ünitesinde ve hastanede yatış süreleri arasında anlamlı farklılık bulunamadı. Periferik kanda nötrofil sayıları ile biyokimyasal miyokard hasar belirleyicileri arasında doğrusal bir ilişkinin bulunduğu saptandı.
Sonuç: Elektif KABC uygulanan hastalarda reperfüzyon aşamasında ve sonrasında arteriyel hat üzerinden sistemik lökosit filtrasyonu uygulanması periferik kandaki lökosit sayısını yeterli düzeyde düşürememektedir ve yeterli miyokard koruması sağlamamaktadır. Bu nedenle lökosit filtrasyonunun elektif olgularda rutin kullanımı önerilmemiştir, ancak ameliyat sonrası komplikasyon gelişimine aday hastalarda uygulanması daha yararlı sonuçlar ortaya koyabilir.